'Sanata uygulanan sansürü anlamıyorum!

'Sanata uygulanan sansürü anlamıyorum!

Daha çok kadın sorunları ve politik söylemi olan filmlerde görmeyealışık olduğumuz Hale Soygazi, 'Bu Kalp Seni Unutur mu' dizisinde bukez apolitik birini oynuyor. 'Benim gibi oyuncuların bu tür projeleredestek vermesi gerekiyor' diyen Soygazi  12 Eylül'ü 'Kadının AdıYok' filmini, sanat eserlerine uygulanan sansürü kadın-erkekilişkilerini yorumladı.- 'Bu Kalp SeniUnutur mu' adlı dizide 12 Eylül ve sonrası konu ediliyor, kabuletmenizde bu sürecin anlatılıyor olması önemli miydi?

Yakıntarihimize ışık tutan, çok dikkatli yazılmış ve gerçeklere dayanan birdizi olduğu için ben de kabul ettim. Biraz da böyle projeleri benimgibi oyuncuların desteklemesi gerektiğini düşünüyorum. Üç-dört yılçalışmaya ara veririm ve her teklifi kabul etmem. Bu prestij işi vedesteklemek gerekir diye oynamak istedim. - Dizide Semiha karakterini canlandırıyorsunuz, nasıl bir kadın Semiha?

Semiha'nıneski eşi sol görüşlerinden dolayı yurtdışında yaşıyor ve ondan iki kızıvar. Salih Güney'in canlandırdığı ikinci eş ise her devrin adamı birgazeteci ve darbe oldu diye sevinen bir adam. Semiha karakteri de çokokumuş, kolej mezunu ve zengin bir ailenin kızı. Şık giyinen bir kadın.Politik bir kişiliği olmadığı için kocası ne derse gerçek zannediyor.Bu karakter tabii ki benim zıt karakterim. Örgüt üyesi olmadım amadüşünen, ülkesiyle ilgilenen bir sanatçı olarak sol çizgidekimuhalefete ben de katıldım. - Siz 12 Eylül dönemini nasıl hatırlıyorsunuz?

Odönemi kabus gibi hatırlıyorum. Sokağa çıkma yasağı nedeniyle istediğinyere gidemiyordun ve gittiğin yerde geceyi geçirmek zorunda kalıyordun.Sol örgütlerin başına gelenleri ve içeride olanları duyunca çoküzülüyorduk. Birçok arkadaşım, dostum içeri girdi, birçok tanıdığımkayboldu. Demokrasinin askıya alındığı, bize hiçbir yararı olmayan karabir dönemdi. - 'Sinema bir ülkenin aynasıdır' demişsiniz sizce 12 Eylül dönemini layıkıyla anlatan filmler yapıldı mı?

Ülkedeolup bitenin sinemada yansıması olması gerekiyor. Belki bunlar çokyeteri ölçüde yapılmadı, bence hala da yapılmalı. Her şeyin sinemadabir karşılığı var. Sansürü kabul etmiyorum!

- 80'lerdebaşlayan kadın hareketi sinemaya da yansımıştı ama şimdilerde pek kadınfilmleri yapılmıyor bunun nedeni nedir, bir doyum noktası mı sağlandı?Hayır,bir doyum noktası sağlanmadı. Bu tamamıyla yaratıcıların kendiseçtikleri çizgiye bağlı. O dönemde bir feminizm dalgası yükselmişti veonun etkisinde kalınarak bu tip filmler yapılmıştı. Ama şimdi şiddetlibir kadın hareketinden bahsedemeyiz. O yılların bize bir katkısı olmadımı? Oldu tabii ki. Günümüzde politik bir partide kadın haklarından sözetmeden konuşulmuyor. Peki, bu gerçekten kadınların durumunu değiştirdimi? Hayır. En zor değişen şey mantalitedir. Şimdi kadın filmleriyapılmıyorsa, bu kadın hakları çok ilerledi diye değildir. -'Kadının Adı Yok' filminiz gösterildiği dönemde filmdeki çıplaklık içineleştiriler vardı; şu dönemde de sevişme sahnelerinin yasaklanmasıkonuşuluyor...

