Halk arasında sara olarak bilinen epilepsinin en sık görüldüğü grup çocuklar. Belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilen epilepsinin teşhis ve tedavisi çok özen gerektiriyor.VKV Amerikan Hastanesi’nde kullanılan Pediatrik EEG ile çocuktaki nöbetler izlenerek doğru teşhise daha kolay ulaşılıyor. Pediatrik Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Serap Uysal, epilepsinin tedavi edilebilir hastalık olduğunu vurgulayarak ‘‘Doğru teşhis edilmiş ve nedene yönelik araştırması yapılmış bir epilepsi hastasının kullanılacak doğru ilaçlarla tedavisi mümkün olmaktadır’’ diyor. Epilepsi ya da halk arasında bilinen adıyla sara, insanlık tarihi kadar eski bir rahatsızlık. Pek çok edebiyat öyküsünde, sinema filminde epilepsi hikâyeleri kullanılsa da aslında toplum tarafından pek de iyi bilinmiyor. Araştırmalara göre toplumun binde 8-10’unda görülen epilepsi en sık çocuklarda görülüyor. Pediatrik Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Serap Uysal, epilepsinin belirli bir yaş grubunda görülmediğini belirterek ‘‘Bebeklerden başlayarak, çocuklar, ergenler yaşlılar dahil her yaşta rastlanabilir. Ancak epilepsinin en sık görüldüğü yaş gurubu çocuk grubudur. Epilepsinin yüzde 70’i 17 yaş öncesinde görülüyor. Daha sonra azalma gösteriyor. Yaşlılık döneminde yeniden bir artış oluyor. Özellikle çocukluğun ilk yılları epilepsinin en fazla görüldüğü yıllardır’’ diyor. Gelişmiş ülkelerde daha az Epilepsi rastlanma oranı ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre de€i?iklik gösteriyor. Uysal, bunun nedenini şöyle anlatıyor: ‘‘Gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelerde akraba evliliklerinin çok olması ve ayrıca bebeklerin bir takım hastalıklarla doğmuş olmaları, erken doğmuş, doğum travması geçirmiş bebekler epilepsinin görülme sıklığını artırıyor. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde bu tip hastalıklar daha az. Gelişmiş ülkelerdeki oran binde 1 ile 5 arasında. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran binde 5-10 arasında değişiyor. Yani her yıl 30-40 bin epilepsi hastası topluma katılmış oluyor. Türkiye’de ise 700 bin civarında hasta olduğu tahmin ediyor.’’ Prof. Dr. Serap Uysal, her epilepsi hastalığının nedeni kesin olarak bilinmese de bebeklerde en sık görülen nedenin beynin oksijensiz kalması olduğunun altını çizerek nedenleri konusunda şunları söylüyor: ‘‘Doğum öncesi ve sonrasında çeşitli nedenlerle beyin travması yaşamı bebekler riskli grubu oluşturuyor. Ancak daha ileri yaşlarda farklı tablolar ortaya çıkıyor. Örneğin akraba evliliklerinin bazı bölgelerde çok fazla olması ve bunların neden olduğu doğumsal metabolik hastalıklar epilepsiye neden olabiliyor. Yetişkin döneme girildikçe nedenlerin hepsini gösteremeyebiliyoruz. Ancak yetişkinlerde beynin damar yapılarındaki tıkanmalar, epilepsi nöbetleri, felçler şeklinde kendini gösterebilir.’’ Bir çoğunda neden bulunamıyor. Epilepsinin nedenleri gibi belirtileri de her çocukta farklı olabiliyor. Prof. Dr. Serap Uysal, belirtileri şöyle sıralıyor: ‘‘Bebekte pedal çevirme gibi ayak hareketleri, anormal ağız ve dil hareketleri, gözlerdeki dönmeler, çırpınma gibi belirtileri görebiliyoruz. Yaş büyüdükçe daha farklı belirtiler ortaya çıkıyor. Mesela konuşurken aniden duraklama, halüsinasyonlar, cisimleri olduğundan büyük veya küçük görme, aniden saniyelik kopmalar, farklı koku hissetmek gibi belirtiler olabiliyor. Epilepsi belirtileri görüldüğü gibi son derece zengindir ve yaşlara göre farklılık gösterir.’’ Nöbetin süresinin uzamasının beyine zarar vereceğinin altını çizen Prof. Dr. Serap Uysal, ‘‘Nöbetin süresi genellikle birkaç saniye ile birkaç dakika arasındadır. Eğer 10 dakikadan daha uzun sürerse beynin zarar görmesine neden olur. Ani bilinç kaybı da olduğu için kişi düşebilir, fiziksel yaralanmalar söz konusudur.’’ Her nöbet epilepsi değildir Genellikle havale nöbetleri ile epilepsinin birbirine karıştırıldığını söyleyen Uysal, ‘‘Her nöbet epilepsi değildir’’ diyerek ikisi arasındaki farkı şöyle anlatıyor:‘‘Nöbet dediğimiz şey halk arasında havale olarak bilinir. Beynin herhangi bir bölgesinden çıkan elektriksel boşalımla çocuğun vücudunun bir kısmında ya da tamamında ritmik kasılma şeklinde kendini gösterebiliyor. Bunun nedeni ateşli bir hastalık, travma ya da aniden kan şekerinin düşmesi olabilir. Nöbet tek bir kere olur. Her insan için hayatının herhangi bir döneminde nöbet geçirme riski yüzde 10 civarındadır. Nöbet tekrarı olursa epilepsi söz konusudur. Gerçek nöbet olmaksızın bazı durumlar epileptik nöbeti taklit edebilir. Örneğin bebek ağlarken nefesini tutar ve kasılır. Biz bunlara soluk tutma nöbeti deriz. Ama bunun epilepsi ile hiçbir ilişkisi yoktur. Bunun dışında çocuklarda gece terörü dediğimiz uykudan çığlıkla uyanma şeklinde bir uyku bozukluğu vardır. Bunlar epilepsi değildir. Pediatrik EEG teşhisi kolaylaştırıyor Epilepsinin tedavisine geçebilmek için önce teşhisin doğru konabilmesi gerekiyor. Çocuğu izlemek bu noktada büyük önem taşıyor. Prof. Dr. Serap Uysal, VKV Özel Amerikan Hastanesi’nde uyguladıkları Pediatrik EEG işlemiyle çocukları uzun gözlemleme imkânları olduğunu söylüyor: ‘‘Çocukluk, yeni doğmuş bebekten 18 yaşına kadar olan dönemi kapsıyor. Dolayısı ile çocukluk çağı epilepsisi dediğimizde de yeni doğan bebekten 18 yaşına kadar olan dönemi kastediyoruz. Çocuk erişkinin küçültülmüş hali değildir. Her şeyi ile farklıdır. Çocuk gelişim sürecindedir. Dolayısı ile bu hastalar pediatrik nöroloji tarafından izlenmelidir. Biz VKV Amerikan Hastanesi’nde uzun süreli video EEG çekimleri yapıyoruz. Bu çok önemli bir işlem. Doğru teşhis için ailenin anlattıkları bizi yönlendirir ancak doktor olarak kesin kanıtlara ihtiyaç duyarız. Örneğin ailelerden çocuğun nöbetlerini mümkünse videoya çekip bize göstermelerini istiyoruz. Tanıda eş zamanlı video çekimli EEG çok yardımcı. Böylece nöbet anını yakalayabilirsek onu videodan görürken aynı anda beyin dalgalarını da izleme imkânına sahip oluyoruz. Tedavi aşamasında ilaç ve cerrahi olmak üzere iki seçenek var. Ama bilinmesi gereken en önemli nokta, hastalarımız doğru tedavi ile yüzde 70-80 oranında ilaçlara yanıt veriyor, tedavi olabiliyor. Kişi ilaç tedavisine cevap vermezse epilepsi cerrahisi uyguluyoruz.’’ Ailelere uyarı: Çocukları kısıtlamayın Epilepsili çocukları olan aileler çocuklarına kısıtlama getiriyor. Ancak bu doğru değil. Çünkü bu çocukların da normal bir hayatı olmalı. Ailede aşırı koruyuculuk öne çıkıyor. Bu durum da çocuğun sosyalleşmesini önlüyor. Psiko-sosyal zarar veriyor. Ailelerin tedirginlikleri nedeniyle aşırı koruyucu davranmaları yerine çocuğu uzaktan izlemeleri çocuğun psikolojisi açısından önem taşıyor. Ayrıca tedavi uzun bir dönemi gerektirdiğinden hasta-doktor-aile işbirliği ve uyumu tedavide başarıyı getirir. Yapılmaması gereken sporlar Skuba dalışı Paraşütle atlama Dağcılık Boks Karate gibi sporlar