Sami Elvan: Burak Can'ın babası ile kol kola girip Başbakan'ı utandıracağız

Sami Elvan: Burak Can'ın babası ile kol kola girip Başbakan'ı utandıracağız

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın polisin attığı biber gazı kapsülü ile başından yaralanıp hayatını kaybeden Berkin Elvan için “terör örgütlerinin içine aldığı, terör örgütlerinin içinde yüzü poşulu bir çocuk” demesi üzerine Berkin’in babası Sami Elvan, “İnsanları birbirine kırdırmak için elinden gelen her türlü fedakârlığı yapıyor. Halil abi geldiğinde, gerekirse ben yarın sabah Giresun’a gideceğim, elini öpeceğim. Böyle bir şey yok ya. Bu ülkeyi ne yapmaya çalışıyor, anlayamıyorum. Acımızı yaşayamıyoruz. Ne istiyor bu insanlardan, 8 tane can aldı hala doymadı mı” dedi.

Okmeydanı’nda öldürülen Burak Can Karamanoğlu’nun babası Halil Karamanoğlu da barış çağrısında bulunarak, “Bu çocuklar kolay yetişmiyor. 22 yaşında delikanlıyı hiç yoktan toprağa verdik. Türkiye’de barışa ihtiyacı var. İnsanların kaynaşmaya birbirini sevmeye ihtiyacı var” dedi.

Sami Elvan ve Halil Karamanoğlu’nun Artı bir televizyonundaki konuşmaları şöyle:  

Halil Karamanoğlu:

Çocuğumuzu toprağa verdik genç yaşta. Başkalarının başına gelmesin. Diyeceğim başka bir şey yok. Ne dememi istiyorsunuz. Ne diyeyim. İçim yanıyor. Bu çocuklar kolay yetişmiyor. 22 yaşında delikanlıyı hiç yoktan toprağa verdik. Türkiye’de barışa ihtiyacı var. İnsanların kaynaşmaya birbirini sevmeye ihtiyacı var.

Sami Elvan:

Çok acı bir gerçeği Başbakan ortaya koyuyor. Böyle bir şey olabilir mi? Kendi çıkarları için, kandan beslenen bir insan, böyle bir şey yok. Biz evladımızı hayatımızı kaybetmişiz. Karşımızda da acılı bir baba. Bugün onla görüştüm. Bu evlatları biz kolay yetiştirmedik. Ne şartlarda, nasıl yetiştirdiğimizi gördü mü kendisi. Biz onun gibi, onun bunu parasını çalıp da, devletin arsalarını parselleyip de evladımıza yedirmiyoruz. Nasıl bir şey ben anlamadım. Bir insan, anne evladını kaybetmiş. Konuştuğu kelimelere bak. Çocuk ekmek almaya gitmiş, hedef aldırarak vurduruyorsun. Senin emir verdiğin polisler vuruyor. Halil ağabeyle görüştük, İstanbul’a geldiğinde biz el ele kol kola girip o insanı utandıracağız.

Misket oynayacak yaşta çocuk, onun için annesi misket oynasın diye koydu. Öyle bir şey varsa ben bilmiyorum ama… Biz çocuğumuzu dünya bir şekilde uğurladık. Benim oğlumun ismi yaşayacak. Ama o insanın benim oğlum gibi olacağını sanmıyorum. Bu ülkeyi ne hale getirdiği belli zaten. Ben siyasetten çok da anlamam ama dilim tutuldu şu anda konuşamıyorum.

İnsanları birbirine kırdırmak için elinden gelen her türlü fedakarlığı yapıyor. Halil abi geldiğinde, gerekirse ben yarın sabah Giresun’a gideceğim, elini öpeceğim. Böyle bir şey yok ya. Bu ülkeyi ne yapmaya çalışıyor, anlayamıyorum. Acımızı yaşayamıyoruz. Ne istiyor bu insanlardan, 8 tane can aldı hala doymadı mı?

Oğlumun arkasında hiçbir siyasi güç yoktur. O okuması gereken bir çocuk, karşımızda hala bunlardan nemalanan da bir insan var. Ne Halil Ağabey ne ben ne de bir başkası başkalarının oyununa gelmeyeceğiz.

Bugüne kadar biz hep sağduyulu, hep insancıl, hep barışçıl mesajlar vermeye çalıştık. Nasıl bir Başbakanımız var? Ülkeyi ne hale getirmeye çalışıyor. Sen kimsin? Nasıl bir insansın? Yarın belki ben de sokağa çıkacağım, benim de kafama sıktıracak.

9 ay boyunca hastanede, katil benmişim gibi takip edildim. Orada burada çocuklarımın polisin taciz etmesi, biz bunları dile getirmedik. Ülkede barış olsun, sevgi olsun, kardeşlik olsun diye söylemedik. Ama şu insanın yaptıkları eylere bak.

Eşim doğru söylüyor, benim çocuğumu Allah almadı, başbakan aldı. Onun katilleri aldı. Onun için, çocuğum en azından halk gözünde bir şehit. Acaba o mezarında yatabilecek mi?