Madonna, Barbra Streisand, Alfonso Cuarón, Joaquin Phoenix, Robert De Niro, Juliette Binoche gibi birçok sanatçı Le Monde gazetesinde yayınladıkları açık mektup ile dünya liderlerine acil eylem çağrısında bulundu. Yayınlanan yazıda “Koronavirüs salgını sonrasında ekolojik bir felaketten kaçınmak istiyorsak, hedeflerimizi, değerlerimizi ve ekonomimizi yoğun bir şekilde gözden geçirmeliyiz.” ifadelerinde bulunuldu.
Filmloverss'ın aktardığına göre “No To A Return To Normal” – “Normale Dönüşe Hayır” başlığıyla yayınlanan yazıyı The English Patient filmiyle Oscar kazanan usta oyuncu Juliette Binoche ve astrofizikçi Aurélien Barrau kaleme aldı. İkili yazdıkları metinde Covid-19 trajedisinin aslında bizi neyin önem taşıdığını gözden geçirmeye davet ettiğini yazdı: “Gördüğümüz şey oldukça basit: ‘Düzenlemeler’ yeterli değil. Sorun sistematik.”
Devam eden ekolojik felaketten bir “meta-kriz” olarak bahseden yazıda dünyadaki yaşamın büyük ölçüde yok olmasının şüpheye yer bırakmadığını ve doğrudan varoluşsal bir tehdidi işaret ettiğini vurguluyor. “Salgının aksine, ne kadar şiddetli olursa olsun, küresel boyutta bir ekolojik çöküşün tahmin edilemeyecek boyutta sonuçları olacaktır.” ifadelerine yer verildi.
Çağrı metninde ayrıca “tüketim çılgınlığının” ve “verimlilik takıntısının” hayatın kendi değerinin inkâr edilmesine neden olduğu belirtiliyor. Artan sosyal eşitsizliklere dikkat çekilerek bunun ile birlikte normale dönüşün düşünülemeyeceğini ifade ediyor.
Yazıya imza atanlar arasında Adam Driver, Alejandro González Iñárritu, Paolo Sorrentino, Mikhail Baryshnikov, Pedro Almodóvar, Guillaume Canet, Penélope Cruz, Hirokazu Kore-eda, Nathalie Baye, Monica Bellucci, Willem Dafoe ve Rooney Mara gibi isimler de yer alıyor.
Çağrının tam metni şu şekilde:
“Covid-19 salgını bir trajedidir. Ne var ki bu kriz bizi aslında neyin önem taşıdığını incelemeye davet ediyor. Ve gördüğümüz şey oldukça basit: Yapılan ‘düzenlemeler’ yeterli değil. Sorun sistem.
Devam eden ekolojik felaket bir meta-kriz: Dünya üzerindeki yaşamın kütlesel bir yok oluşu artık şüphe götürmüyor ve bütün göstergeler doğrudan varoluşsal bir tehdidi işaret ediyor. Salgının aksine, ne kadar şiddetli olursa olsun, küresel boyutta bir ekolojik çöküşün tahmin edilemeyecek boyutta sonuçları olacaktır.
Dolayısıyla liderlerimize -ve tüm vatandaşlara- hâlâ hüküm süren sürdürülemez anlayışı geride bırakıp; amaçlarımızı, değerlerimizi ve ekonomimizi kökten değiştirecek bir girişim için çağrıda bulunuyoruz.
Tüketim çılgınlığı ve verimlilik takıntısı hayatın kendi değerini, bitkilerin, hayvanların ve çok sayıda insanın değerini inkâr etmemize yol açtı. Kirlilik, iklim değişikliği ve kalan doğal bölgelerin yok edilmesi dünyayı kırılma noktasına getirdi.
Bu sebeplerden dolayı, artan sosyal eşitsizlikler ile birlikte ‘normale geri dönmenin’ imkânsız olduğuna inanıyoruz.
İhtiyacımız olan radikal dönüşüm, her kademede, cesaret ve kararlılık gerektirir. Toplu bir bağlılık olmadan gerçekleşmeyecektir. Şimdi harekete geçmeliyiz. Bu bir itibar ve mantık meselesi olduğu kadar bir hayatta kalma meselesi de.”