Adalet Bakanlığı, Çağdaş Hukukçular Derneği’nin açıkladığı rapordaki, İzmir Aliğa Şakran Ceza ve İnfaz Kurumları Kampusu’nda bulunan Çocuk ve Gençlik Cezaevi’nde çocuk tutuklu ve hükümlülerin maruz kaldığı cinsel şiddet, şiddet ve tecavüz iddialarına madde madde cevap verdi. Bakanlık’tan yapılan açıklamada, Cezaevi Müdürü Ercan isimli bir kişinin “süngerli oda”da çocuk mahkûmlara işkence yaptığı iddiası için “Çocuklara şiddet uyguladığı iddiasıyla raporda ‘2. müdür Ercan’ adlı bir kişiden söz edilmesine karşın, kurumda bu isimde bir müdür bulunmamaktadır” denildi.
Adalet Bakanlığı, “Pozantı rezaletinin ortaya çıkmasından sonra, kapatılan Pozantı Cezaevi’nden Mersinli çocuklara özellikle işkence ve kötü muamele var. Gündem Çocuk, cezaevinde kaygı uyandıran ‘etnik köken’ baskısına dikkat çekiyor” iddiası ile ilgili olarak, “İzmir Çocuk ve Gençlik Ceza İnfaz Kurumuna, kapatılan Pozantı Ceza İnfaz Kurumu’ndan kesinlikle sevk yapılmamıştır. Çocukların etnik kökenlerine göre baskı uygulandığı iddiaları da mesnetsiz bir suçlamadır” açıklamasını yaptı.
BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün “ikinci Pozantı” olarak nitelendirdiği Şakran Çocuk cezaevinin “işkence ve tecavüz evine” dönüştüğünü söylemesi üzerine, Bakanlık, “İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu kısa bir süre önce TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyelerince ziyaret edilmiş ve ‘örnek cezaevi’ olarak değerlendirilmiştir. Gerçeği içermeyen bir rapor üzerinden konuyu gündeme getiren Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de bu incelemeye katılmıştı. Adalet Bakanlığı, söz konusu iddiaların incelenmesi için TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu davet etmiştir” dedi.
Adalet Bakanlığı, İzmir Aliağa Şakran Cezaevi’nde çocuk tutuklu ve hükümlülere işkence yapıldığı iddialarına yanıt verdi.
Adalet Bakanlığı’nın iddialara verdiği cevap şöyle:
Basın Açıklaması
Çağdaş Hukukçular Derneği tarafından 27 Mayıs 2013 tarihinde kamuoyu ile paylaşılan Şakran Çocuk Ceza İnfaz Kurumuyla ilgili raporda yer alan iddialar üzerine kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Raporda dile getirilen iddia ve isnatlar tamamen gerçek dışı olup, konuyla ilgili ayrıntılı değerlendirmelerin yer aldığı bilgi notu ektedir.
Adalet Bakanlığına bağlı cezaevlerinin tümü, herhangi bir sınırlama olmaksızın, ulusal ve uluslararası Kurumlar ile ilgili sivil toplum kuruluşlarının denetime açıktır. Zaman zaman cezaevlerinde ortaya çıkabilen münferit olaylar titizlilikle soruşturulmakta ve yasal gereği yerine getirilmektedir. Bakanlığımızın en ufak bir hak ihlaline izin vermesi veya göz yumması söz konusu değildir.
İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu kısa bir süre önce, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyelerince ziyaret edilmiş ve "örnek cezaevi" olarak değerlendirilmiştir. Gerçeği yansıtmayan bir rapor üzerinden konuyu gündeme getiren Mersin Milletvekili Sayın Ertuğrul Kürkçü de bu incelemeye katılmıştır.
Ayrıca Bakanlığımız, iddialar üzerine konunun yerinde tetkiki amacıyla TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu, söz konusu iddiaları incelemek üzere, İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna davet etmiştir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
BİLGİ NOTU
1. Haberde adı geçen çocuklar İ.A ve S. B., 1 Ocak 2013 tarihinde Mersin Ceza İnfaz Kurumundan İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na sevk edilmişlerdir. İ.A. “yağma” suçundan Mersin'deki mahkemesinde yargılanmaktadır. S.B. ise birden fazla kişi tarafından “birlikte yağma” suçundan Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesince toplam 15 yıl 18 ay 60 gün hapis cezasına çarptırılmış ve dosyası temyiz aşamasında bulunmaktadır.
