Sağlık kuruluşlarının güvenliğinde denetim karmaşası

2018'de öldürülen Doktor Fikret Hacıosman

Sağlıkta şiddet olayları önlenemezken sağlık kuruluşlarında çalışanların güvenliği için alınan önlemlerin denetlenmesinde Sağlık Bakanlığı ile Çalışma Bakanlığı arasında bir yetki karmaşası yaşandığı ortaya çıktı. Geçen hafta bir hemşirenin daha aile sağlık merkezinde silahla öldürülmesinin ardından gözler yine sağlık kuruluşlarındaki güvenlik sorununa çevrilmiş durumda.

DW Türkçe'nin 2018'de işlenen Dr. Fikret Hacıosman cinayetine ilişkin ulaştığı belgelere göre hastanelerde güvenlik önlemlerini ne Sağlık Bakanlığı ne Çalışma Bakanlığı'nın denetlediği anlaşıldı.

Psikiyatri uzmanı Hacıosman, 2018 yılında çalıştığı özel hastanede hastası tarafından silahla vurularak hayatını kaybetmişti. Yürütülen ceza yargılamasında saldırganın X-ray ve güvenlik görevlisi olmayan kapıdan hastaneye girdiği, bir süre doktorun odasının önünde beklediği, saldırıdan sonra da hastaneden koşarak kaçtığı ve bir akrabasının evinde yakalandığı öğrenilmişti.

Psikiyatri Derneği'nden iki bakanlığa dava

Olayın ardından Türkiye Psikiyatri Derneği'nin güvenlik tedbirlerinin denetimi için Çalışma ve Sağlık Bakanlıkları'na açtığı davada sona gelindi.

Yaklaşık dört yıllık yargı sürecinde Dernek, her iki bakanlığa da olayın yaşandığı hastanede iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınıp alınmadığını, hastanenin güvenlik açısından denetlenip denetlenmediğini sordu ve denetime ilişkin belgelerin paylaşılmasını istedi.

Verilen yanıtlarda Çalışma Bakanlığı, sağlık kuruluşlarını iş sağlığı ve güvenliği yönünden denetlemediğini söylerken Sağlık Bakanlığı ise gerekli denetimleri yaptığını ancak konuya ilişkin yürüyen bir ceza yargılaması olduğundan belgeleri paylaşamayacağını belirtti.

Çalışma Bakanlığı ayrıca denetleyeceği yerleri "geçmiş yıllara ait istatistiki verileri, ulusal politikaları ve ihtiyaçları, çalışma hayatının risklerini" göz önünde bulundurarak belirlediğini, sağlık kuruluşlarının bu ölçütleri sağlamadığını ve dolayısıyla denetim de yapmayacağını söyledi.

Çalışma Bakanlığı'nın bu yanıtı için açılan davada Ankara 12'inci İdare Mahkemesi, sağlık kuruluşlarının denetlenmesinin idari bir tasarruf olduğunu ve yargısal denetim yapamayacağını belirtti.

Sağlık Bakanlığı: İş güvenliğini Çalışma Bakanlığı denetlemeli

Psikiyatri Derneği, Hacıosman'ın öldürüldüğü özel hastanede ve tüm sağlık kuruluşlarında iş sağlığı ve güvenliği yönünden yapılan denetimlere ilişkin belgeleri kişisel verilerden arındırarak paylaşmayı reddeden Sağlık Bakanlığı'na karşı da 2019 yılında bir dava açtı.

Davayı gören idare mahkemesi, söz konusu belgelerin paylaşılmasının "sağlık çalışanlarına yönelik işlenecek suçların önlenmesi ve soruşturulması ya da suçluların kanuni yollarla yakalanıp kovuşturulmasını tehlikeye düşürebileceğini" değerlendirerek davayı reddetti. Ancak bu karar istinaf tarafından kaldırıldı ve cinayetin işlendiği hastanenin iş sağlığı ve güvenliği yönünden denetim raporlarının davacıyla paylaşılması gerektiğine karar verildi.

