Kamu kurumlarındaki izinlerin kapsamı tartışma yarattı. TTB Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Filiz Ünal, Sağlık Bakanlığı’na çağrı yaparak, “Kanser tedavisi sürecinde sadece ameliyat olmuş ve kemoterapi ya da radyoterapi almayan kanser hastaları, böbrek yetmezliği olanlar, KOAH hastaları da idari izin kapsamına alınmalıdır. Bu genelge özel sektörü de kapsamalıdır” dedi
Sağlık Bakanlığı tarafından dün yayımlanan genelgede, kamu kurum ve kuruluşlarında kronik hastalığı bulunan çalışanların, e-nabız sistemi üzerinden hastalık durum belgesi alabileceği, sistem üzerinden belge alamayanların ise hastalık raporları ile aile hekimine müracaat edebileceği bildirildi.Sağlık Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı dışında diğer kamu kurum ve kuruşlarda çalışan yönetici kadro ve pozisyonunda bulunanlar hariç 60 yaş ve üzeri olanlar ile belirlenen kronik hastalığı bulunanların idari izinli sayılacağı kaydedildi.
Genelgeyi BirGün’e değerlendiren TTB Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Filiz Ünal, şunları kaydetti:“Kamu çalışanlarından idari izne esas olmak üzere Covid-19 hastalığı için risk grubunda olan kronik hastalıklar, ‘Halen immünsüpressif tedavi alanlar, metastatik veya kemoterapi, radyoterapi alan kanser hastaları, kornea nakli hariç solid organ nakli, kemik iliği, kök hücre nakli yapılan hastalar, kronik obstrüktif veya desterüktif akciğer hastalığı veya status astmatikus hikayesi olan hastalar, insülüne bağlı diyabet ve komplike, insüline bağımlı olmayan diabetes mellitus hastaları, komplike hipertansiyon, dekompanse kalp yetmezliği, akut koroner sendrom geçiren hastalar, kronik karaciğer ve böbrek yetmezliği olan hastalar, serebrovasküler hastalık geçirenler’ şeklinde sıralandı.Fakat bu kapsamın kesinlikle genişletilmesi gerekiyor. Sağlık Bakanlığı, kanser tedavisi sürecinde sadece ameliyat olmuş ve kemoterapi ya da radyoterapi almayan kanser hastalarını, böbrek yetmezliği olanlarını, KOAH hastalarını da idari izin kapsamına almalıdır. Bu hastaların ciddi risk altında bulunduğu ve aşı bulunana kadar izolasyon altında tutulmaları gerektiği unutulmamalıdır.”
Belirlenen hastalıklarda, e-nabız sistemi üzerinden “idari izne esas Covid-19 hastalığı için risk grubunda olan kronik hastalık durum belgesi” temin edebileceğini, sistem üzerinden hastalık durum belgesini alamayan kişilerin ise aile hekimlerine yönlendirildiğini belirten Ünal, “Sistem çöktü. Ne hastalar ne de hekimler sisteme erişemiyor. Sisteme erişim olmadığı için hastaların ilk uğrak noktası aile hekimleri oluyor fakat sistemden hastalık geçmişi ile detaylı bilgi alamadığımız için rapor düzenlemede ciddi sıkıntılar açığa çıkıyor” dedi.
Belirlenen hastalıklarının kapsamının dar olmasının iki önemli sonuç açığa çıkaracağına dikkati çeken Ünal, “Hem hastalar riske atılıyor hem de genelgeye uyarak rapor düzenlemeyecek olan hekimin şiddetle karşı karşıya kalmasına yol açabilir” uyarısında bulundu.
Sürecin başından bu yana çıkan genelgelerin bilimsel gerçeklerden uzak ve “çalakalem” hazırlandığını söyleyen Ünal, “İdari izin genelgesine özel sektörde çalışanlar da dâhil edilmeli ve özlük hakları korunmalıdır” dedi.
Özel sektörde çalışanların bu süreçte işlerini kaybetme kaygısı ile aile hekimlerine başvurarak “Sağlam” raporu almaya çalıştığını dile getiren Ünal, “İnsanlar canı ve işi arasında tercih yapmaya zorlandı. Birçok emekçi de çalışmak zorunda olduğundan hastalıklarına karşın işe gidip geldi ve hala da çalışmaya devam ediyor” diye konuştu.
Gebelerle ilgili genelgede de eksik noktalar olduğuna vurgu yapan Ünal, şunları söyledi:“24 hafta öncesini kapsamaması tartışma yarattı. Ayrıca gebeler idari izinlerini doğum sonrasında kullanıyordu. Çünkü doğum sonrası daha fazla ihtiyaç duyuluyordu. Şimdi genelge ile doğrum öncesi izin kullanan gebelerin doğum sonrası izinlerinin nasıl olacağı ile ilgili bir muallak var. Şayet doğum sonrası izin kullanılamazsa bu ciddi bir risk hak gaspı yaratır.”