Sabah yazarı Engin Ardıç, şarkıcı Bob Dylan'ın Nobel Edebiyat Ödülü kazanmasıyla ilgili olarak "'Şarkıcıya Nobel verilir mi?' diyen var, 'şarkıcı olarak değil şair olarak aldı' diyen var. Evet, şarkılarının sözlerini kendi yazan sanatçılardan biridir. Ama şarkı sözü yazarlarına Nobel yolu açılacaksa Sezen Cumhur bile umutlanabilir artık. Cihangir çocukları Dylan'ı niçin severler? İngilizce'den başka yabancı dil bilmedikleri için" dedi.
Engin Ardıç'ın "Elmas ve pas" başlığıyla yayımlanan (17 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Halkımızın hiç umurunda değil ama Cihangir çocukları mutlu oldular:
Bob Dylan Nobel aldı. "Şarkıcıya Nobel verilir mi?" diyen var, "şarkıcı olarak değil şair olarak aldı" diyen var... Evet, şarkılarının sözlerini kendi yazan sanatçılardan biridir. Ama şarkı sözü yazarlarına Nobel yolu açılacaksa Sezen Cumhur bile umutlanabilir artık. Cihangir çocukları Dylan'ı niçin severler? İngilizce'den başka yabancı dil bilmedikleri için. Bob Dylan Nobel aldı... Peki, ondan çok çok daha iyi şair ve şarkı sözü yazarı olan bir Jacques Brel, bir Georges Brassens, bir Leo Ferre niçin alamamıştı? Cihangir çocukları bu soruyu soramazlar çünkü "çakmazlar" bu sanatçılardan. Solculuksa, Brel dibine kadar solcuydu. Anarşistlikse, Ferre anarşistin en kralı. Şair ha? Nâzım Hikmet'e verme, Bob Dylan'a ver... James Joyce'a verme, Virginia Woolf'a verme, Andre Malraux'ya verme, Joseph Roth'a verme, Robert Musil'e verme, Bob Dylan'a ver... Mesele şarkı sözüyse, onun eski sevgilisi Joan Baez'e de verme! Ona da en güzel cevabı gene eski sevgilisi versin: "Üstüme iyilik sağlık, gene geldi hayaletin karşıma Ama bunda şaşılacak bir şey yok, dolunay var... Aramış bulundun işte, ben de burada oturmuşum Elim telefonda, kulağımda bildik bir ses Birkaç ışık yılı öncesinden, başımı derde sokacak... Hatırladığıma göre gözlerin bülbül yumurtasından daha maviydi senin Şiirlerin berbat demiştin... Nereden arıyorsun? Orta Batı'da bir kulübeden... On yıl önce sana kol düğmesi almıştım Sen de bana birşeyler işte... Anılar neler getirir ikimiz de biliriz Elmas ve paslı teneke getirirler alt tarafı... İyi işte, attın kendini sahneye Daha şimdiden bir efsane Yıkanmayan adam, özgün serseri Kollarımda kaldın öylece, denizde kaybolmuş gibi bir süre Bedavaya getirdin Meryem Ana'yı Evet bu kız seni bırakmazdı... Şimdi görüyorum ayaktasın, sarı yapraklar düşüyor etrafına Saçlarında kar var, o otel odasının penceresinden Gülümsüyorsun, soluklarımız birleşiyor, havada asılı İkimiz de o gün orada ölmeliydik... Şimdi bana diyorsun ki 'nostaljik değilim' Öyleyse başka bir kelime bul, sen iyi bilirsin kelime bulmayı Ve de her şeyi bulanık tutmayı... Çünkü şimdi benim o bulanıklığa ihtiyacım var Çok açık seçik gelecek her şey geri Evet çok sevmiştim seni... Ama bana elmas ve paslı teneke veriyorsan şimdi Ben onların bedelini çoktan ödedim bile!" Biraz "serbest çeviri" oldu, ne dersiniz muhterem Cihangirliler, ben de Nobel alır mıyım?