Sabancı Ödülü'nü alan Prof. Przeworski: Türkiye'de güç, iktidarın tekelinde; hukuk kayıp

Sabancı Ödülü'nü alan Prof. Przeworski: Türkiye'de güç, iktidarın tekelinde; hukuk kayıp

Bu yıl 13’üncüsü verilen “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Jüri Özel Ödülü”ne, demokrasi konusunda dünyada otorite isimlerden biri kabul edilen New York Üniversitesi öğretim üyesi profesör Adam Przeworski layık görüldü. Prof. Przeworski, Türkiye’de sürekli demokrasiye geri dönülmesinden söz edildiğini vurgulayarak "gücün seçilen hükümetlerin tekeline girmesinin hukuksal değerleri ortadan kaldırdığını" belirtti.

Cumhuriyet'ten Olcay Büyüktaş'ın haberine göre Sabacı Center’da düzenlen ve “Türkiye’de ve Dünyada Demokratik Yönetişim ve Birlikte Yaşamaya Yönelik Tehditler” konulu yarışmada Jüri Özel Ödülü’nü alan Przeworski törende yaptığı konuşmada, ABD dahil tüm ülkelerde demokrasinin tehdit altında olduğunu belirterek, artık bilim insanlarının bütün dünyada ortak çaba göstererek çözüm bulması gerektiğini belirtti.

Her yerde ciddi ihtilaflar olduğuna dikkat çeken Adam Przeworski, Türkiye’de sürekli demokrasiye geri dönülmesinden söz edildiğini, demokratik kurumların ayakta kalıp kalamayacağına dair ciddi sorunlar olduğunun altını çizdi. Gelinen noktada gücün seçilen hükümetlerin tekelinde olduğunu aktaran Przeworski, bunun da yavaş yavaş hukuksal değerleri ortadan kaldırdığını dile getirdi.

Bu ödülün Türkiye’nin dışında ve Türkiye’de eğitim görmüş insanlardan birine değil de Polonya’da doğmuş ve ABD’de epey zaman geçirmiş bir insana verilmesine şaşırdığını gizlemeyen Przeworski, ödülü kabul etmesinin gerekçesinin bu alanda 50 yıldır çalışmış olması değil, demokrasi açısından tüm dünyayı tehdit eden meydan okumalar olduğunu vurguladı. Sınırları aşan sorunlar yaşadığının altını çizen Przeworski, “Hepimizin ortak çabası ile, küresel bir çaba ile sorunları çözebiliriz” dedi.

Przeworski’nin konuşmasında ve çalışmalarında öne çıkanlar özetle şöyle:

Her yerde ihtilaf var

* Dünyada acil bir şekilde sorunları ortadan kaldırmak için çözümler bulmaya gereksinim var.

* Şu soruya yanıt bulduğumuzda önemli bir yol kat etmiş olacağız. Bir, değerler, doğrular ve çıkarlar ile birbirinden bölünmüş insanlar nasıl olur da özgürlük ve barış içinde yaşayabilirler?

* Nedeni din, devir, etkin köken ya da bölgesel farklıklık olmak üzere her yerde bir ihtilaf var.

* Sorunları barışçıl bir şekilde ortadan kaldıracak en önemli mekanizma, seçimlerdir. Çünkü seçimi kaybeden partinin de bir sonraki seçimde kazanma şansı var.

* Bugün her yerde ihtilafların arttığını görüyoruz.

Hukuk ortadan kalkar

* Bugünün en önemli sorunlarından birini “Demokratik kurumlar acaba ayakta kalmayı başaracaklar mı” sorusu oluşturuyor. Siyasiler bir yerde düşman veya hainler olarak mı etiketlenecek? Burada en önemli tehdit şu: Bugün artık demokrasiye geri dönme diye bir şeyden bahsediliyor.

* Bu, yavaş yavaş gücün seçilen hükümetlerin tekeline girdiğini gösteriyor. Güç hükümetlerin eline geçtiğinde, zamanla yavaş yavaş hukuki anlamda değerler ortadan kalkar. İşte bugünün durum da böyle. Bugün ciddi bir biçimde hukuki değerler ortadan kalkıyor.

* İyi bir demokrasi, muhalefet partileri kamusal mitingler organize edebildiklerinde, seçimleri kazanabildiklerinde ve iktidar partisi de seçimleri kaybetme ihtimalini de işin içine katarak ülkeyi yönettiğinde, popülarite kazanamayacaklarını bildikleri politikaları da hayata geçirdikleri takdirde iyi çalışır.