Sansürü kabul etmiyorum. Sanata sansüruygulanması olacak bir şey değil. Yaratıcılık haklarına aykırı birdurum. Televizyonların düğmesi var, kapatın o zaman. Ayrıca yaş sınırıgetirilir. Sigara, içki içmeyen, sevgilisiyle öpüşmeyen, hiçbirinsanlık zaafı olmayan tek tip insanlar mı olacak? Hepimiz insanız vezaaflarımız var. Kimi alkol düşkünü kimi sigara tiryakisi kimiyseçapkın...  İnsanların zaafları üzerine yazılmış edebi eserler var. Evlikadınlar gidip başkalarına aşık oluyor ve bunlar edebiyat eserlerindede var. Demek ki ülkemizde bu tip eserler yazılamaz. İnsanlar aynı şeyigiyecek, aynı şeyi düşünecek tek tip bireylerden oluşacak. Olabilir miböyle bir şey? Olamaz! İnsanlar yiyip içiyor, sevişiyor, çocuklarıoluyor ve aşk yaşıyorlar. - Filminiz 80'li yıllarda çekilmişti, hala aynı noktada olmak da acayip değil mi?

Bizimzamanımızda farklı yazılmış senaryolar bakanlığa yollanırdı. Bunun içinhep mücadele ettik. Benim için tek ölçü, insan haklarına saygılı olmakve demokrasidir. Haberlerde, eğlence programlarında bir sürü programdada insan hakları ölçütü aranmalı. Ama bir sanat eserinde sansürden sözedilemez çünkü sanat insanı insana anlatır.Aynı anda kandırdık birbirimizi

- Sizin o dönemdeki filminizle ilgili tepkiler daha mı sertti?

RahmetliAtıf Yılmaz final sahnesinde 'çıplaklık değil ama bir figür olarak nügörmek istiyorum' demişti. Sahnenin ışıklarını çok güzel yapmıştık. Ozamanlar bu sahne için laf eden oldu tabii. Ama onları umursamadık.Bizim için yaptığımız şey önemliydi. Bir sanat eseri yaptığınızdaherkesin iyi ya da kötü konuşma hakkı vardır. Buna da hazırlıklı olmaklazım. - O dönemden bu döneme bir şeylerin değişmemesi ve cinselliğin tabu olarak görülmesi sizde nasıl bir duygu uyandırıyor?

Halbukitoplumda bugün artık 12 yaşındaki çocuklar bile cinsellik konuşuyor.Dünya değişti. Bu düşüncelerle insanı bir yere kıstırarak, kurallarkoyarak bu iş yürümez. Biri de çıkıp 'erotik bir dizi yapmak istiyorum'derse de yapar. Aslında mesele bu kadar basit. - Evlilik ile birlikte yaşamak arasında fark var mı?

Hiçbir fark yok. Birlikte kağıda atılan imza hiçbir şeyi değiştirmiyor. Belki çevre için bir şeyler değişiyordur. - Ben yine de evliliğin pek matah bir şey olduğunu düşünmüyorum...

Evlenince bu erkeklere bir şey oluyor, daha çok horozlanıyorlar...Birlikteyaşarken yaptığınız şeylerle evliyken yaptığınız arasında bir fark yok.Aynı şeyler yaşanıyor. Horozlanmayı evli olmasalar da yapıyorlar.Erkeklik o. - Murat Belge sizi tanımadan önce izleyip beğenir miymiş?

Beğenirmiş,beğenirmiş. 'Bende gözün varmış herhalde' deyip dalga geçiyorum bazen.Hala benim bir filmim oynadığında önce ekrana sonra bana, sonra tekrarekrana bakar şaşkınlıkla. - Belki de size çok hayrandı ve şimdi sizinle evli. 'Hayrandım' gibi şeyler söyler mi?

Demezöyle şeyler. Birbirimizle önceden merhabalaşırdık zaten. Birlikte olanakadar hiçbir tanışıklığımız yoktu ama birbirimizi uzaktan tanırdık.Tabii önceden bir fikri vardır elbette; bu ülkede yaşayan birsanatçıyım. - Peki, ilişkiniz nasıl başlamıştı?

Aa,onları anlatamam. Buraya bir divan getirin anlatmaya başlayayımdermişim. 'Aynı anda kandırdık birbirimizi' bu kadarınısöylerim. - Sizin gençlik döneminizle şimdiyi kıyaslarsak kadın-erkek ilişkileri aynı mıydı?

