Dışişleri Bakanlığı’nda Suriye’ye yönelik planların tartışıldığı toplantıya ait ses kaydını “Süleyman Şah Bombası” manşetiyle haberleştiren Cumhuriyet’e “gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlamasıyla açılan davada Haber Müdürü Aykut Küçükkaya ile eski Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız ilk celsede beraat etti. Dışişleri Bakanlığı’nın gizli ibaresiyle “Tapenin sosyal medyada bazı bölümlerin tahrif edildiği ve bazı bölümlerinin çıkarılarak yayımlandığı” tespitini yolladığı dosyada Cumhuriyet savcısı örnek bir mütalaaya imza attı. Savcı, basın hürriyetinin temelini ifade hürriyetinin oluşturduğunu belirterek, “Bunun korkusuzca, baskı hissetmeden, kısıtlanmadan dile getirilmesinin demokrasinin ve özgür irade ile çoksesliliğin esaslarından olduğunu” kaydetti.
İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya eski Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız ve Haber Müdürü Aykut Küçükkaya ile avukat Tora Pekin katıldı. Mahkeme başkanı duruşmada Dışişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliği ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün gizli ibareli yazısıyla sosyal medyada yayımlanan tapenin bazı bölümlerinin tahrif edildiği, bazı bölümlerinin çıkarılarak sosyal medyada yayınlandığını belirttiğini söyledi. Küçükkaya ise savunmasında “halkın haber alma özgürlüğüne” dikkat çekerek, “Gazetede yayımlanan haber devletin gizli kalması gereken bilgileri niteliğinde değildir. Suçlamayı kabul etmiyorum” dedi.
Yıldız da savunmasında söz konusu kaydın YouTube’da yayımlandığı için gizlilik derecesinin ortadan kalktığını söyledi. Dosya hakkında esas görüşünü açıklayan duruşma savcısı Hüseyin Aslan, Dışişleri Bakanlığı’nın çok gizli olduğunu belirttiği bu görüşmeye ilişkin ses kayıtlarının sanıklarca ele geçirilip YouTube’da yayımlandığına dair iddia ve delil bulunmadığını kaydetti. Savcı Aslan, Küçükkaya ve Yıldız’ın toplumun önemli bir kesimine ulaşmış olan bu kayıtların artık basın hürriyeti kapsamında toplumun diğer kesimlerine bildirilmesi inancıyla bunları gazetede yayımladıklarını belirtti. Basın hürriyetinin temelinin ifade hürriyetinden geldiğini vurgulayan Aslan, bunun korkusuzca, baskı hissetmeden, kısıtlanmadan dile getirilmesinin demokrasinin ve özgür irade ile çoksesliliğin esaslarından olduğunu aktardı. Demokrasideki çoğulculuğun bu şekilde sağlanabileceğinin altını çizen Aslan, kaynağı ve elde ediliş şekli suç teşkil etse bile daha önce yayımlanmış ses kayıtlarının habere konu edilmesinin suç olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını belirtti. AİHM ve Yargıtay kararlarından da örnekler veren Aslan, isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığını kaydederek, Küçükkaya ve Yıldız’ın beraatlerine karar verilmesini istedi. Mahkeme de bu mütalaa doğrultusunda suç kastının bulunmadığı ve ses kayıtlarının daha önce internette yayınlanmış olması nedeniyle Küçükkaya ve Yıldız’ın ayrı ayrı beraatlerine karar verdi.