2007 yılında İngiltere yüksek hızlı demiryolunun ilk etabını tamamlarken, Çin istasyonu ancak terk etmişti. Ancak neredeyse on yıl sonra İngiltere hala aynı 109 km'lik hızlı tren rayına sahip, Çin ise dünyanın en uzun yüksek hızlı ağını inşa etti. Toplam 12,000 km'lik bu ağ, Avrupa ve Japon ağlarının toplamının iki katından fazla. Yani tren yolculuğunun geleceğinin neye benzeyeceği hakkında bir fikir edinmek istiyorsanız, gidilecek yer Çin olacak gibi görünüyor.
BBC Türkçe'nin haberine göre, şu anki haliyle, tren teknolojisi yıllardır çok değişmiş görünmüyor. Peki saatte birkaç yüz kilometre hız yapabilen gerçekten "süper hızlı" trenlerin, kırlar arasından bir kurşun gibi geçişini ne zaman göreceğiz? Gerek Çin gerekse başka yerlerde, umutlar İngilizce kısa adı ETT olan "tahliye tüp taşıma" teknolojisinde. Teorik olarak bu teknoloji, trenlerin vakum tüplerin içinden yolculuk etmesini öneriyor. Bunun için de mevcut maglev yani manyetik kaldırma teknolojisi kullanılıyor. Bu teknolojiyle trenler raylardan yükseltildiği için sürtünme sıfıra yakın düzeye indirilebiliyor. Bu sayede ETT trenler potansiyel olarak saatte 1,600 km'den hızlı yolculuk edebilir. [Bir fikir vermek gerekirse Edirne-Ardahan arası 1650 km]
Ancak bunlar daha ilk günler. Kovucu mıknatıslar ve bakır bobinleri, çok elektrik kullandıklarından ötürü maglev teknolojisi pahalı. Dahası ray altyapısı geleneksel çelik raylara göre çok daha karmaşık. Tüm bunlara ek olarak güvenlik sorunları da var. Tren bozulduğu zaman yolcular nasıl tahliye edilecek ve acil servisler onlara nasıl erişecek?
Bir diğer çekince de, birçok kişinin penceresi bile olmayan bir tüp içinde yolculuktan pek hoşnut olmayabileceği. TV ekranları ve video projeksiyonları yolculuğu daha az klostrofobik (kapalı yerde kalma korkusu) yapabilir ama alışmak zaman alacaktır.
Bu arada, Japonya maglev teknolojisi ile dev adımlar atıyor. Çin'in de Şanghay'da kendi maglev hattı var. Bu hat şehre Pudong uluslararası havaalanından yolcu taşıyor. Ama bu hat çoğu zaman, yüksek hızlı demiryolunun yararlarının parıltılı bir örneği olarak değil, çok da iyi düşünülmeden girişilen büyük altyapı projelerinin tuzaklarının bir örneği olarak gösteriliyor.
Bu hat yolcuları nefes kesen bir hızla şehre götürüyor ancak şehir merkezine değil. Yolcular daha sonra yolculuklarını tamamlamak için başka yollar bulmak zorunda. Bu nedenle birçokları için, artık havalimanına kadar uzatılan metro düzenli, güvenilir ve ucuz bir alternatif sunuyor.
Süper hızlı trenleri beklerken, bir süre daha geleneksel yüksek hızlı trenler ile yetinmek gerekecek gibi. Gidişat da bu yönde. Çin yakın zamanda Rusya'nın başkenti Moskova'ya 242 milyar dolarlık yüksek hızlı demiryolu bağlantısı inşa etmeyi planlıyor. Önümüzdeki beş yıl içinde de varolan ağının büyüklüğünü iki katına çıkarmayı hedefliyor. Tüm bu demiryolu projelerinin hedefi, en azından kısa vadede, ekonomide yatırım odaklı büyük bir patlama yaratmak. Ayrıca Çin gibi büyük bir ülkede, seyahat sürelerini azaltmak da iş dünyasının olumlu karşılayacağı bir gelişme. Şimdi Çin'in karşı karşıya olduğu ana sorun, böyle büyük bir genişlemenin ticari açıdan sürdürülebilir olup olmadığı.