Patlamayla birlikte havai fişekler gökyüzünde ardı ardında patlarken çıkan yangın, hem havadan hem de karadan müdahaleyle uzun uğraşlar sonucu kontrol altına alındı.
DHA'nın haberine göre Sakarya'nın yanı sıra komşu il Düzce'den de duyulan patlamayla birlikte gökyüzüne dumanlar yükseldi.
Havai fişekler, gökyüzünde ardı ardına patlamaya başladı, fabrikada yangın çıktı.
Patlamanın şiddetiyle fabrikanın yakınında bulunan bazı binaların camları kırıldı. Olay sırasında fabrikada bulunan işçilerden bazıları kendi imkanlarıyla dışarıya çıktı.
Patlamada eşi Havva Çelik'i kaybeden, fabrikanın eski işçilerinden Salih Çelik, fabrikada sigara içildiğini ve bunu şikayet ettiği için işinin dördüncü ayında işten çıkarıldığını söyledi.
BBC Türkçe'ye konuşan Çelik, "Burada genç çalışmıyor çünkü tedbir yok. Oraya ancak muhtaç olan biri gider. Ben de muhtaçtım. Kirada oturuyorum ne yapayım. Eşim orada çalışıyordu, ben inşaatlarda yevmiyeli çalışıyorum. Gündelikçi olarak. Benim oğlum askerden bu sabah geldi" dedi ve ekledi:
"Bu fabrikanın kaçıncı patlayışı. Her patladığından sonra isim değiştirilerek yeniden kurulmaz ki. Neden incelemiyorsunuz. Onlar sefasını sürer, biz bağıra bağıra ağlarız sadece. Ben şimdi çoluk çocuğum ile kalacağım evde. Benim yaramı kim saracak, hiç kimse.
"Bir düzen kurmuştum. Ben ne garibanlıklarla büyüdüm. İşte o arkadaşım bilir, zar zor evlendim çoluk çocuk sahibi oldum bir yuva kurdum tam mutluluğu yakaladım derken mutluluğum gidiyor. Böyle adalet mi olur. Ben ne yapacağım şimdi?"
Patlamada hayatını kaybedenlerin bir kısmının cenaze törenleri bugün düzenleniyor.
İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi'nin (İSİG) aktardığı bilgilere göre patlamanın gerçekleştiği fabrikada 2007 yılından bu yana çeşitli yıllarda pek çok kez benzer patlamalar gerçekleşti, hayatını kaybeden ve yaralanan işçiler oldu ancak fabrika faaliyetine devam etti.
BBC Türkçe'ye konuşan 32 yaşındaki Ö.I., daha önce bu fabrikada eşiyle birlikte üç ay çalıştıklarını ancak 'kendilerini güvende hissetmedikleri için' kısa süre içinde işten ayrıldıklarını şöyle anlatıyor:
"Eşim ve ben bu fabrikada üç ay çalıştık. Fabrikaya girdiğimiz andan itibaren, işe geldiğimiz her an patlama korkusu yaşıyorduk. Çalıştığımız bölümlerde barut tozları havada uçuşuyordu. Aslında bundan bir önceki patlamadan sonra işe girmiştik, çok tehlikeli olduğunu biliyorduk ama iş lazımdı. Sonra korkudan birlikte istifa ettik.
"Ben burada çalıştığım süre içinde hiçbir önlem alındığını görmedim. İşe başlamadan önce böyle bir fabrikada çalışmakla ilgili herhangi bir patlama eğitimi de almadık, hiçbir eğitim almadık. Burada çalışan insanların hepsi ihtiyaç sahibi. Yokluk olmasa kimse burada çalışmazdı. Asgari ücret alacağız diye canlı bomba gibi çalışıyorlardı, ben dahil."
Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım, fabrikanın deposunda 110 ton patlayıcı ve havai fişek olduğunu söyledi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, incelemelerinin ardından açıklama yaptı.
İçişleri Bakanı Soylu, "186 kişinin içeride olduğunu söylemiştik. 3 kişiyi arama çalışmaları devam ediyor." dedi.
Fabrika listeleri üzerinden tespit yaptıklarını anlatan Soylu, "Dışardan gelenlerle ilgili bir tespit yok. Patlama yerine gittik. Fabrika ve depoların olduğu bölümler var. Ağır hasarın olduğu bölüm depoların olduğu bölüm. Mart ayında burayla ilgili bir denetim gerçekleştirildi. Bütün bu patlayıcı yanıcı maddelerin üretimini yapan yerlerle ilgili denetim sıklıkla devam etmektedir." diye konuştu.
