Geçen hafta İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nde yaşanan, sağlıkçıların darp edilmesi olayının ardından Türk Kardiyoloji Derneği ‘Doktorları her hastayı kurtarmaktan sorumlu tutan linççi hasta yakınlarına karşı güvenlik güçlerini, yargıyı, Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarını göreve çağırıyoruz’ dedi.
ntvmsnbc.com'da yer alan habere göre, Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ömer Kozan ve Dernek Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol imzasıyla yapılan açıklamada; geçen hafta İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nde ölen bir hastanın yakınları tarafından çıkarılan olaya dikkat çekildi.
"Doktor mucize yaratmaz; ölümsüzlük bilgi ve becerisi yoktur"denilen açıklamada olay ve sonrasındaki gelişmelere ilişkin şu ifadeler yer aldı:
"Stent trombozu nedeniyle hastaneye getirilen ağır durumdaki bir hastanın yakınlarına hastalık ve riskleri hakkında bilgi verilerek gerekli işlemler yapılmış ama hasta kurtarılamamıştır. Bunun üzerine, İstanbul’un orta yerinde ve Emniyet Müdürlüğü’ne 10 dakika uzaklıktaki hastanenin önü 30-40 araçlık bir hasta yakını grubunca kuşatılmış; hastane yakınları hastane girişini, resepsiyonunu, Koroner Yoğun Bakım Birimini tahrip edip camlarını, eşyasını kırmış; yoğun bakım hastalarına bile saldırmış; hemşireleri tartaklayıp doktorları linç etmeye kalkmışlardır. Bütün olup bitene yalnızca seyirci kalan emniyet görevlileri önünde, linççi hasta yakınları doktorların sığındıkları odanın kapısını hastanenin oksijen tüpleriyle kırmaya çalışmış; bunu başaramayınca hastalarının cenazesini alarak başka bir hastaneye gitmişlerdir.
Emniyet Müdürlüğüne 2 dakika uzaklıktaki İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesinde de terör estiren linççi hasta yakınlarından yalnızca birinin göz altına alındığını üzülerek öğrendik. Oysa hasta ve hasta yakınlarının adresleri hastane kayıtlarında, linççilerin eşkalleri de güvenlik kameralarının kayıtlarında bulunmaktadır.
Kendilerini hastalıklarla mücadele için sürekli geliştirmeye çalışan başarılı hekimlere ağır hastaların yakınlarınca yöneltilen vahşi linç saldırıları güvenlik güçlerince durdurulmalı; tıptan habersiz memurların elinde başlı başına bir terör aracı haline gelen SABİM uygulamaları ehil ellerde gerçek amacına uygun hale getirilmeli; doktorlar ve diğer sağlık görevlilerinin toplum içinde hızla düşürülen saygınlıkları yeniden yükseltilmelidir. Aksi takdirde, bir zamanlar toplumun en çok saygı duyduğu bu zorlu ve yaşamsal öneme sahip mesleklere nitelikli gençlerin yönelmeleri de duracak; gelecek kuşaklarımız dünyadaki gelişmenin tam tersine, daha büyük sağlık sorunlarıyla karşılaşacak, yaşam süreleri giderek kısalacaktır. Saldırıya uğrayan meslektaşlarımıza geçmiş olsun diyor; güvenlik güçlerini, yargıyı, Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarını görevlerini hakkıyla yapmaya çağırıyor ve bu konuların takipçisi olacağımızı duyuruyoruz."