Suriye'nin başkenti Şam'ın kenar mahallesi Mezze 86, savaşı ve yoksulluğu bir arada yaşıyor. İnsan hakları gönüllüleri, "Arı Toplum Merkezi"ni açarak çocuklara tiyatro, müzik, resimle destek veriyor. Mezze 86'daki çocuklar, " Gelin bizi görün, tanıyın ve ülkemizi yeniden kurmamıza yardım edin. Ne kadar ‘siz’ olduğumuzu görün. El ele yıkıntıları temizleyelim" diyor.
Hüriyet'ten Zeynep Bilgehan'ın izlenim haberi şöyle:
Suriye’de süren savaş herkesin hayatını altüst etse de yoksulları ayrı vuruyor. Şam’ın gerçekten kenarındaki ‘kenar mahalle’ Mezze 86’da çocuklar ve gençler hem savaşla yaşıyor hem de yoksullukla mücadele ediyor. Dünyaya bir mesajları var: “Buradayız ve yaşıyoruz!”
Şehrin içinde ama ‘kenar’ındaki Mezze 86’ya girerken Şam’ın şık caddelerinden çok farklı bir manzarayla karşılaşıyoruz. Her an yıkılacakmış gibi duran eski binaları ve dar, bakımsız sokaklarıyla burası Şam’ın dar gelirli ailelerinin yaşadığı semt. Mezze 86, başkenti tepeden görüyor ama hayat tarzı olarak durum bunun tam tersi.
Mezze 86 sakinlerinin çoğu savaştan önce kırsaldan şehre gelen aileler. Genelde memurlar... Savaşta füzeler düşerken yoksul-zengin ayrımı yapmıyor. Dolayısıyla bu mahallede de her evden bir yıkım ve ölüm hikâyesi duymak mümkün. Ancak yıllardır devam eden savaşta yoksul olmak çok daha zor. Özellikle de çocuklar ve gençler için...
Bu nedenle bir grup gönüllü 2013’te mahalledeki çocukların ümitsizlik içinde büyümesini engellemek için ‘Arı Toplum Merkezi’ni açmış. Merkezde 13-17 yaş arasındaki çocuklara tiyatro, müzik, resim gibi faaliyetlerle birbirlerine destek olma, hayata ümitle bakma bilinci veriliyor. Gönüllülerin kendi de genç; çoğu üniversite öğrencisi. Daha önce ‘gönüllülük’ çalışması yapmamışlar. Sebebini “Savaştan önce ihtiyaç yoktu” diye açıklıyorlar. Merkezin direktörü Lama “Bu çocuklar korku içinde büyüdü. Onları silahtan ve nefretten uzak tutmak için çalışıyoruz” diyor.
Yıkık evlerin arasında şarkı söyleyen çocukların gelecek hayallerinde doktor, mühendis ve gazeteci olmak var. Bunlar rastgele seçilmiş meslekler değil; mühendisler ülkeyi yeniden inşa edecek, doktorlar bedenleri ve ruhları tedavi edecek. Türk halkına da ortak mutfak üzerinden bir mesajları var:
“Halkların birbirine ne kadar yakın olduğunu en iyi mutfakları anlatır. Türk ve Suriye mutfağı aynı lezzetlerden oluşur. Gelin bizi görün, tanıyın ve ülkemizi yeniden kurmamıza yardım edin. Ne kadar ‘siz’ olduğumuzu görün. El ele yıkıntıları temizleyelim.”
Fotoğraflar: Sebati Karakurt