Hürriyet gazetesi yazarı Kenan Başaran, Beşiktaş'ın Galatasaray'ı 1-0 mağlup ederek puan farkını açmasını "Şampiyonluk yarışındaki ezeli rekabet şubatta bitti" şeklinde yorumladı.
Başaran'ın Hürriyet gazetesindeki yazısı şöyle:
Puan farkını korumak yerine açmayı tercih etmişti Şenol Güneş... “Yarışı hemen kopartayım” anlayışı, zaten Güneş’in sportif karakterinin başat ilkesidir.Dün de rakibi değil, kendi oynayacağı oyunu düşünerek sahaya çıktı. Yani bildiğimiz kadro ve bildiğimiz formasyon...
Derbi üzerine düşünen taraf Tudor’du. Beşli savunma anlayışıyla hücuma çıkışta da savunmaya dönüşte de anında çoğalma olanağını kullandı Tudor. Güneş ise kanatlarını çizgilerle temas halinde oynatıp, rakibinin bloklarını açmayı hesapladı.
Oğuzhan-Talisca ikilisiyle Babel-Quaresma arasında iyi bir pas işbirliği oluşmadığı için alışık olduğumuz hızlı atakları göremedik.
Kilidi duran top kıracaktı
İlk 45’te top egemenliği daha fazla Beşiktaş’da görünmesine rağmen Muslera’yı zorlayacak bir gol girişiminde bulunduğu söylenemez. Takımlar soyunma odasına giderken akılda kalan en önemli pozisyon 13. dakikadaki penaltı tartışmasıydı. Atınç’ın topla ilişkisi yok ama rakibe müdahalesi var. Bence penaltıydı.
İkinci 45’e Beşiktaş’ın golle başladı. Zaten o ana kadarki oyunu düşündüğümüzde kilidi bir duran topun kıracağı aşikârdı. 1-0’dan sonra Galatasaray’da ‘Bruma slalomları’na şahitlik ettik. Siyah beyazlı savunma, Portekizlinin Vodafone Arena’da golle sonuçlanan atağına benzer iki solosunu güç bela da olsa savuşturdu.
Beşiktaş, öne geçince G.Saray’ın ezberi bozulduğu için, istediği gibi topu kullandı ve 2. golü de kokladı.
Güneş, Talisca ve Oğuzhan’ın kenara alıp Tolgay ve İnler ile de orta alan diriliğini tazeledi.
Güneş, Karabük’te teslim olduğu Tudor’u Galatasaray’ın başında mat ederek, şampiyonluk yarışındaki ezeli rekabet boyutunu daha şubatta bitirdi.
Siyah beyazlılar, adı ezeli takımlar listesinde olmasa da bu sezonki oyunuyla onlardan daha iyi olan Başakşehir ile baş başa kaldı. Şu aşamada bir rakibinin olması Beşiktaş’ın lehinedir. Ancak yine de artık Beşiktaş’ın en büyük rakibi Beşiktaş’tır. Ciddiyeti elden bırakmazsa, mutlu sonu düşündüğünden de erken görecektir.
Metin-Ali-Feyyaz'lı yıllara dönüş
Beşiktaş’ın şaşalı; yani Metin-Ali-Feyyaz’lı döneminin en önemli özelliklerinden biri derbilerdeki başarıydı. Mircea Lucescu’nun 100. Yıldaki tarihi şampiyonluğunun bir önemli tarafı da derbilerde dörte dört yapmış olmasıydı. Slaven Bilic ise, siyah beyazlı iki sezonunu derbi kazanamadığı için taçlandıramamıştı. 8 derbinin yarısını kazanmış olsaydı, belki bir şampiyonluk yaşamış olurdu. Şenol Güneş, geçen sezon mutlu sona derbi kazandığı için ulaştı.
Meydan okudu
Siyah beyazlılar böylece son iki sezonda derbi kazanma kültürüne yeniden kavuştu. Tarihsel olarak sıkıntı yaşadığı Galatasaray’ı üst üste iki sezon Türk Telekom Arena’da devirmesi de psikolojik olarak ayrı bir artıdır. 80-82 arasında yaptığı ve saymanın mümkün olmadığı pas sayısıyla da “Biz bu noktaya işte böyle geldik” diyerek meydan okudu. Evet, bu Beşiktaş 5 yıllık bir çalışmanınürünüdür...
Kader anı
Mücadelenin 13. dakikasında durum 0-0’ken verilmeyen penaltıelbette çok tartışılacakbir karardı.
Gökhan Gönül, oyunda kaldığı sürece maçın en iyi isimlerindendi. Gerek savunmadaki yerinde müdahaleleri gerekse de hücuma verdiği destekle iyi bir derbi oyuncusu olduğunu gösterdi. Atınç Nukan’ın da hata yapmamaya endeksli yüksek konsantrasyonunun ona daha çok zarar vereceğini anlaması lazım. “Genç” diyeceksiniz, ama 23 yaşında. Bu yaş ‘günümüz futbolu’ için genç sayılmaz...