Sabah yazarı: 12 Eylül darbesi, o içi boş, salak sol zihniyetin kendi sahte dünyasını sorgulamasını engelledi

Sabah yazarı: 12 Eylül darbesi, o içi boş, salak sol zihniyetin kendi sahte dünyasını sorgulamasını engelledi

Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, 27 Mayıs 1960 ile 12 Eylül 1980 arasının entelektüel açıdan sahtekâr bir dönem olduğunu ileri sürerek "12 Eylül darbesi, sol hareketin sahte dünyasının sorgulanmasını geciktirdi. 80 öncesi o içi boş sol mitleşerek kamufle oldu. O sol anlayışın dönüşmesi şarttı, normal bir akış olsaydı da kendi kendine dönüşecekti. İşte o içi boş Türk sol zihniyetinin muhafazasını sağladı 12 Eylül... Bu sol mitleştikçe de içi boşluğunu korumaya devam etti bugüne kadar hâlâ da 12 Eylül artığı bu salak zihniyet devam ediyor..." diye yazdı.

Rasim Ozan Kütahyalı'nın Sabah gazetesinin bugünkü (14 Eylül 2016) nüshasında yayımlanan '12 Eylül ve sol miras' başlıklı yazısı şöyle:

Bu ülkenin tarihinde 27 Mayıs 1960 ile 12 Eylül 1980 arası dönem kadar entelektüel anlamda her açıdan sahtekâr bir dönem yaşanmamıştır. Böyle uydurma bir kültürel atmosfer ne öncesinde ne de sonrasında yok bu memleketin tarihinde...

***

O dönemin dergilerini, yayınlarını ve sözde entelektüel-akademik tartışmalarını dikkatle incelemiş ve okumuş biriyim. Bu konuda da çok yazdım. Ortada maalesef sürekli kendini kandıran zırva bir aydınlar güruhu var o 20 senelik dönemde. Aslında bugün de bu durum çok fazla değişmedi. Özellikle akademisyenlerinin entelektüel kalitesizliği anlamında herhalde dünya birincisi ülke Türkiye'dir...

***

O 20 yıllık dönemin Türkiye'sinde yetişen tüm beyinlerin olması gereken yerden dahaaşağı seviyede olmak durumunda kaldığını düşünüyorum...

***

Hele dönemin sol içi tartışmalarını okuduğum zaman güleyim mi, ağlayayım mı bilemiyorum. Solun entelektüel hegemonyasına karşı ezik vaziyette kalan sağın zaten kendi gündemi yok o yıllarda, bu sol içi tartışmaların zavallılığının yansıması olarak sağ kanat daha da zavallı halde...

***

Yani ortada 12 Eylül yüzünden bitmiş çok değerli bir entelektüel ortam falan yok! Sosyal ve siyasal meseleler üzerinde ciddi anlamda düşünmek isteyen bir beyini iğdiş edebilecek bir kültürel atmosfer hâkim Türkiye'nin o 20 yılına...

***

Öte yandan David Shankland'ın "80 öncesi Türkiye'de sağ- sol çatışması diye adlandırılan şey esasen kamufle edilmiş bir Alevi- Sünni iç savaşıdır" tespiti üzerinde de düşünmek lazım...

***

Türkiye'nin hakiki toplumsal meselelerinin üstünü örttü o yıllar... Alevi meselesi, Kürt meselesi ve İslami kesim meselesi bu kadar geç tartışılır hale gelmemeliydi. Alevilik, sosyalist hareket içinde, dindarlık ülkücü hareket içinde ikame edilebilir insan depolarıyaratan zeminler olarak değil, başlı başına bir olgu olarak görülmeliydi...

***

Slavoj Zizek'in Sovyetler'in Prag işgali için söylediği bir şey vardır. "Prag Baharı'nın başarısızlığını kamufle etti o işgal" der Zizek. 12 Eylül darbesi ile o yılların anadamar Türk solu için de aynı analoji kurulabilir...

***

12 Eylül darbesi, sol hareketin sahte dünyasının sorgulanmasını geciktirdi. 80 öncesi o içi boş sol mitleşerek kamufle oldu. O sol anlayışın dönüşmesi şarttı, normal bir akış olsaydı da kendi kendine dönüşecekti. İşte o içi boş Türk sol zihniyetinin muhafazasını sağladı 12 Eylül... Bu sol mitleştikçe de içi boşluğunu korumaya devam etti bugüne kadar hâlâ da 12 Eylül artığı bu salak zihniyet devam ediyor...