İstanbul'da yaşanan bir kaza, ehliyet için verilen sağlık raporlarını bir kez daha gündeme getirdi. Sara hastası Aydın Polat, Kadıköy Uzunçayır mevkiinde seyrederken, direksiyon başında kriz geçirince otomobilin hakimiyetini kaybetti. Bariyerlere çarparak ağır biçimde yaralanan 34 yaşındaki sürücü, Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu kazayla ilgili olarak yaptığı açıklamada "Biz aile hekimleri, araç kullanımı için yeterli olmayan sürücülerin direksiyon başına geçmemesi gerektiğini; ehliyet sağlık raporlarının, hastanelerde oluşturulmuş kurullar tarafından, kapsamlı tetkikler sonucunda verilmesinin şart olduğunu düşünüyoruz." dedi.
CNN Türk'te yer alan habere göre; Ehliyetlerin yenilenmesini ve bu işlem sırasında sürücülerin tam teşekküllü bir hastanede detaylı bir sağlık taramasından geçirilmesini savunan Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) kazayla ilgili açıklamasında "Aydın Polat gibi sara hastası sürücüler, ehliyet için sağlık raporu alırken, aile hekimlerinin önerdiği şekilde nörolojik muayeneden geçirilirse, bu ve bunun gibi kazalar önlenebilir" dedi.
Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle, 1 Ocak 2016'dan itibaren, ehliyetler değiştirilmeye başlandı. Sağlık Bakanlığı, ehliyet alımında gerekli olan sağlık raporları için aile hekimlerini adres gösterdi. Gereken hallerde aile hekiminin sürücü adayını uzman doktora yönlendirilebileceği de belirtildi.
Ancak uygulama, vatandaşla aile hekimini karşı karşıya getiren bir şekle büründü. Vatandaşlar "alt tarafı bir imza" diyerek herhangi bir uzmana sevk edilmeden sağlık raporlarını aile hekimlerinden almak istiyor. Sadece 2014 yılında Türkiye'de yaklaşık bir milyon 200 bin trafik kazasının yaşandığını ve bu kazalarda 3 bin 500 kişinin hayatını kaybettiğini bilen aile hekimleri ise usulüne uygun biçimde alınan bir sağlık raporunun hayat kurtaracağını söyleyerek bu talepleri reddediyor.
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Strateji Grubu üyelerinden Uz. Dr. Levent Tuna Şengöz, kazaların bir çoğunun temelinde, kaza yapan kişinin hastalığının etken olduğunu vurguladı ve "biz aile hekimleri, araç kullanımı için yeterli olmayan sürücülerin direksiyon başına geçmemesi gerektiğini; ehliyet sağlık raporlarının, hastanelerde oluşturulmuş kurullar tarafından, kapsamlı tetkikler sonucunda verilmesinin şart olduğunu düşünüyoruz." dedi.
"Birden fazla uzmanlık konusu içeren rapor onayını bir hekimin vermesi mümkün mü?" diye soran Dr. Şengöz, aile hekimlerinin epilepsi hastasını teşhis etmesinin neredeyse olanaksız olduğuna da dikkat çekti. "Bir aile hekiminin bu teşhisi yapabilmesinin tek yolu, sistem üzerinden hastanın kullandığı ilaçları görmesidir. Ancak internet bağlantısı kesilse, hekim bu verilere ulaşamaz. Hasta e-nabız uygulamasında, 'aile hekimim bilgilerimi görmesin' şıkkını işaretlemişse hekim yine bu verilere erişemez" dedi.
Ehliyet sağlık raporu alabilmek için sürücü adayının göz muayenesinden de geçmesi gerekli. Snellen Eşeli ile yapılan göz muayenesinde oda uzaklığının 6 metre olması şart. Daha kısa mesafeden yapılan muayenelerede, glokom başta olmak üzere göz problemlerinin büyük bir kısmı fark edilemeyebiliyor. Ancak ülkemizde birçok aile sağlığı merkezinde 6 metreyi bulan bir oda bulunmuyor.
AHEF 2. Başkanı Dr. Mehtap Gürbüz Aslan da ehliyet sağlık raporunun aile hekimlerince değil; aile hekimlerinin kontrolu altında verilmesinin önemine dikkat çekti. İstanbul'da yaşanan kazanın göz göre göre meydana geldiğini belirten Aslan, sağlık problemleri olan sürücülerin, sevk ve sevkin takibiyle tespit edilebileceğini, böylelikle, trafikte kendilerinin ya da başkalarının hayatını tehlikeye atmalarının önlenebileceğini vurguladı.
Aile hekimleri, meslektaşlarını da uyardı. Yeterli tetkik yapılmadan sağlık raporu alan bir sürücünün kazaya sebebiyet vermesi halinde, raporu tanzim eden aile hekiminin malpraktis suçlamalarla karşı karşıya kalabileceği de hatırlatıldı.