Evlerin mimarî tasarımındaki incelikler ve ergonomik özellikler sağlığımızı doğrudan etkiliyor. Hayatımızın büyük bölümünü geçirdiğimiz evimiz, günün yorgunluğunu atarak vücudumuzu dinlendirdiğimiz yer olmalıdır aynı zamanda. Böylelikle güne tazelenmiş olarak başlayabilir, işimizde ve sosyal ilişkilerimizde daha dinamik ve başarılı oluruz. Oysa fonksiyonel olarak yanlış tasarlanmış bir evde, ergonomik oranlar korunmamışsa yaşam ek bir yorgunluk getirir ve hatta bazı hastalıkların kaynağı olabilir. Y. Mimar Beyza Şener ve Acıbadem Bursa Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Doç. Dr. Nadir Şener, konutta tasarımın önemini ve hatalı plânlamanın ne gibi sağlık sorunlarına yol açacağını Evim dergisine anlattı. ''Eşyaların ve mimarî unsurların yüksekliği çok önemli'' diyor mimar Beyza Şener ve ekliyor: ''Mimarlar da diğer tasarımcılar gibi insanların mutluluğunu ve sağlıklarını korumayı amaçlarlar. Bunun belli koşulları vardır. Bina tasarımlarında öncelikle vücut oranlarının ve bundan kaynaklanan ergonomik prensiplerin korunması gerekir. İnsanoğlu tarih boyunca insan vücudunun oranlarını ve bunun çevremizle ilişkisini irdelemiştir. Bu konudaki ilk bilgilere M.Ö. 3000 yıllarında Memphis piramidinin mezar odasındaki yazıtlarda rastlanmaktadır. İnsan vücudunun oranları ve çevremizle ilişkisi antik Mısır'dan antik Yunan'a; Roma döneminden Leonardo da Vinci'ye dek pek çok kez irdelenerek günümüze ulaşmıştır. Çünkü insanoğlu, ihtiyaçları için üretirken sağlığını ve estetik kaygılarını hep bu oran sistematiğini kullanarak korumuştur. Bina tasarımında insan vücudunun oranları temel başlangıç noktasını oluşturur. Sadece bina tasarımında değil, giysi tasarımından takıya, arabadan market sepetine kadar her şeyde ergonomik ölçüler geçerlidir. Bir evin içini oda oda gezerek değerlendirecek olursak herhâlde önce ana yaşam alanı salondan başlamak gerekir. Salonda seçilen kanepe ve koltukların ergonomisi, yüksekliği ve oturma derinliği, koltukların birbirine göre bakış açıları, televizyonun konumu, aydınlatma, seçilen renkler, kullanılan kumaşlar, doğal malzeme seçimine dikkat edilmesi vb. tüm bunlar sağlığımız açısından çok önemli. Salondan sonra özellikle kadınların en çok zaman geçirdiği yer mutfak. Mutfakta geçirilen zaman içinde hep bir hareket vardır. Mutfakta buzdolabı, lâvabo, ocak üçgeni doğru kurulmalıdır. Örneğin buzdolabının kapağı bu üçgenin içine açılmalıdır. Bu üçgenin mesafeleri çok uzak olmamalı ve vücut ritmine uygun uzaklıkta yerleştirilmelidir. Vücut ritminden kastedilen bu üçgenin elemanları arasındaki mesafelerin tam adım uzaklığında olması ve adımlamaya başlanan ayakla sonlanmasıdır. Bulaşık makinesi sağ el kullanan insanlar için lâvabonun sağında olmalıdır. Tezgâh yüksekliği kişinin boyuyla orantılı olmalı, kişi tezgâhı kullanırken dirsek açısı 120 derece civarında olacak şekilde belirlenmelidir. Evimizde kullandığımız eşyaların ve mimarî elemanların yükseklikleri çok önemli. Lâvaboda elimizi yıkarken çok eğilmemize gerek kalmıyorsa, klozet yüksekliği zorlanmadan oturup kalkmamıza izin veriyorsa veya yanına bir de tutamak konmuşsa, yatağımızdan