Milliyet gazetesi köşe yazarı Ece Temelkuran köşesinden Kürt açılımına destek veren Sezen Aksu’ya seslendi:Sakın geri adım atma, biz haklıyız bacım!"Sevgili Sezen, Sana bu mektubu Beyrut’tan yazıyorum... Duydum ki Başbakan’ı aramışsın. Ne diyeyim: Nasıl bir gece Cahide’nin sahnesinden şerefime şampanya kaldırıp ‘Kahramanımsın’ dediysen bana, sen benim daha fena kahramanımsın!" diyen Ece Temelkuran'ın Milliyet gazetesindeki yazısı:
Sevgili Sezen, Sana bu mektubu Beyrut’tan yazıyorum. Fairuz dinleyerek: ‘Sabah vu masa!’ (‘Sabah-akşam’). Aşk şarkısı, dert şarkısı; gece-gündüz birini düşünmekle ilgili. Anlarsın... Duydum ki Başbakan’ı aramışsın. Ne diyeyim:Nasıl bir gece Cahide’nin sahnesinden şerefime şampanya kaldırıp ‘Kahramanımsın’ dediysen bana, sen benim daha fena kahramanımsın! Bana gönderdiğin duaları sana misliyle gönderiyorum; şampanyayla birlikte elbette! Şerefine!
Bakan da dinleyecekmişGeçen gün de yazdığım üzere ben zaten bu ‘açılım’ın sensiz olmayacağını biliyordum. Yine duydum ki İçişleri Bakanı Beşir Atalay Kürt meselesiyle ilgili olarak senin sözlerini de dinleyecekmiş. Son derece isabetli. Zira içinde İzmirli bir kadın, senin gibi bir kadın olmayan açılıma ‘açılım’ demem ben. Fakat Sezen’im, çok rica ediyorum senden, benim için de birkaç şey söyler misin? Zira, herhalde buna şaşırmayacak ve nedenlerini tahmin edeceksindir, hükümetin bana pek akıl danışası yok. Bendeki akla muhtaç olmamaları iyi bir şey tabii. Allah muhtaç da etmesin! Senden istirhamım, ey en güzel arzuhalci, şudur:Şu Diyarbakırlı çocuklar meselesini çözsünler Sezen’im! Bunu dersen sen dersin. Niye biliyor musun? Bu meseleler ancak yüksek rakımlı yerlerde çözülürmüş gibi yapılıyor ama ben Diyarbakır sokaklarını biliyorum. Bu ‘açılım’ın o sokakları ihmal etmemesi gerekiyor. Hızlı büyüyorlarBu çocuklar, biliyorsun sen de, 20 yıldan fazla cezaya çarptırılıyorlar. Neden? Polise taş attıkları için. Orada başka bir militan kuşak yetişecek bu iş böyle devam ederse. Kızlı oğlanlı çocuklar, yaşları minnacık Sezen’im, hapishane damlarında büyüyorlar. Ve nasıl hızlı büyüyorlar bilemezsin. Şimdi bu meseleyi ‘hı hı hı’layabilirler, çok rica ediyorum, üstüne git. Zira Diyarbakırlı çocuklar, Kürt meselesinin vicdanıdır. Foto muhabirlerine karşı el sıkışma pozlarının verildiği mühim toplantılarda kimse onlardan bahsetmiyor. Oysa bu hükümet çocukları ‘terörist’ adı altında ve yetişkinler olarak yargılayan yasasını doğru düzgün düzeltmezse, bak yazıyorum buraya, bu hükümet İmralı ile görüşse bile boş. İnan bana. Çünkü o çocuklar hızla büyüyorlar. Öcalan gider, ama çocukların laneti kalır. Söylüyorum. “Biz o yasayı değiştirdik, hallettik” filan derlerse sakın bocalama. Değiştirdiler evet, ama aslında hiçbir şey değişmedi. Çocuklar yine yargılanacak ‘çocuk terörist’ olarak. Sakın geri adım atma, biz haklıyız bacım! Yine hapis yatacaklar, yine kin birikecek içlerinde. Sen anlarsın. Söyle gitsin! Kaybedecek bir şeyimiz yok zaten. Kazanacak onlarca Ünzile var.Sezen’im,Sana biraz burayı anlatayım. Zira Kürt meselesi için gerekli. Niye dersen...Şimdi hatırlarsın, bizim ilkokuldaki ‘Türkiye Siyasi Haritası’nı. Avrupa tarafı cangıl cungul renklidir, ayrıntılı şehir isimleri, dereler, tepeler hep gösterilir. Ortadoğu tarafı, şöyle nasıl diyeyim, sarı-gri bulanık, bir acayip boşluktur. Sanki “Aman sakın o tarafa bakmayın” der gibisine. Oysa bu Kürt meselesi, Ortadoğu meselesidir. Bu ne demek? Şu demek:
Sert ve keskin...Ortadoğu bir günahlar tarihidir. Kimse günahını hatırlamaz ama herkes alacağı intikamı hatırlar. Hiçbir şeyleri olmadığı için daha çoktur Allah’ları ve gururları. İzmir gibi bağ bahçe değil burası; sert ve keskin. Ve burada insanlar, çocuklarını feda etmek için büyütürler. Üzümlerin, incirlerin, imbatın olduğu yerdekilerin zor anlayacağı bir şey bu. Çocuklara kanlı bir tarihi ezberletmeyi, sonra yeniden ezberletmeyi, çünkü başka çarenin olmamasını, ayakta ancak böyle kalındığını... Zor anlar Ortadoğu’yu anlamayanlar. Dolasıyla Sezen’im,Bu çocuk meselesi bu yüzden önemli. 2006’dan beri önemli, söylüyorum. Diyarbakır’da çocuklar, onlarcası spor salonuna toplanıp dayaktan geçirildiğinde, çocuklar tutuklandığında, bu meselenin rengi değişti. Doğrusunu söyleyeyim, o günden beri kim kimi temsil ediyor ondan da pek emin değilim. O çocukları, sonra gelecek çocukları kim temsil edecek, bilmiyorum. Bu yüzden işte o çocukları, söyle Sezen’im, aman sakın unutma. Kürtlerin kalbi çünkü şimdi o çocuklarda. Son olarak bir kez daha, sonra bir kez daha şerefine!