Sanem Altan: Soner düşmanlıkta gösteremediği yürekliliği, ‘dostluk’ta gösterirdi

Sanem Altan: Soner düşmanlıkta gösteremediği yürekliliği, ‘dostluk’ta gösterirdi

T24 - Çetin Altan'ın torunu, Ahmet Altan'ın kızı, Vatan gazetesi yazarı Sanem Altan, Odatv'nin yayınlarını ve Ergenekon davası kapsamında tutuklanan Soner Yalçın için ilginç bir yazı  kaleme aldı. Odatv'nin Altan ailesiyle ilgili iddialarına aldırmadığını belirten Sanem Altan, Taraf gazetesine yönelik yayınlara kızdığını, ancak Soner Yalçın'ın dostluğunu da gördüğünü yazdı.  Sanem Altan'ın "Soner düşmanlıkta gösteremediği yürekliliği, ‘dostluk’ta gösterirdi" başlığıyla Vatan'da yayımlanan yazısı (18 Şubat 2011) şöyle:Falih Rıfkı Atay’ın “Çankaya” adlı kitabını karıştırıyorum.

Eski kitap karıştırmayı hep çok sevmişimdir.

Birçok şeyi yeniden öğrenirsiniz.

Yepyeni pencerelerden bakarsanız hayatınıza. Başkalarının hayatlarına...

Ben bu yazıyı yazarken güneş, yaramaz bir çocuk gibi dolanıyor pencerenin önünde.

Beni bahar geldiğine inandırmak ister gibi ısıtıyor odamı.

Beni kandırmak istiyor. Hissediyorum...

Oysa dışarısı buz gibi... Güneşe kanıp çıkarsanız dışarı, bunu çarçabuk anlıyorsunuz.

Miles Davis çalıyor bir taraftan.

Marcus Miller’la birlikte...

Sanki bir şeylerin olacağını haber verir gibi esrarengiz ve ürkütücü Miles Davis’in trompeti.

Ömer Hakim’in davulu Afrika ritminde bir şeyler çalıyor parçanın girişinde.

Ardından bir başka parça başlıyor, uğultulu bir fırtına gibi.

Televizyona bakıyorum bir yandan da...

Sesi kısık...

“Odatv yöneticileri ve Soner Yalçın adliyeye sevk edildi” yazıyor.

Odatv ne çok yalan yazmıştı babamla, dedemle ilgili, Taraf gazetesiyle ilgili...

Babamla, dedemle ilgili yazdığı şeylere aldırmamıştım nedense...

Belki bu tür düşmanlıklara çok alışkın olduğum için...

Belki de Soner’i, dedemin, babamın düşmanlığına lâyık bulmadığım için...

Düşmanlık önemli bir mertebe çünkü...

İnsan düşmanıyla övünebilmeli. Düşman, aynı zamanda dostluk da yapmak isteyeceğin kadar yürekli olmalı.

Soner hiçbir zaman o düzeyde bir düşman olamadı. Birisinin hakkında yalan yazmak, iftira atmak sizi düşman yapmaz çünkü, sizi yalancı yapar.

Soner’e bunları anlatmaya çalışırdım bazen konuştuğumuzda, “Yahu, ne kadar ciddiye alıyorsun bunları, Taraf şu an gündem, haber yapıyoruz biz de işte” derdi...

Ailemle ilgili yazdıklarını ciddiye almasam da Taraf gazetesiyle ilgili yazdıklarına her defasında çok kızardım.

Hem tercih ettiği düzeye, hem de bunu bu kadar kolay yapabilmesine öfke duyardım.

“Bunu, kendisine niye yapıyor acaba?” diye sorardım kendime.

“Bu tür bir gazeteciliği kendisine neden lâyık görüyor?” diye merak eder dururdum.

Düşmanlık yürekli olmayı ister ya, dostluk da benzer bir yürek ister.

Soner düşmanlıkta gösteremediği yürekliliği, ne tuhaf dostlukta gösterirdi.

Soner, dostluk yapmıştır bana...

Soner, zor günümde yardımıma koşmuştur benim...

Şimdi, gözümü ayırmadan televizyona bakıyorum, “Yeni haber var mı?” diye...

Benden esirgediği düşmanlığı, benden esirgemediği dostluğa ekliyorum, Soner’i merak ediyorum.

Umarım darbeciliğin, çeteciliğin kol gezdiği bu ülkede ciddi bir suça bulaşmamıştır.

Umarım dostlukta gösterdiği dürüstlüğü bundan böyle düşmanlıkta da gösterir; güvenilir, saygıdeğer bir düşman olmayı becerir.

Umarım...