CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, dün akşam çıktığı bir televizyon programında "Genel başkanımın bilgisi dahilinde buraya geldim, CHP Genel Başkan Yardımcısı olarak Dersim'de acı duyan herkesten bin kere özür diliyorum" ifadelerine en sert tepki eski CHP milletvekili Şahin Mengü'den geldi. Dersim'de yaşananları 'iftira' olarak değerlendiren Şahin Mengü, CHP adına özür dilenecekse bunun Kurultay kararıyla olması gerektiğini söyledi.
Mengü, kişisel bloğunda 'CHP'nin tarihinde utanılacak hiçbir şey yoktur' yazısında, "Ben Dersimli Kemal’im diyen bir insanın Atatürk’e doğrudan ve dolaylı olarak yapılan saldırılara tepki vermesini beklemek saflık olur" ifadelerini kullandı.
Şahin Mengü'nün söz konusu yazısı yazısı şöyle:
Sözde Başbakan Ahmet Davutoğlu, Tayyip Erdoğan’ın izinden giderek, doğrudan Atatürk ve onun silah arkadaşlarına saldırma yürekliliğini gösteremediği için o da dolaylı olarak saldırmaktadır.
Davutoğlu Dersim olaylarını “Kerbela’ya” benzetti. Bunu yaparken Atatürk’e “yezid” demek cesaretini gösteremediği için “Kerbela” dedi.
Bu çirkin ve haksız saldırıya Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan’ı tepki verdi, CHP Genel Başkan’ı ve diğer yöneticilerinden tek bir tepki gelmedi. Kılıçdaroğlu’nun buna tepki vermesini gerçekten beklemiyordum. Zira; Cumhuriyet’e, daha açıkçası, Atatürk’e meydan okurcasına “Ben Dersimli Kemal’im” diyen bir insanın Atatürk’e doğrudan ve dolaylı olarak yapılan saldırılara tepki vermesini beklemek saflık olur. Kılıçdaroğlu’nun ve partiye devşirdiklerinin bilmesi gereken bir şey vardır. O da CHP’nin tarihinde utanılacak hiçbir şey yoktur.
CHP feodaliteye ve emperyalizme karşı çıkarak bu Cumhuriyeti kurmuş ve kollamıştır. Emperyalistler her yerde feodalleri kullanmışlardır. Aynen Dersimde, Seyit Rıza’nın İngilizler tarafından kullanıldığı gibi. O yıllar genç Türkiye Cumhuriyeti’nin Hatay meselesi ile uğraştığı bir dönemdir. O tarihteki yabancı basına baktığınız zaman olayın bir Kürt ayaklanması olduğunu görürsünüz. Sade yabancı basına baktığınız da değil, yabancı ülke arşivleri de aynı şeyleri söylemektedir. İngiliz Ajanı Seyit Rıza’nın 3 Ocak 1936 tarihli İngiliz Belgesinde “Sayılarının 1500’ün üstünde olduğu söylenen Kürt asilerin Türk Kuvvetlerine ciddi kayıplar verdirmeye devam ettiği ve ellerine düşen subayların vücutlarını vahşice parçaladıkları söylenmektedir” şeklinde bir beyan vardır (Rıza Zelyut Dersim İsyanları Seyit Rıza Gerçeği sayfa 303 den aktarım) Eğer Davutoğlu Atatürk ve arkadaşlarına böyle bir iftira da bulunmasaydı, tarihten husumet çıkarırcasına bunlara burada yer vermeye gerek kalmazdı.
Hatta Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileri, bugün koltuğunda oturdukları ardıllarına saygı gösterip tepki verselerdi buna cevap vermek gereği yinede kalmazdı. Ama maalesef, anlayabildiğim kadarıyla, ellerini ovuşturarak doyumsuz bir haz aldıkları bu iftiraya biz cevap vermek zorunluluğunu duyuyoruz. Türkiye ne zaman bir tehlikeyle karşı karşıya kalsa, o tarihte emperyalistler ve feodaller, bugünde küreselciler ve onların yurt içindeki işbirlikçileri kimi zaman eylemli kimi zamanda susarak Türkiye aleyhine davranışlara destek veririler Böyle çirkin bir iftiraya sadece CHP’nin şimdiki yöneticileri değil tüm CHP’lilerin tepki vermesi gerekir. Siz iki monarşi, beş Cumhuriyet, iki diktatörlük yaşamış Fransa da, Fransız devriminin bizim Aydınlanma devrimimiz kadar acımasızca eleştiriliğini duydunuz mu? Tek adam rejimi kurup parlamentoyu bile altı ay işlevsiz bırakıp Fransa’yı kararnamelerle yönetme yetkisi alan Charles de Gaulle’ün bile Atatürk ve silah arkadaşlarına yapıldığı kadar haksız şekilde saldırıldığını hiç duydunuz mu? Bu partiye Atatürk ve İnönü’den sonra en uzun süre Genel Başkanlık yapmış Deniz Baykal’ın bu tür yalanlara, iftiralara tepki vermesi gerekir. En uzun süre Genel Sekreterlik yapmış olan Önder Sav’ın, gene bu partiye Genel Başkanlık yapmış, Hikmet Çeti’nin, Altan Öymen’in, Murat Karayalçın’ın da tepki vermeleri gerekir. Bu partide görev almış herkesin bu saldırıya ve bu saldırıyı sessizce seyrederek destek veren CHP yöneticilerine de tepki vermeleri gerekir. Bu yalanlara sessiz kalındığı sürece hani halk dilinde ki yaygın söylemle “sükut ikrardan gelir” anlayışı egemen olur. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ruh halini anlayabiliyorum, ama yukarda ki, kişilerin bu iftiraları benimsemediklerine adım gibi eminim, o zaman sessiz kalma hakları yoktur, tepki vermeleri gerekir. Uzaktan başkaları söylesin bende arkadan “Bravo capitano” diyeyim diye düşünmek, ülkesini seven bir aydının davranışı değildir. Gerçek CHP’liler zamanında bu iftiralara tepki vermedikleri sürece Bekaroğlu gibi sırf başı sonu bilinmeyen Kürt açılımına destek versin diye partiye monte edilen devşirmeler de, ulusalcılar bu partiden gitsinler demek küstahlığında bile bulunurlar.
T24'ün notu: Şahin Mengü'nün bloğundan alınan yazıdaki imla ve yazı hataları aynen bırakılmıştır.