Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, mide kanserlerinde önlenebilir risk faktörü olan alkol kontrol programını yakında başlatacaklarını söyledi.
TBMM Genel Kurulu'nda milletvekillerinin soru önergelerini yanıtlayan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, 2007-2013 yılları arasında Türkiye genelinde güvenlilik sebebiyle piyasadan çekilen yerli üretim ilaç sayısının iki, ithal ilaç sayısının ise 10 olduğunu belirtti. Meydana gelen gelişmelerin Bakanlık tarafından yakından takip edildiğini vurgulayan Müezzinoğlu, ABD ve Avrupa ülkelerinde güvenlilik sebebiyle satışı yasak olmasına rağmen Türkiye'de serbest olan ithal ilaç bulunmadığını kaydetti.
Müezzinoğlu, 1998 yılından beri Türkiye'de çocuk felci vakası görülmediğini bildirdi. Müezzinoğlu, Türkiye'nin, 2002 yılında Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi'ne bağlı ülkelerle birlikte "çocuk felcinden arındırılmış ülke" sertifikası aldığını ifade etti.
Fazla tuz tüketilmesinin yüksek tansiyon başta olmak üzere çeşitli kalp ve damar hastalıklarına neden olduğuna işaret eden Müezzinoğlu, şöyle konuştu:
"Araştırmalar ülkemizde tuz tüketiminin yüksek olduğunu gösteriyor. Yapılan çalışmada vatandaşlarımızın günde 15 gram civarında tuz tükettiği tespit edildi. Bu rakam Dünya Sağlık örgütü tarafından önerilen günlük 5 gram değerinin üç katıdır. Tuz tüketiminin azaltılması için program yürütüyoruz. Bu kapsamda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile birlikte gıdalarda tuz oranını azaltılmasına yönelik çalışma yürütüyoruz. Programın ilk adımı olarak ekmekte tuz oranını azalttık. Bunu diğer gıdalar takip edecek. Vatandaşların tuz kullanımı hakkında farkındalığı artırmak için çalışmalarımız devam etmektedir. Çok yakında tuz paketlerinin üzerinde sigaradaki gibi uyarı yazıları da göreceksiniz."
Türkiye'de kansere bağlı ölümlerin, dünyadaki artışa paralel oranda arttığına işaret eden Müezzinoğlu, 2002 yılında kansere bağlı ölümler yüzde 12 iken, bu oranın 2009 yılında yüzde 20'ye ulaştığını söyledi. Türkiye'de kanser kayıtlarında yapılan iyileştirmelerle daha önce bilinmeyen vakaların kayda alınmasının kanser istatistiklerinde artışın sebepleri arasında olduğunu belirten Müezzinoğlu, Erzurum'da Türkiye ortalamasından farklılık gösteren akciğer kanseri artışının söz konusu olmadığını ifade etti.
Müezzinoğlu, tütünle etkin bir mücadele programının yürütüldüğünün altını çizerek, "Mide kanserleri için önlenebilir bir diğer risk faktörü olan alkol kontrol programını da yakında başlatacağız" dedi.
Akciğer kanserlerinin en önemli sebebinin tütün kullanımı olduğuna dikkati çeken Müezzinoğlu, Türkiye'de dünyaya model olmuş başarılı tütün mücadelesini yürüttüklerini anlattı ve milletvekillerine konuyla ilgili verdikleri desteğe teşekkür etti.
Dünyada çocukluk çağı kanserlerinin bütün kanserlerin yüzde 4'ünü oluşturduğunu ifade eden Müezzinoğlu, Türkiye'de her yıl 175 bin kişiye kanser teşhisi konulduğunu, bunların 3 binin çocukluk çağında görülen kanserler olduğunu bildirdi. Müezzinoğlu, löseminin en sık görülen kanser olduğunu ve yılda bin 500 çocuğu etkilediğini kaydederek, "Erişkinlerdekinin aksine çocukluk çağı kanserleri, yüzde 70-80 üzerinde tedavi edilebilir ve sağ kalım oranı yüksektir. Kansere yakalanan çocukların yüzde 70-80'i sağlına kavuşuyor. Çocukluk çağı kanserleri erişkinlerde olduğu gibi ücretsiz tedavi edilmektedir" diye konuştu.
