Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş, geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştiren PYD lideri Salih Müslim, hükümet yetkilileri ile Irak Şam İslam Devleti IŞİD'in saldırıları altındaki Kobanê için bazı konularda pazarlıklar yaptığını öne sürdü. Aydıntaşbaş'ın üst düzey bir yetkiliye dayandırdığı bilgiye göre, Ankara’nın tutumu 'IŞİD ve PKK arasında seçim yapmak zorunda mıyız ki?' şeklinde. Ancak hükümet PYD'ye kanton yapısından vazgeçmesi şartını koştu. Aydıntaşbaş'a göre "PYD’ye yardım ulaştırmasındaki vetoyu kaldırmak. Mesela Erbil’in ya da Batı’nın PYD’ye silah yollamasına göz yummak" da hükümetin planları arasında.
Aydıntaşbaş'ın Milliyet'te "Salih Müslim’le Kobani pazarlığı" başlığıyla yayımlanan (6 Ekim 2014) yazısı şöyle:
Kim ne derse desin, Kobane denilen ufak şehrin IŞİD’in eline düşmesi, Türkiye için kötü bir şey. Ankara’da ülkeyi yöneten bir çok kişi bunun farkında. Ahlaki ve insani kaygılar bir yana, IŞİD’in Kobane’yi ele geçirmesi, bu örgütün Türkiye sınırında 3. kritik sınır kapısını da kontrolü altına alması demek. Sınır bölgelerinde siyasi rüzgarını estirmeye başlaması demek. Türkiye’deki “Kürt sokağının” mobilize olması demek. Nihayetinde çözüm sürecinin olumsuz etkilenmesi demek...
Peki Ankara, Kobane’nin “düşmemesi” için adım atmalı mı?
Perde gerisinden bile olsa, PYD’ye destek vermeli mi?
İşte bu noktada devletin kurumları arasında tam bir mutabakat yok. Tamam, IŞİD’in Kobane’yi alması kötü olur, deniyor. Bunu devlet içinde herkes görüyor. Ama Ankara bunu engellemek için bir şey yapmaya hazır mı? Ya da bir başka deyişle, PYD’ye yardım edilmesi için Ankara’nın çıkarttığı ‘kar-zarar’ tablosu nedir?
Bir süre önce benzer soruları yönelttiğim üst düzey bir yetkili, Ankara’nın tutumunu “IŞİD ve PKK arasında seçim yapmak zorunda mıyız ki?” diye özetledi. (Aslında ‘Evet!’ ama o ayrı bir yazı konusu.)
Bu görüş, Salih Müslim’in gizli Türkiye gezisindeki pazarlıklara da yansımış gözüküyor. Türkiye, PYD’ye doğrudan ya da örtülü silah yardımı yapma seçeneğini zaten gündemine almıyor. Bu konuda askerin ve Çankaya’nın net çekinceleri var; ayrıca hukuken de, siyaseten de ”PKK’ya silah yardımı” mümkün değil.
Bu durumda Ankara’nın PYD’yle yaptığı temaslarda masaya koyduğu “havuç”, üçüncü tarafların (Batı ya da Irak’taki bölgesel Kürt yönetimi) PYD’ye yardım ulaştırmasındaki vetoyu kaldırmak. Mesela Erbil’in ya da Batı’nın PYD’ye silah yollamasına göz yummak
Salih Müslim’e sunulan bu... Ama karşılığında Ankara PYD’nin önüne yüksek bir fatura koyuyor. Türkiye şu zamana kadar PYD’nin Suriye’deki ”demokratik özerklik” deneyimine ”nötr” davrandı. Şimdi PYD’den bu konuda taviz vermesi; ilan ettiği ”kanton” yapısından geri adım atması; Suriye’nin yönetim biçimiyle ilgili konuları gelecekte Suriyelilerle birlikte almasını istiyor.
Ayrıca PYD’den Kandil’den ziyade İmralı’dan gelen mesajlara daha dikkatli kulak kabartması isteniyor...
İşte Ankara ve PYD arasındaki pazarlıkta temel başlıkla bunlar...
Henüz bir uzlaşı yok.