Evlendikten sonra rahim kanseri teşhisiyle rahmi ve yumurtalıkları alınan genç kadın anne olabilmek için embriyolarını dondurdu. Genç kadın, Sağlık Bakanlığı'na taşıyıcı anne başvurusunda bulundu. Türkiye'de yasak olduğu için embriyolarını yurtdışına çıkartmak isteyen genç kadın, "Ülkemizde yasak ama yurt dışında taşıyıcı anne yöntemi ile bebek sahibi olabilirim. Benim çocuk sahibi olmam için başka şansım yok" dedi.
Hürriyet'ten Meltem Özgeç'in haberine göre, evlendikten sonra bebek sahibi olmak isteyen genç kadın, çocuğu olmayınca tüp bebek yöntemini denedi. Rahim kanseri olduğunu öğrenmesi üzerine genç kadın, tedavi sırasında ilerde çocuk sahibi olabilmek için embriyonlarını dondurdu.
Ancak tedavi sırasında rahimi ve yumurtalıkları alınınca anne olmak için tek şansı, dondurulan yumurtaları için taşıyıcı anne bulabilmekte. Türkiye’de bu imkanı olmayan genç kadın, yurt dışında bu işlemi yapmak istiyor. Jinekolojik kanserler, Türkiye’de meme kanserinden sonra en çok görülen kanser türleri arasında yer alıyor. Bu kanser türü yüzünden rahmi ve yumurtaları alınan genç kadın, embriyonlarını yurt dışına taşıyabilmek için Sağlık Bakanlığı’na başvurdu. Bu durumda taşıyıcı anne yoluyla evlat sahibi olabileceğini belirten genç kadın, Hürriyet’e şunları anlattı: “Evleneli 10 yıl oldu 1.5 yıl sonra çocuk istemeye başladık. Tedavi gördüm, olmadı. Tüp bebek denedim başarılı olmadı. Bu sırada bende bir polipe rastlandı, kanser olduğu anlaşıldı. Kabus gibiydi. Rahmin korunması amacı ile iki sene yoğun ilaç tedavisi gördüm. Kanseri yenemeyince bir sene önce rahmim alındı. Bu kadar çok bebek isterken rahmimin alınması yıkım oldu. Kanserden kurtulduğuma sevinemedim. Ama şimdi yine bir umut doğdu. Tüp bebek denemeleri de yaptırdığım için embriyomu dondurtmuştum. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı’na başvurdum. Embriyonlarımı yurt dışına taşıtmak istiyorum. Ülkemizde yasak ama yurt dışında taşıyıcı anne yöntemi ile bebek sahibi olabilirim. Benim çocuk sahibi olmam için başka şansım yok. Ümidimi kaybedersem belki yuvam dağılacak. Çünkü eşimi, buna mahkum etmek istemiyorum.”
Bakanlık yetkilileri, böyle bir başvurunun ilk olduğunu, gereken incelemenin ilgili birimlerce yapıldığını söylediler.
Genç kadının doktoru Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Murat Sönmezer, hastanın Sağlık Bakanlığı’ndan yanıt beklediğini anımsatarak, özetle şunları söyledi: “Bu hastam tek değil. Doğuştan rahmi olmayan ancak embrinyoları dondurulmuş halde olan başka bir hastam daha var. O da daha rahmi olmayan pek çok kadın gibi anne olmak istiyor. Embriyolojik gelişim açısından bakıldığında rahim ve yumurtalıkların oluşumu farklı olduğu için rahmi olmayan hastalarda yumurtalıklar çok aktif bir şekilde hormon ve yumurta üretebiliyor. Üreme hakkı yaşama hakkı gibi kişinin en birincil hakları arasında yer alır. Bu kişilerin kendi yumurtalarını kullanarak anne olmaları gerekiyor. Bu nedenle taşıyıcı anne kullanmak istiyorlar. Taşıyıcı annelik düzenlemesinin yapılması için Sağlık Bakanlığı’nın yardımına ihtiyacımız var. Çünkü embriyonların yurt dışına taşınmaları oldukça teknik bir işlem. İzne tabi olması gerekiyor. Özel taşıma tankları gerekiyor. X-Ray’dan geçmemeli. Aslında ülkemizde taşıyıcı annelik düzenlemesi olması ve bu kişilerin kendi yumurtalarını kullanıbilmeleri gerekiyor. Bu sistemde genetik karışım olmuyor, yani soy karışmıyor. Yumurta ve sperm bağışı gibi değil. Olmaması için bir neden yok aslında.”