"Savaş, çatışma sendika bürokrasisinin işine mi geliyor?"

"Savaş, çatışma sendika bürokrasisinin işine mi geliyor?"

İskenderun demir çelik fabrikasında çalışan bir metal işçisi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye'nin kuzeybatısında bulunan Afrin'e yönelik başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı'nın ve bu operasyonlar hakkında sosyal medyada yaptığı paylaşımlardan ötürü gözaltıların yaşanmasını eleştiren bir yazı yayımladı. Metal işçielrinin 2 Şubat'taki grev kararının hükümet tarafıdan "milli güvenliği bozucu nitelikte" görülerek 60 gün süreyle ertelenmesi sonrası sendikaların Afrin operasyonuna destek vermesini eleştirdi. "Savaşa patronlar da destek veriyor. Metal işçilerinin grevini yasaklayan hükümetin politikalarını destekleyerek, hükümete nasıl karşı gelirsin. Patronlar ve hükümet sendikaya sormaz mı?" diyen metal işçisi, "Savaş, çatışma sendika bürokrasisinin işine mi geliyor?" diye sordu.

Çelik-İş Sendikası üyesi metal işçisinin Evrensel'e "Savaş, çatışma sendika bürokrasisinin işine mi geliyor?" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Ben İskenderun Demir Çelik Fabrikasında çalışan bir metal işçisiyim. Çelik-İş Sendikası üyesiyim.

Sendikamız, Hükümetin başlattığı Afrin operasyonunun sonuna kadar destekliyor. Facebook, twitter gibi sosyal medya hesaplarında sürekli savaşı, operasyonu ve hükümetin politikalarını destekleyen paylaşımlar yapıyor. Faşizmin göstergelerinden biri de hükümetin sendikaları emir eri gibi hareket ettirmesidir. Sendikamızın Hatay iline gelen Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan için yaptığı paylaşım “Haksızlığın düşmanı, mazlumların gür sesi,  O bir vatan aşığı, hiç derdi yok canından…

Abdestli azaları, iman kokar nefesi, helal sütle yoğrulmuş, asaleti kanından. Sayın Cumhurbaşkanımız serhat şehri ensar Hatayımıza hoş gelmiş şeref vermiş” şeklindeydi.

Çelik-İş Sendikasının sosyal medyada yaptığı başka bir paylaşım “Afrin’de öldürülen terörist sayısı 303 oldu.”

Sendika yine başka bir paylaşım ile ev ve işyerlerine bayrak takma çağrısını şöyle yaptı: “Hatay’daki belediye yetkililerin dikkatine; ev veya bütün işyerlerine çok acilen bayrak dağıtılmalı.”

Sendikamızın Genel Başkanı Yunus Değirmenci, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), Suriye’nin kuzeybatısında bulunan Afrin bölgesinde başlattığı “Zeytin Dalı Harekatı”na tam destek verdiklerini açıkladı. Ve şöyle dedi:

“Teröristlerle komşu olmamak için bu operasyon.”

Türkiye’nin özellikle son yıllarda dünyanın dört bir yanındaki mazlum ve mağdurların sesi ve nefesi olduğunu kaydedenDeğirmenci, “Bu operasyona ‘Zeytin Dalı Harekatı’ isminin verilmesi isabetli bir karar olmuştur. Çünkü Türkiye gittiği her yere barış ve huzur götüren bir ülkedir. Filistin’de, Arakan’da, Somali’de, El Bab’da, Türkiye, huzurun teminatı olmuştur. Afrin’deki kardeşlerimizi PKK’dan kurtaracak operasyonu destekliyoruz. Rabbim, ordumuzun, tüm güvenlik güçlerimizin yar ve yardımcı olsun” ifadelerini kullandı

Bir işçi olarak soruyum

Bu operasyon neden gereklidir? Türkiye’ye yönelik bir güvenlik tehdidi mi var? Türkiye’nin sınır güvenliğini kim tehdit ediyor? Başka bir ülke içinde nasıl yaşayacağına kendilerinin karar verdiği bir halkla bizim ne alıp veremediğimiz olur? Onları neden terörist görürüz? Huzur ve güvenliğin yolu savaştan, çatışma ve operasyonlardan mı geçer, komşu ülkelerle barışçıl bir politika kurmaktan mı geçer? 

Savaşa patronlar da destek veriyor. Metal işçilerinin grevini yasaklayan hükümetin politikalarını destekleyerek, hükümete nasıl karşı gelirsin. Patronlar ve hükümet sendikaya sormaz mı; “Ey Çelik-İş sen Afrin harekatını desteklemedin mi, bu operasyon zorunlu ve gerekli demedin mi şimdi neden oyun bozuyorsun?”. 

Sendikaların durumunu burada CHP’ye benzetmek mümkün. Hem hükümetin sınır ötesi operasyonunu destekliyor, hem de hükümeti eleştirmeye çalışıyor. Buna kargalar bile güler.

Sendikalar içte ve dışta savaş ve savaş söylemleri olduğu müddetçe, işçilerin haklarını alamayacağını bilmiyor mu, yoksa bu durum sendika bürokrasisinin işine mi geliyor?

Para babalarının düzeni ve onun destekçisi emperyalist güçler için savaş, işçi sınıfını birbirine düşürerek bölüp parçalamanın, demokratik hakları askıya almanın, sermayeye kaynak aktarmanın, kısacası bu düzeni devam ettirmenin yoludur. Sendikalar bunu göremiyor mu, görmek mi istemiyor?

Emperyalist güçler tarafından kışkırtılan Suriye’deki etnik-mezhepsel ayrımlara dayanan iç savaşa Türkiye’yi yönetenlerin taraf olması maalesef ateşi ülkemize taşımaktan başka bir şey değildir. Ülkemizde Kürt sorunu da dahil tüm sorunların, şiddetle, çatışmayla çözülemeyeceği son 30 yılda görülmedi mi? Suriye’ye müdahale eden devletlerin sayısı arttıkça, problem daha da içinden çıkılmaz hale geldiği sonucu çıkarılamıyor mu? Ülkenin her yanı savaşa kesilmiş durumda, korkunç bir süreç var. Savaş kötü demek hemen sen teröristleri mi destekliyorsun şeklinde yaftalanıyor. Oysa ülke kan gölüne çevrilmek isteniyor. Oysa barış olsa huzur olur, ölümler olmaz. Hiçbir sorun yaşanmaz. Bence barış için, işçilerin daha çok sorumluluk alması ve sendikalarını barıştan yanan taraf olmaya çağırması gerekiyor. Çünkü barış ekmeğimiz büyütür.