Müezzinoğlu, kamu hastanelerinde sezaryenle doğum oranlarının özel ve üniversite hastanelerine göre daha düşük olduğunu belirterek, bütün doğumlarda sezaryen oranlarını azaltmak için önlemler almaya çalıştıklarını bildirdi.
Türkiye'de sezaryen oranlarının yüksek olduğuna işaret eden Müezzinoğlu, bakanlık tarafından başlatılan doğum sezaryen programı ile her gebenin sağlık ve güvenli olarak hastanede doğum yapması, sezaryen oranlarının makul düzeylerde olmasını sağlamak amacıyla 2007'den itibaren tüm hastane doğumları ve sezaryen oranlarının izlendiğini dile getirdi.
Müezzinoğlu, 2012 yılında ülke genelinde 652 bin 739 normal, 614 bin 46 sezaryenle doğum gerçekleştiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Normal ve sezaryen doğum oranları konusunda ciddi bir sıkıntımız olduğu gerçektir. Bu anlamda normal doğumların artırılması, sezaryenlerin de endikasyonlarının gerçek endikasyonlar çerçevesine çekilmesiyle ilgili önümüzdeki süreçte daha takibi düzenli olacak bir yapıyı kurmaya çalışıyoruz. Üniversitelerimizde ve özel hastanelerde sezaryen oranları daha yüksek ama kamu hastanelerindeki oranın da arzu ettiğimiz bir oran olmadığını ifade etmek isterim. Bu süreçte çalışmalarımızda normal doğumu teşvik edecek doğum mekanlarının ve ebe koçluğu, doğum koçluğu gibi doğuma yaklaşan annenin yanında onu motive edecek, ona sahip çıkacak, normal doğuma yönlendirecek bir takip sisteminin alt yapısını kurmaya çalışıyoruz. Her geçen gün normal doğumları güçlendirebilen, sezaryeni de endikasyon çerçevesine çekebilen bir noktaya taşımayı arzu ediyoruz."
Müezzinoğlu, sağlıkta şiddetin önlenmesi için yasal tedbirler ile cezai müeyyidelerin önemli olduğunu, ancak hasta yakınları ve sağlık hizmeti bekleyenlerin sağlık çalışanına yüksek sesle konuşulmaya başlandığı andan itibaren mutlaka bir tavır koyulması, hekime ve sağlık çalışanlarına sahip çıkılması gibi bir toplumsal, kültürel bilincin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye'de tüberküloz hastalarının sayılarının her geçen gün azaldığını dile getiren Müezinoğlu, 2007'de 19 bin 694 olan rakamın, 2008'de 18 bin 452'ye, 2009'da 17 bin 402'ye, 2010'da 16 bin 551'e, 2011'de 15 bin 679'a düştüğünü söyledi.
Müezzinoğlu, Türkiye'de kanser sıklığı ve kansere bağlı ölümlerin dünyadaki artışlara paralel artış gösterdiğini bildirerek, TÜİK verilerine göre, 2002 yılında yüzde 12 olan kansere bağlı ölüm oranının, 2009'da yüzde 20'ye ulaştığını kaydetti.
Müezzinoğlu, ülke genelinde Nisan 2013 tarihi itibariyle her ilde en az bir adet olmak üzere 179 toplum sağlığı merkezi, verem savaş dispanseri ve 124 kanser erken teşhis tarama ve eğitim merkezi bulunduğunu vurguladı.
2011 yılında yapılan kronik hastalıklar ve risk faktörlerinin sıklığı çalışmasına göre, Türkiye'de 20 yaş üzeri erişkin nüfusta diyabetli kişi oranının yüzde 12 olarak hesaplandığını ifade eden Müezzinoğlu, ülkede bu anlamda 6 milyon kadar diyabet hastası bulunduğunu açıkladı.
Yaş gruplarına göre diyabet görülme sıklığı hakkında da bilgi veren Müezzinoğlu, bu oranın 15-24 yaş grubunda yüzde 1, 25-34 yaş grubunda yüzde 2, 35-44 yaş grubunda yüzde 6, 45-54 yaş grubunda yüzde 16, 55-64 yaş grubunda yüzde 27, 65-74 yaş grubunda ise yüzde 30 şeklinde dağılım gösterdiğini sözlerine ekledi.