Dur denebilmeli

* Demokrasi için ikinci kriter de hükümetin işleyişi sırasında bazı devlet kurumlarının bazı politikalarına engel çıkarabileceğini bilmesi. Yani demokrasilerde, bağımsız mahkemeler gibi hükümete “Bu olmaz, dur” diyebilecek denge ve kontrol mekanizmaları olmalı.

* Bence Türkiye demokrasisinin zayıf tarafı, gücün hükümetin tekelinde olması. Hükümetin halk nezdinde popüler bir desteğe sahip olduğu çok açık ama bence şu anda çok fazla güce sahip.

* Düzenli olarak seçimlerin düzenlenmesi, hükümetin seçimleri kazanma ya da kaybetme ihtimalinin bulunması da ülkedeki demokrasinin güçlü tarafı.

Ücretler hep azaldı

* Bir başka konu da siyasi eşitlik ve ekonomik eşitsizlik olduğunda yani, demokrasi ve kapitalizm bir arada olduğunda nasıl bir tablo olacak?

* Son 30-40 yılda muazzam bir eşitsizlik ortaya çıktı. Sadece ABD’de değil pek çok ülkede. Endişeler çoğaldı.

* 1960’lardan 1970’lerin sonlarına kadar dünyada, üretimle birlikte çalışanların ücretleri de yükseldi.

* Daha sonra üretim yükselmeye devam etti, ancak ücretler yerinde saydı. Dolayısıyla birçok ülkede ekonomi birdenbire büyüdü ama çalışanların ücretleri hep azaldı.

* Şu anda ABD’de ebeveynlerin yüzde 60’ı, Avrupa’da da yüzde 65’i çocuklarının mali ve finansal açıdan kendilerinden daha kötü durumda olacağını düşünüyor. Çünkü ücretler düştü.

* Ayrıca dünyada giderek vahşileşen kapitalist sistem ve yapay zekanın yayılıp birçok mesleği elimizden alacak olması nedeniyle çocuklarımızın bizden daha düşük refah seviyesine sahip olma ihtimali çok yüksek.

* 1950’de 30 yaşındakilerin yüzde 90’ının refah seviyesi ebeveynlerinkinden daha yüksekti. 2010’da ise 30 yaşındakilerin sadece yüzde 50’sinin refah seviyesi ebeveynlerinkinden daha yüksek.

* Bu çok korkutucu çünkü dünyada sanayi devriminden bu yana devam eden ilerlemenin kesilmesi demek. Gelecekte daha da kötü olacak.

* Aslında maddi ilerlemeye baktığımızda medeniyetin gelişmesine yol açıyor ama arada bazı şeyler de değerini kaybediyor.

Doğru tahlil önemli

* Siyasi krizlerin aslında sosyal ekonomik kaynakları var. Bunları doğru anlamak gerekiyor. Anlasak bile bu krizin köklerini bulmak kolay değil.

* Sorunlar tamamen ekonomik mi? Eğer öyle değilse nasıl oluyor da bir anda kutuplaşmalar, hırslar, yabancı düşmanlığı, ırkçılık bütün bunlar neden alevleniyor ve ortaya çıkıyor? Onun için dikkatli olmamız lazım.

* ABD dahil, hiçbir zaman bunların olmayacağını düşündüğümüz ülkelerin tamamında demokrasi tehdit altında bugün. l Artık bilim insanları bütün dünyada ortak bir çaba göstererek bu zorlukları mantık ve anlayış çerçevesinde çözmeli.

Demokrasi için çalışıyor

Adam Przeworski, New York Üniversitesi’nde Carroll ve Milton Petrie Siyaset Kürsüsü Başkanı. Varşova Üniversitesi Felsefe ve Sosyoloji Bölümü’nden lisans derecesine sahip olan Przeworski, Northwestern Üniversitesi’nden siyaset bilimi, Polonya Bilimler Akademisi’nden ise sosyoloji dalında doktora dereceleri aldı. Chicago Üniversitesi ve Washington Üniversitesi’nde dersler verdi. Profesör Przeworski’nin ödülleri arasında Johan Skytte Ödülü ve Woodrow Wilson Kitap Ödülü var. Przeworksi, ‘Ekonomik faktörler ve siyasi rejimler arasındaki ampirik ilişkiler’, ‘demokratik iktidarlar altında ekonomik sonuçlar’, ‘siyasi rejimlerin kuramsal tanımları’ ve ‘geçiş sürecinde yer alan siyasi aktörlerin stratejik tercihleri’ üzerine yürüttüğü araştırmalarla demokrasi çalışmalarına katkı sunuyor.