Arkadaşlarımızpartiler yapardı ama biz gizli gizli giderdik. Ailemiz izin vermezdi,şimdi öyle bir şey yok. Herkes istediği gibi flört ediyor. Benimgençliğimde 'flört ediyoruz' filan diyemezdik. Çekinirdik veyaşadıklarımızı çok açığa çıkaramazdık. Şimdikiler daha rahat, bu daçok iyi bir şey.

Aşkın ömrü uzun olmaz ki!

- Bir söyleşide 'asıl sarsıcı olan ölüm ve aşk duygusudur' demişsiniz...

İkiside çok kuvvetli, ne yapacağını çok bilemediğin, etkilendiğin fakatdenetleyemediğin duygular. Aşk çok şiddetli ve insanı kendine tanıtanbir duygu. åşık olmak o yüzden çok çekici bir şey. Çünkü insan normalhayatında giderken, 'ben buyum' derken aşık olduğunda 'ben neymişim'diyor. Ya da farkında olmadığı bir sürü tarafını görüyor. Aşk karşıtarafla değil, insanı kendi kendisiyle çok uğraştıran bir duygu aynızamanda. - Siz hala aşık mısınız?

Tabii kiaşık oldum ve birlikteyim. Ama şimdi daha sakin sulardayım. Zaten aşkbütün şiddetiyle devam etmesi mümkün olan bir duygu değil, aşkın ömrüçok uzun olmaz ki. Önemli olan geriye kalandır.  - Kadınların hep yaptığı gibi siz de eşinize aşık olup olmadığını sık sık sorar mısınız?

Hayattayapmam.Bunu sormak için çok aptal olmak lazım. Çünkü'bana hala aşık mısın' diye sorsam, 'evet' diyecek. - Şimdiki aklımla 20'li ya da 30'lu yaşlarımda olsaydım dediğiniz olur mu?

Hayır.İnsan o yaşlarda ne yapacağına karar veremiyor. Şu yaşta da insan belkikendinden çok emin olamaz ama o yıllar sancılı olur. Çok zor bir dönem.Hele bizim ülkemizde daha da zor. Çünkü toplumsal baskılar, kabuledilen kurallar daha çok kafa karıştırıyor. Onun için o yıllara dönmekistemem. Her yaşın önemi, güzelliği ve tabii her yaşın bir sancısı varama kafayı yaşla yormamak lazım. O yaşlarımı da çok güzel yaşadım. Ama'ahh o günler ne güzeldi' gibi bir duygum hakikaten yok. Şu andakendimi daha mutlu hissediyorum ve gerçek duygularım bu.

Sol muhalefeti yapan AKP'dir

- Türkiye'de solun durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz, daha doğrusu sol var mı?

Şuanda sol diye bir şey yok, sosyal demokratım diyen bir parti demaalesef yok. Bugün sol muhalefeti yapan AKP'dir. Ne yazık kitoparlanamadılar, yeteri kadar analiz edemediler. Türkiye değişiyor,dünya da. Sol görüşün bugünkü koşullara dayanarak yeni bir analiz veyeni bir bakış oluşturması gerekiyor ki, o da yok. - Solun yapması gereken bazı şeyleri AKP yaptı bu anlamda şu anki hükümeti nasıl değerlendiriyorsunuz?

AKP,çok homojen bir parti değil, içinde pek çok kesimden insan var vedemokrasi konusunda önemli şeyler yaptılar. Bir sürü şey değişti. Herşeyi de telaffuz etti, konuştu. Demokrasi için yapılması gerekenleriyapmaya devam eden bir parti.- Kürt açılımı konusu?

Kürtaçılımı konusu telaffuz edildiğinde tabii ki destekledim. Burada ikitarafın da çok dikkatli olması gerekiyor. Empati ve dayanışmagerekiyor; hassas bir konu. Kanın dökülmemesi için uğraşmak çok doğrubir yaklaşım. Anlık duygulardan ve feveranlardan kurtulmak gerekiyor.Kürtlerin kimliklerine sahip çıkmak istemelerini anlayışla karşılamakdüşüncesi bile yanlış aslında. Bu zaten olması gereken bir durumdu.Sürecin devam etmesi lazım.