Sonrasında Türkiye Psikiyatri Derneği, istinaf mahkemesinin kararının gereğinin yerine getirilebilmesi için Sağlık Bakanlığı'na başvurarak Hacıosman'ın öldürüldüğü hastanenin iş sağlığı ve güvenliği yönünden denetim raporlarının kendisine verilmesini talep etti. Sağlık Bakanlığı ise 11 Ocak tarihli yanıt yazısında; sağlık kuruluşlarını "iş sağlığı ve güvenliği" yönünden denetlemediğini, bu denetimi Çalışma Bakanlığı'nın yapması gerektiğini, kendisinin yalnızca sağlık hizmetinin esasları yönünden bir inceleme yaptığını kaydetti.

Dolayısıyla Çalışma Bakanlığı sağlık kuruluşlarında herhangi bir teftiş yapmanın kendi görevi olmadığını söylerken Sağlık Bakanlığı bu kuruluşları iş sağlığı ve güvenliği yönünden denetlemediğini, bu denetimi Çalışma Bakanlığı'nın yapması gerektiğini savunuyor.

Avukat Aktepe: İş güvenliği sağlanmıyor 

Davaya bakan avukatlardan Hazal Aktepe, çeşitli yargı aşamalarının ardından gelinen durumu "Bütün bu süreç bize iki şey göstermiş oldu: Ne Çalışma Bakanlığı ne de Sağlık Bakanlığı sağlık kuruluşlarında güvenlik açısından aslında bir denetim yapıyor. Çalışma Bakanlığı bu denetim benim kriterlerime uymuyor şeklinde yanıt veriyor, Sağlık Bakanlığı da bu konuda Çalışma Bakanlığı’nı yetkili görüyor" şeklinde özetliyor.

Sağlık Bakanlığı'nın sağlık kuruluşlarında güvenlik tedbirlerini içeren yönetmelikleri mevcut. Ancak bunların uygulanması sağlık kuruluşlarının kendi inisiyatifine bırakılıyor.

Ardı ardına yaşanan şiddet olayları nedeniyle sağlık çalışanları, isteyen herkesin öldürücü alet ya da silahla hastanelere girebildiğini belirtiyor. Güvenlik önlemlerinin ve personel sayısının artırılması gerektiğini söyleyen meslek kuruluşları da acil girişleri dışında kapılara X-ray cihazı konulmasının ilk etapta caydırıcı olabileceğini belirtiyor. Sağlık Bakanlığı bir dönem hastanelere X-Ray koyulacağını açıklamış ve bunun için girişimde bulunmuştu. Ancak şu anda çoğu hastanede X-Ray olmadığı ifade ediliyor.

Avukat Aktepe, sahadaki durumu "Bir AVM'ye, bir havaalanı ya da adliyeye silahla girilmesi mümkün değil. Ama sağlık kuruluşları söz konusu olduğunda silahın yanında baltayla, kaldırım taşıyla, bıçakla, çok farklı saldırıya yarayacak aletle içeriye girmek mümkün oluyor. Pek çok sağlık kuruluşunda güvenliği sağlayacak sayıda görevli ya da kamera düzeni dahi bulunmuyor" sözleriyle özetliyor.

Hacıosman'ın eşi: Kocam Polat Alemdar değildi

Öte yandan cinayete kurban giden Fikret Hacıosman'ın eşi emekli psikolog Mutlu Hacıosman da olayın yaşandığı hastanede güvenlik açığı olduğu gerekçesiyle yargıya başvurmuştu.

DW Türkçe'ye konuşan Mutlu Hacıosman, yeterli güvenlik önlemlerini almadığı için hastanenin tazminat ödemeye mahkum edildiğini ve dosyanın şu anda istinafta olduğunu belirterek şunları söylüyor:

"Mahkeme sırasında hastanenin güvenlik şefi şunu dile getirdi: 'İnsanlar bize kendileri üzerlerinde silah olduğunu ibraz etmediği sürece, biz onu emanete almıyoruz ya da insanlara yanınızda silah var mı diye sormuyoruz.'"

Eşinin ölümünün ardından toplumda şiddet olaylarının neden arttığına daha çok kafa yormaya başladığını belirten Hacıosman, "Benim kocam mafyada çalışmıyordu, Polat Alemdar değildi. Şakağından vurulup öldürülmek ne demek? Bunu anlamam lazım" diyor.

Şiddetin önlenememesi ve artan iş yükü gibi çeşitli nedenlerle son dönemde çok sayıda sağlık çalışanı yurtdışına gitmek istiyor. 2021 yılında toplam 1405 hekim yurtdışına çıkmak için başvurdu.

Gülsen Solaker 

© Deutsche Welle Türkçe