2. Çocukların bugüne kadar kurum yönetimine “hortumla dövüldükleri”ne ilişkin herhangi bir müracaatları olmadığı gibi, 283 kamera ile izlenen kurumda herhangi bir çocuğun belirtildiği şekilde şiddete maruz kalmasının örtbas edilemeyeceği de açıktır. Çocuklara şiddet uyguladığı iddiasıyla raporda "2. müdür Ercan" adlı bir kişiden söz edilmesine karşın, kurumda bu isimde bir müdür bulunmamaktadır.
3. “Hekime erişim ve tedavi haklarının engellendiği” iddialarına ilişkin olarak;
S.B. 1 Ocak 2013 tarihinden bu yana 6’sı Devlet ve üniversite hastanelerinde, 19’u kurum doktorunda olmak üzere toplam 25 kez muayene edilmiştir. İ.A. ise 4’ü Devlet ve üniversite hastanelerinde, 13’ü kurum doktorunda olmak üzere toplam 17 kez muayene edilmiştir. Bu arada İ.A. göz rahatsızlığı nedeniyle farklı tarihlerde Aliağa Devlet, Katip Çelebi Üniversitesi ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Göz Polikliniklerine sevk edilmiş ve tedavisi halen devam etmektedir.
4. “Başvuru ve şikâyet hakkının engellendiği” iddialarına ilişkin olarak;
Hükümlü ve tutukluların tüm dilekçeleri kurumda kayıt altına alınmaktadır. Kurum kayıtları incelendiğinde raporda ismi geçen kişiler tarafından kuruma iletilmiş herhangi bir şikâyet bulunmadığı anlaşılmıştır. Adı geçen kişiler duruşmaları nedeni ile düzenli olarak ilgili mahkemelere gönderilmişler, burada da kurum idaresiyle ilgili herhangi bir şikâyette bulunmamışlardır.
5. “S.B.'nin cezaevinde yaşadığı işkenceler nedeniyle yaklaşık bir ay önce çamaşır deterjanı içerek intihara teşebbüs ettiği ve sevk edildiği Aliağa Devlet Hastanesinde 4 gün kaldıktan sonra cezaevine geri getirildiği” iddiası ile ilgili yapılan incelemede;
Adı geçen, 29 Nisan 2013 tarihinde saat 16.45 civarında deterjan içtiğinin tespit edilmesi üzerine acilen Aliağa Devlet Hastanesine, oradan da İzmir Katip Çelebi Üniversitesine sevk edilmiş ve tedavisi tamamlandıktan sonra 2 Mayıs 2013 tarihinde tekrar kuruma getirilmiştir. Olaya ilişkin verdiği ifadesinde ise psikolojisinin bozulması ve can sıkıntısı nedeniyle kantinden aldığı deterjanı su ile karıştırıp içtiğini, olaydan ötürü utandığını beyan etmiş ve Psiko-Sosyal Servise yönlendirilmiştir.
6. “Fıtık hastası S.B.’nin ameliyat olması gerekirken götürüldüğü Aliağa Devlet Hastanesinde ilgili doktor bulunmadığı için geri getirildiği, hastane çıkışında Jandarma tarafından önce kolunun kıvrıldığı, ardından da dövüldüğü, konu ile ilgili sorumlular hakkında da yasal işlem yapılmadığı” iddiaları ile ilgili olarak yapılan incelemede;
S.B. kurum hekimliğince 15 Nisan 2013 tarihinde Aliağa Devlet Hastanesi Üroloji Polikliniğine sevk edilmiş, 17 Mayıs 2013 tarihinde hastaneye götürülerek tedavisi yaptırılmış, kendisine ameliyat günü verilerek 21 Mayıs 2013 günü de ameliyat amacıyla hastanede hazır edilmiştir. Ancak ilgili doktorun ameliyatı 28 Mayıs 2013'e ertelediği anlaşılmıştır. Ayrıca S.B.'nin fıtık olmadığı belirlenerek, sol testisine varikosel teşhisi konulmuştur. S.B. 21 Mayıs 2013 tarihinde hastaneden kuruma dönüşünü takiben, görevli askeri personelin kolunu büktüğünü iddia etmiş, bu iddiası üzerine doktora sevk edilerek adli muayenesi yaptırılmış ve raporu alınmıştır. Kişinin beyanı doğrultusunda işlem başlatılmış olup, evraklarının tamamlanmasından sonra Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacaktır.