Sağlık Bakanı Koca, "Kimyasal bir tepki var mıdır?" sorusunu, "Havai fişekte karbondioksit, karbonmonoksit, sülfürdioksit gibi gazlar bulunuyor. O nedenle özellikle tansiyon, solunum sıkıntısı ve benzeri riskli hastalar için önemli olabileceğini düşünüyoruz. Meteorolojik tahminlere göre özellikle yakın bölgenin ilk 12 saatinin önemli olduğunu, bu anlamda maskeli olunmasını, mümkün mertebe dışarı çıkılmamasını ve kapı ve pencerelerin biraz daha kontrollü açılmasını öneriyoruz" diye konuştu.
Zehra Zümrüt Selçuk da "SGK kayıtlarına göre 186 çalışanımız var. Ailelerine teker teker ulaştık. Ama fabrikada ziyaretçiler olabilir. Sayı bu nedenle değişebilir. İnşallah diğer kardeşlerimize de yakın zamanda ulaşacağımıza inanıyorum." ifadelerini kullandı.
;Patlama haberinin ardından aileler, fabrikada çalışan yakınlarının durumunu öğrenmek için patlama alanına ve çevre hastanelere giderek bilgi almaya çalıştı.
Ailelerden bazıları, patlamanın üzerinden saatler geçmesine rağmen fabrikadaki işçi yakınlarından haber alamadı.
Gece yarısı itibariyle ailelerin henüz ulaşamadığı işçiler arasında Muhammet Seyfi Çanakçı, Muhammet Aygün ve Halis Yılmaz da bulunuyor.
Yakınından haber alamayan ailelerin bir kısmı tüm gün patlama bölgesinin yakınında kurulan Kızılay çadırında bekleyişini sürdürürken akşam saat 22.00 sıralarında, patlama alanındaki arama çalışmalarının durdurulduğu ve soğutma çalışmasına başlandığı bildirilince civar hastanelere gitmek üzere bölgeden ayrıldı.
Gece yarısı itibariyle henüz akıbeti belli olmayan işçiler arasında, Muhammet Seyfi Çanakçı, Muhammet Aygün ve Halis Yılmaz yer alıyor.
Muhammet Seyfi Çanakçı'nın kız kardeşi Hanife Aydın, "Sabahtan beri ulaşamıyoruz. Diğer yakınlarımız hastanelerde bekliyor ama abimin ismi listelerden çıkmadı. Bütün hastanelere dolaştık, her yere baktık, hiçbir yerde yok" diyor.
Çanakçı'nın akrabası Serdar Baytok ise Hendek Devlet Hastanesi tarafından kendilerine verilen bilgiye göre, bazı bedenlerin patlamanın şiddetiyle parçalandığını ve kimlik tespit yapılamadığını, bu nedenle DNA testine ihtiyaç duyulduğunu anlatıyor:
"Hendek Devlet Hastanesi'nde iki kişinin tanınmayacak şekilde parçalandığını ve DNA testi yapılması gerektiğini söylediler. Muhammet'in çocuklarından parça alındı, DNA sonucunun uyumlu olup olmadığı yarın saat 16.00'da belli olacak dediler."
"O fabrikada uzun süredir çalışıyor. Bir önceki patlamaya da şahit oldu ama ekonomik sebeplerle o işe devam etmek zorundaydı. Şu an en kötü senaryoyu yaşıyoruz. Yarın 4'te kadar bekleyeceğiz ama o saate kadar bir umut arıyoruz."
Henüz ulaşılamayan bir başka işçi 25 yaşındaki Halis Yılmaz.
Ailesi, Yılmaz'ın askerden döndükten sonra fabrikada çalışmaya başladığını söylüyor.
Tüm gün patlama bölgesindeki Kızılay çadırında yeğeni Halis Yılmaz'dan haber almayı bekleyen Kâmil Badak ise "Bütün hastaneleri aradık, sabahtan beri de burada bekliyoruz ama sonuç yok. Çadırda bekleyen ailelerin sayısı giderek azaldı, yakınından haber alan buradan ayrılıyor ama biz hala bulamadık" diyor.
Ailenin Hendek Devlet Hastanesi önündeki bekleyişi ardından konuştuğumuz bir başka aile yakını, DNA karşılaştırması yapmak için Halis Yılmaz'ın anne ve babasından da örnek alındığını aktarıyor.
Umutlarını diri tutmaya çalıştıklarını ifade eden aile yakını, "Belki o da bazıları gibi ormana kaçmıştır, bilincini yitirip bir yerlerde kalmıştır" diyor.