Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, bugünkü köşesinde gazetesine, "Bu yazıdan pay çıkaracak pek çok yazar, tasarımcı ve editör arkadaşım olacaktır sanırım. Bu gazeteleri kendimiz için değil, okurlarımız için yapıyoruz. Bunu hiç ama hiçbir gazetecinin unutmaması gerekir." eleştirisini getirdi.
Uluç, "Dün 'Ramazan öncesi yoğunlaşan Müslüman düğünleri' diye bir yazı yazmıştım.. Hani İslam'da, ramazanda düğün olmaz. İki bayram arasında evlenmek de pek uğurlu sayılmaz ya.. The New York Times o yoğunlaşan İslam düğünlerini yazmış, Mısır, Lübnan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan'dan falan.. Yazıya iki resim seçtim. Birbirinin zıddı..- Biri Kahire'den.. Tıklım tıklım sokakta, gelin ve damat dışında maskeli olan bile yok. Herkes nerdeyse yapışık. Yani, 'aldırmazlık' dorukta..Öbürü Beyrut'tan. Zengin gelinle damat düğünlerine 3 bin kişi davet etmişler.. Geniş açıdan çekilmiş fotoğrafta sadece ikisi var, merdiven başında.. Yani 'yalnızlık' hissi bu kadar verilir. Resimler kendileri konuştukları için, fazla bir şey yazmadım." ifadesini kullandı.
Uluç, "Koronanın insanlara verdiği iki zıt his, 'yalnızlık ve aldırmazlık' üzerine düşünün istedim.Ama sayfayı hazırlayan arkadaşlarım -ki ne koşullarda çalıştıklarını iyi biliyorum, onlara minnet ve şükran borçluyum, o ayrı- fotoğrafları pul gibi kullanmakla kalmamış, üzerlerine hem de dişi ve okunmaz yazı ile resimaltlarını bindirmişler ki ne resim anlaşılsın, ne resimaltı okunsun..Onun üzerine bu resimleri bugün bir daha koymaya ve bu yazıyı yazmaya karar verdim.. Bu yazıdan pay çıkaracak pek çok yazar, tasarımcı ve editör arkadaşım olacaktır sanırım.- Bu gazeteleri kendimiz için değil, okurlarımız için yapıyoruz. Bunu hiç ama hiçbir gazetecinin unutmaması gerekir." görüşünü savundu.
Yazının devamı için tıklayın