7. Alınan cezalar nedeniyle spor, sinema ve diğer sosyal aktivitelerden yararlanamadıkları iddialarına ilişkin olarak;
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 46. maddesinin beşinci fıkrası gereği “Bazı Etkinliklere Katılmaktan Alıkoyma” cezası alanların dışındaki tüm hükümlü ve tutuklular sosyal ve kültürel faaliyetlere çıkartılmaktadır. İ.A. ve S.B. halen bilgisayar kursuna devam etmekle birlikte S.B.’nin son 20 gündür kursu aksattığı anlaşılmıştır. Kurumda, günlük ortalama 170 çocuğun, ortalama 300 kez sosyal ve kültürel faaliyetlere katıldığı dikkate alındığında rapordaki iddiaların gerçek dışı olduğu görülecektir.
8. Gündem Çocuk Derneği, Çocuk Hakları Merkezinin raporuna göre “Şakran Cezaevinde çocuklara 60 güne varan hücre cezaları veriliyor” iddiasına ilişkin olarak;
Çocuklara yasa gereği hücre hapsi verilmesi söz konusu değildir. Ancak kendi odalarında kalmaları şeklinde ortak etkinliklere katılmama cezası verilebilmekte ve bu ceza ise 5 gün ile sınırlı tutulmaktadır. Bu cezanın başlangıcında, ortasında ve bitişinde doktor raporu alınması yasal bir zorunluluktur.
9. “Pozantı rezaletinin ortaya çıkmasından sonra, kapatılan Pozantı Cezaevinden Mersinli çocuklara özellikle işkence ve kötü muamele var. Gündem Çocuk, cezaevinde kaygı uyandıran ‘etnik köken’ baskısına dikkat çekiyor” iddiası ile ilgili olarak;
İzmir Çocuk ve Gençlik Ceza İnfaz Kurumuna, kapatılan Pozantı Ceza İnfaz Kurumundan kesinlikle sevk yapılmamıştır. Çocukların etnik kökenlerine göre baskı uygulandığı iddiaları da mesnetsiz bir suçlamadır.
10. “Kameranın görmediği noktada her şey yapılıyor” iddiasıyla ilgili olarak;
283 kamera ile gözetilen Kurumda kör nokta bulunmamaktadır. Ünitelerin ortak yaşam alanlarında 4 kamera ve ünitelerde sürekli memur bulundurulmaktadır. Dolayısıyla mahkûmların birbirlerini tehdit etmesi ya da birbirlerine kötü muamelede bulunmasına fırsat verilmemektedir.
11. “Telefonların dinlendiği, yaşananların anlatılmaya başlanması üzerine telefonların kesildiği” iddiasına ilişkin olarak;
Bugüne kadar hiçbir çocuğun, haftalık 10 dakikalık telefon görüşmesine müdahale edilmemiştir.
12. “Çocuklara süngerli oda işkencesi” iddiasına ilişkin olarak;
Hükümlü ve tutukluların “süngerli oda”ya alınarak buradaki kameraların kapatıldığı, elleri ve ayakları plastik kelepçe ile kelepçelendikten sonra burada uzun süre tutuldukları iddiaları da tamamen gerçek dışıdır. 'Süngerli oda' diye tabir edilen bölümlerde 4 ayrı kamera bulunmakta, 24 saat kayıt yapılmakta ve kamera kayıtları Kurumda muhafaza edilmektedir.
Adalet Bakanlığına bağlı cezaevlerinin tümü ulusal ve uluslararası Kurumlar ile ilgili sivil toplum kuruluşlarının denetime açıktır. Bu konuda herhangi bir sınırlama söz konusu değildir. Zaman zaman cezaevlerinde ortaya çıkabilen münferit olaylar titizlilikle soruşturulmakta ve yasal gereği yerine getirilmektedir. Bakanlığımızın en ufak bir hak ihlaline izin vermesi ve görmezden gelmesi söz konusu değildir.
İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu kısa bir süre önce TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyelerince ziyaret edilmiş ve "örnek cezaevi" olarak değerlendirilmiştir. Gerçeği içermeyen bir rapor üzerinden konuyu gündeme getiren Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de bu incelemeye katılmıştı. Adalet Bakanlığı, söz konusu iddiaların incelenmesi için TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu davet etmiştir.