T24- Kanada'da 20 ülke liderinin biraraya geldiği G20 zirvesi dışında bir zirve daha yapıldı. İşadamları Toronto'da B20 olarak adlandırılan zirvede biraraya geldi.
Zirvede Türkiye'yi Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk ve Sabancı Holding Perakende Grubu Başkanı Haluk Dinçer temsil etti.
NTV/CNBC-e ortak yayınına katılan Ferit Şahenk zirveyi değerlendirdi.
Şahenk şunları söyledi: "Küresel anlamda iş yapan iş dünyası, reçeteyi yazanlarla ekonomiyi yönetenler bir araya gelip beyin jimnastiği yaptılar. Gelecek toplantılarda çok daha radikal bazı sonuçlar da oluşacak, kararlar alınacak. Kendi aramızda kendi memleketlerimizi anlattık, alınacak kararlar ne gibi kritik problemler yaratabilir onları anlattık.
Dünya kısmen bizinm 2001'de yaşadığımızı yaşıyor. Finans sektörü ve hükümet kanatları yapısal reformları onlar artık uygulamak zorundalar. Gelişmiş ekonomilerin Türkiye'nin 2001 krizi sonrası attığı adımları atması gerekiyor. Türkiye'de ne yapıldıysa aynısının dünyada yapılması lazım.
B20'de dünya ekonomisinin yeniden düzlüğe çıkarak büyümesi, olası krizler olmaması için nasıl düzen kurulacağı, yeniden yapılanma tartışıldı. Bir reçete yazılırken A'dan Z'ye tek bir reçete olmaması lazım. Herkesin kendi özelliğini de kollayarak olmalı. Hindistan, Çin, kısmen Brezilya, Rusya ve Türkiye ön plana çıktı. B20 toplantısında en fazla konuşanlar bizler olduk.
G20'nin bu toplantısında alınan ana karar bütçe açıklarının düşürülmesi. 2013 sonuna kadar bütçe açıklarının yarı yarıya indirilmesi gibi bir hedef verildi. 2011 sonunda gelişen ülkelerde ortalama borçlanma oranı yüzde 110'a çıkıyor. Bu onların gerçeği. Gelişen ülkelerdeki önlemler bir limite geldi. Biz ödevimizi doğru yapmışız. BDDK bankaları doğru denetlemişler. Bankacılık iyi çalışmış. Şirketlerimizin borçluluk oranı yüksekse sermaye artırmışlar, halka açılmışlar. Biz doğruyu yapmışız, dünya krize girmiş. Doğruyu yapmamıza rağmen daha fazla cezalandırılmamalıyız. Dünyada büyüme az, borçluluk ve işsizlik çok.
Bankacılık üzerine çok ağır kurallar gelecek; yüksek sermaye istenecek. Bankaların değişik ülkelerde yapmış olduğu yatırımların kendi ana bankaları üzerindeki sermaye ağırlığı belirlenecek. Bu küresel bankacılığı etkileyebilir.
Bizim ekonomimizin geleceği KOBİ'lerden geçiyor. KOBİ'lerin daha fazla pay alması gerekiyor. Bunu yaparken de KOBİ'lerimizin kendi değişimlerini yapıp bu standartlara ulaşması gerekecek. Bankacılık üzerinde likidite sayılacak olan enstrümanlar konuşuluyor."
AVRUPA'NIN BÜYÜME KANALI TÜRKİYE OLACAKŞahenk AB sürecine yönelik gelişmeler için de şöyle konuştu: "Eğer biz bugüne kadar kararlılıkla AB'ye gidiş yolundaki düşüncemizi devam ettirirsek Türkiye'yi sevseler de sevmeseler de Türkiye'yi içlerine almak zorundalar. Tasarruf yapan, yaşlanan Avrupa'nın büyüme kanalı Türkiye olacak. AB Türkiye için bir amaç değildir, araçtır. Türkiye yapacağı değişimlerle alacağı kararlarla otomatikman Avrupa standartlarına gelecek. O standartlara gelince AB'nin istememe gibi bir durumu olmayacak. Avrupa şimdi daha fazla kucak açacak diye hissediyorum. Tabii ki sorunlarımız var, işsizlik ön planda. Türkiye bu yıl yüzde 6.5-7 gibi büyüyecektir. Mali kural olayını da oturtursak, Türkiye'ye daha fazla ilgi oluşacak. G20'deki o tabloyu gördükten sonra gelişmiş ülkelerdeki moralin bu kadar düştüğünü görmek beni çok etkiledi."