Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, emekli amirallerin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'yle ilgili yayımladığı bildiriye ilişkin olarak kaleme aldığı yazıda, "Azıcık düşünün, Kanal İstanbul projesinin Amerika'nın hiç işine gelmediğini ve buna engel olmak için Türkiye'deki gizli ya da açık elemanlarını harekete geçirdiğini anlayacaksınız" dedi.
Ardıç, "İnternet'ten Sabah gazetesinin dünkü sayısına da giriniz ve Koçak'ın arkadaşımız İsa Tatlıcan'a vermiş olduğu röportajı da okuyunuz ya da yeniden okuyunuz. 'Darbeler tarihini' yazmış olan Profesör Koçak, "bütün darbelerin arkasında emekli subaylar olduğunu" bir kere daha hatırlatıyor. Cemal Gürsel de emekli sayılırdı, Menderes'e bağlılığını bir mektupla bildirmiş, İzmir'deki evinde dinlenmeye çekilmiş emekliliğini bekliyordu... 27 Mayıs sabahı apar topar evinden alınıp uçakla Ankara'ya getirildi ve cuntanın başına geçirildi. 'Darbenin ve darbecinin emeklisi olmaz' diyor Koçak. Magazinci olsaydım şimdi buna 'Kılıçdaroğlu'na tokat gibi cevap' diye başlık atardım... Çünkü ordudan emekli olunur ama olunmaz.Gizli servis de böyledir, emeklisi vardır ama yoktur" görüşünü savundu.
Ardıç, "'Emekliden zarar gelmez' diyecek hamşolar Cemal Madanoğlu'nu da, Talat Aydemir'i de şöyle bir hatırlasınlar. Gerçi ikisi de fena çuvallamışlardı ama bu meselenin gerçeğini değiştirmez.'Askerin her açıklaması darbenin ayak sesidir' demiş Koçak. Azıcık düşünün, Kanal İstanbul projesinin Amerika'nın hiç işine gelmediğini ve buna engel olmak için Türkiye'deki gizli ya da açık elemanlarını harekete geçirdiğini anlayacaksınız. Savcı da muhtıracı paşalara sorsun bakalım, İHA'ları ve SİHA'ları yani Türkiye'yi NATO boyunduruğundan bir ölçüde çıkaran 'milli silahları' istiyorlar mıymış?" ifadesini kullandı.