Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, Başbakan Binali Yıldırım'ın, "Terör örgütünden, 'Silahları bırakabiliriz, görüşebiliriz' gibi doğrudan, dolaylı haberler geliyor" açıklamasının perde arkasına ilişkin olarak, "Edindiğim bilgi, 'resmi formatta ve içerikli görüşmeler olmadığı' yönünde. Lakin devletin ilgili kurumlarının temsilcileri, uzun yıllardır olduğu gibi geniş aralıklarla Ada'ya gidip geliyorlar. Güncel durum şimdilik bundan ibaret" dedi.
Müderrisoğlu'nun Sabah'ta "Kandil, İmralı... Örgütün yeni planı" başlığıyla yayımlanan (11 Haziran 2016) yazısı şöyle:
Başbakan Binali Yıldırım'ın, "Terör örgütünden, 'Silahları bırakabiliriz, görüşebiliriz' gibi doğrudan, dolaylı haberler geliyor. Konuşacak hiçbir şey yok" açıklaması kamuoyunda hayli merak uyandırdı. Haliyle, "Acaba, perde arkasında yeni bir siyasi diplomasi mi işliyor?" sorusu da gündeme geldi. İşin aslı... Örgütün siyasal uzantıları bir süredir, "devlet heyeti" üzerinden nabız yoklamaya çalışıyor. Ancak bu girişimler, Doğu ve Güneydoğu'daki bazı il ve ilçe merkezlerinde sıkışan terör örgütüne soluk aldırma veya teröristleri güvenli tahliye arayışı olarak yorumlanıyor. Öte yandan... İmralı ile görüşme olup olmadığı da bir başka merak konusu... Edindiğim bilgi, "resmi formatta ve içerikli görüşmeler olmadığı" yönünde. Lakin devletin ilgili kurumlarının temsilcileri, uzun yıllardır olduğu gibi geniş aralıklarla Ada'ya gidip geliyorlar. Güncel durum şimdilik bundan ibaret.
*** Bu görüşme bahsinin belki de en önemli kısmı şu: Milli Güvenlik Kurulu'na da yansıdığı anlaşılan analizlere göre, terör örgütü PKK, sözde özerk bölge ilanında ve "kıra dayalı şehir gerillacılığı" diye tanımladığı terörist faaliyetlerde hezimete uğradı. Bu yüzden, büyük kentlerde ve bölgede güvenlik güçlerini hedef alan, az adamla, düşük maliyetle, yüksek ses getireceği organize eylemlere yöneldi. Nitekim canlı bombalarla ve bombalı araçlarla yapılan kanlı eylemler, örgütün zaman ve zemin kazanma taktiğinin yansıması olarak görülüyor. Nedenine gelince... PKK'nın Suriye kolu PYD, ABD öncülüğünde koordine edilen DEAŞ'la mücadele konjonktürünü çok iyi etüt etti. Batılı değerleri ve Batı medeniyetini tehdit eden DEAŞ unsurlarına karşı laik, Kürt kimliğini ve silahlı güçlerini hizmete sundu. Bir başka anlatımla terör örgütü PKK, ABD için Suriye'de, DEAŞ karşıtı koalisyonun önemli bir aparatına dönüştü. Örgüt bir yandan Türkiye'yi istikrarsızlaştırma ve Türkiye'nin enerjisini bölgeden uzaklaştırma rolünü oynarken diğer yandan da tüm gücünü Irak ve Suriye'nin DEAŞ'tan arındırılması faaliyetlerine odakladı. Böylece, büyük gruplar halindeki silahlı militanlarını Irak ve Suriye'de konuşlandırıp, Türkiye içinde de Türk güvenlik ve istihbarat birimlerini meşgul edecek mobil, küçük gruplarla terör eylemlerini artırdı. *** Türkiye'de "kantonal düzen" hayalini, mevcut şartlar nedeniyle geçici süreyle askıya alan terör örgütünün, ABD ile işbirliği sayesinde Irak ve Suriye'de kazanmayı düşündüğü mevzii, kalıcı hale getirme ve sonrasında yine ABD ve İngiltere üzerinden Ankara'da "masa kurdurma" stratejisine yöneldiği değerlendiriliyor. Suriye sınırındaki ilçelerde ve sembolik önemi olan şehirlerde kanton kurulması planı içeriden dışarıya doğru işletilecekken, görünen o ki Suriye'den Türkiye içine doğru bir başka dalga oluşturulması için her türlü kirli ittifak deneniyor. Netice olarak... Türkiye'nin terörle mücadelesi çok hassas bir çizgide yürüyor. Suriye krizi çözülmeden, Kuzey Irak'taki dengeler korunmadan, ABD seçimleri bitmeden köklü çözüme ulaşılması kolay olmayacak. Mühim olan, terörü minimize ederek, yeni bölge düzeninin kurulacağı günlere güçlü ve hazırlıklı girmek!