kalkarken dizlerimize yüklenmek zorunda kalmıyorsak, dolabımıza elbisemizi asarken aşırı uzanmak zorunda kalmıyorsak hem sağlıklı hem de mutlu yaşarız. Oysa ütü masamızın yüksekliği doğru değilse o ütü bizi iki kat daha fazla yoracaktır. Evimizde merdiven yükseklikleri bile bu yönden çok önemli. İdeal bir merdiven yüksekliği 15-18 cm. arasında olmalıdır. Merdiven yükseklikleri eşit olmalıdır.'' ''Bir evde en çok hareket edilen yer, mutfaktır'' diyen Doktor Nadir Şener, ev tasarımında küçük detayların aslında çok önemli olduğunu vurguluyor: ''Günün yorgunluğu attığımız salonda oturduğumuz ve uzandığımız koltukların hepsi ergonomik kurallara uygun olmalı. Örneğin (ölçüler kişiden kişiye değişse de) oturduğumuz koltukta dik oturabilmeliyiz. Koltuğun derinliği ve yüksekliği sırtımızı tam yaslamaya izin vermeli, kaykılarak oturmak zorunda kalmamalıyız. Oturduğumuzda ayaklarımız yere değmeli ve dizlerimiz kalça sevisinden yüksekte kalmamalı. Koltuğun sırt kısmı en az kürek kemiklerimizin alt ucuna dek uzanmalı ve belimizi kavramalı. Kollarımızı rahatlıkla yerleştireceğimiz kollukları bulunmalı. Özellikle boyun ve bel rahatsızlığı olan kişiler televizyonu açılı pozisyonda değil karşılarına alarak doğrudan seyretmeli ve televizyon 1/3 üst kısmı göz hizasında olmalı. Bunlara dikkat edildiğinde iskelet sistemimizin yorgunluğunu akşam evimizde atabiliriz. Mutfak bir evde en çok hareket edilen yer. Yanlış yerleşimli bir mutfak bel, sırt, kol ağrılarına davetiye çıkaracaktır. Mutfak elemanlarının yerleşimi kadar mutfaktaki malzemelerin yerleşimi de önemli. Örneğin ağır veya sık kullanılan kap kacak ve malzemeler daha çok kol yüksekliğine yerleştirilmeli, haŞf malzemeler ise raf altlarına konulmalı. Çünkü ağır malzemeleri alçak seviyeden kaldırırken hem belimize, hem de kolumuza aşırı yüklenilecektir. Doğru yükseklikte olmayan bir lavaboda iş görürken bel ağrısı çekecek, doğru seviyede olmayan bir tezgahta bir şeyler doğrarken kolumuz daha fazla zorlanacaktır. Bunun yanı sıra sıkça kullandığımız fırınlar gövde seviyesinde olması gerekir. Yeni buzdolabı alanların derin dondurucu kısmı aşağıda olanları tercih etmesi daha kullanışlıdır. Derin dondurucular sık kullanılmadığı için sık sık eğilip kalkmak zorunda kalmak gerekmediği için bel rahatsız olamayacaktır. Mutfak yüksek bölümlere uzanmak için mutlaka bir taburemiz olmalı. Bu tabure çok sağlam ve dengesi iyi olmalı. Gerçekten de doğru dengelenmemiş bir merdiven diz için çok zorlayıcı olabilir. Özellikle diz problemi olan kişiler yüksek basamaklı veya eşit olmayan yükseklikte basamaklı merdivenleri kullanamayabilirler. Ev tasarımındaki küçük gibi görünen bu detaylar sıkça tekrarlanan bu işlevlerde uzun dönemde kalıcı hasarlar oluşturabilirler. Diğer bir sorun da evin çok yüksek olmasıdır. Ortopedik açıdan evler özellikle orta yaşın üzerindeki kişiler için çok katlı olmamalıdır. Villâ tipi evler ise 2 katı aşmamalıdır. Üst kat daha çok yatak odalarına ayrılmalı, alt kat ise gündüz yaşanan mekân olmalı ve gün içindeki tüm ihtiyaçlara karşılık vermelidir. Böylelikle sık sık merdiven inip çıkma zorunluluğu olmamalıdır.''