Savcı, 'BDP kapatılsın' dedi

Savcı, 'BDP kapatılsın' dedi

 

PKK’nın şehir yapılanması olduğu öne sürülen KCK’yla ilgili Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve yayıncı Ragıp Zarakolu’nun da aralarında olduğu 147’si tutuklu 193 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul Özel Yetkili 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Savcı Adnan Çimen’in KCK - PKK yapılanmasıyla amaç birlikteliği içinde olduğunu savunduğu BDP’yle ilgili ‘gereğinin yapılması’ için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurma kararı aldığı ortaya çıktı. 
 
Radikal'de yer alan habere göre, savcı Çimen’in hazırladığı 2400 sayfalık iddianamede, PKK’nın kuruluşundan KCK’ya kadar uzanan süreç anlatılırken, KCK’nın Türkiye’ye has bir yapılanma olmayıp, İran’da ‘Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK)’, Irak’ta ‘Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK)’ ve Suriye’de ‘Demokratik Birlik Partisi (PYD)’den oluşan dörtlü bir uluslararası proje olduğu belirtildi. İddianamede KCK’yla ilgili şu yorum yapıldı: “PKK’nın bu adla örneğin İstanbul’da her hangi bir faaliyette bulunması söz konusu değildir. Aynı işler KCK adı altında rahatlıkla yapılabilmektedir. KCK’nın da Demoktarik Toplum Kongresi’nin de (DTK) söyledikleri PKK’nın söylemlerinin barışçıl bir bohçaya sarılmak suretiyle üzeri örtülmüş bölücü taleplerinden başkası değildir. KCK’nın başı Murat Karayılan’ın demokratik siyasi bir hareketin başı olduğunu iddia etmek ise her halde akıl ve mantığı çöpe atmakla eşdeğerdir.”
 

İç içe geçmişler

 
İddianamede siyaset akademilerinin sınıflarında ve koridorlarında örgüt militanlarının fotoğrafları ile Öcalan’ın posterlerinin bulunduğu, anlatılarak, böyle bir mekanın ‘eğitim yuvası’ gibi kabul edilemeyeceği kaydedildi. Akademilerin Öcalan’ın projesi olduğu ve terörü halk tabanına yaymak için kurulduğu savunulurken, akademilerin, BDP’nin tüzel kişiliği altında açılması da iki kurum arasındaki ‘organsal ba’ olarak yorumlandı. Partinin hukuksal durumunun takdiri için iddianame örneğinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderileceğini belirten savcı Çimen’nin BDP’yle değerlendirmesi şöyle: “İncelemelerde terör örgütü PKK/KCK’nın yasadışı faaliyetleriyle, BDP’nin faaliyetlerinin birçok noktada iç içe girdiği, bu beraberliğin organsal bir birlikteliğe dönüştüğü anlaşılmıştır. BDP’de üye ya da yönetici konumunda olan birçok şahıs aynı zamanda KCK’nın en üst düzey organı olan meclislerde de yer almıştır. “ İddianamede, haziranda gerçekleştirilmesi planlanan ‘Kürt Konferansı’nın da Kürdistan’ın kurulması kapsamında değerlendirmek gerektiği vurgulandı.
 
Mahkemece kabul edilen iddianamede soruşturmada gözaltına alınıp, serbest bırakılan yıllarca Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yapan İrfan Dündar’ın KCK hakkındaki ifadesi yer aldı. KCK’nın illegal bir yapı olduğunu ve PKK’yı da içerisinde barındırdığını söyleyen Dündar, KCK’nın Türkiye Meclisi’ndeki isimleri ve görevlerini açıkladı. 
 
Mali kaynakları anlattı 
 
Dündar ifadesinde, “2006’dan sonra KCK’nın içerisinde oluşturulan Maliye birimi örgüte mali kaynak sağlamak amacıyla Kuzey Irak, Türkiye ve Avrupa da vergilendirme adı altında Kürt kökenli kişilerden zorla para toplandı. BDP’li belediyelerde açılan ihalelerden, ihaleleri kazanan şirketlerden yüzde 10 oranında vergi alındı” dedi. 
 
İddianamede Savcı Çimen’in ilginç değerlendirmeleri de yer aldı. Prof. Ersanlı ile gazeteci Nuray Mert’in telefon görüşmesinde, çatışma ortamından yakınıp, toplumun savaşa süreklendiği yönündeki konuşması iddianamede şöyle yorumlandı: “Görüşmeden Türkiye Cumhuriyeti güvenlik güçlerinin, ülkenin bölünmez bütünlüğü, vatandaşlarının huzur ve emniyeti için yaptığı yasal savunma mücadelesinin savaş gibi takdim edildiği...” 
 
İddianamedeki bir başka ilginç değerlendirme de ‘Ümit’ ve ‘Mesut’ isimli kişiler arasındaki telefon görüşmesiyle ilgili. Görüşmede ‘Ümit’ isimli kişi‘Mesut’a ‘beyaz mekap marka’ ayakkabıdan bahsederek, ayakkabısı olmayan dayısına bir tane almasını istiyor. İddianamede bu görüşmeyle ilgili saptama şöyle: ‘‘Şüphelinin terör örgütünün dağ kadrosunun kullandığı belli bir marka ayakkabıyı temin etmek için görüşme yaptığı anlaşılmaktadır.’’ Telefondaki kişiler ‘tenis modeli beyaz mekap ayakkıbalardan’ söz ederken savcı, bunları PKK’lıların giydiği kahverengi veya siyah mekap ayakkabı olarak iddianameye alıyor. 
 

‘Öcalan kitabından kendisi yarı tanrı ilan etmiş’

 
Savcının Abdullah Öcalan’ın ‘Demokratik Uygarlık Manifestosu’ adlı kitabıyla ilgili değerlendirmesi şöyle: “Öcalan, ‘Urfa’dan çıkışını Hz. İbrahim’in İbrani kabilesinden çıkışına, yakalanması sürecini de Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesine’ benzetip, kendisini kutsamakta, kendisine yarı tanrı sıfatı vermeye bile çalışmaktadır. Bu benzetme trafikomiktir. 
 

Ragıp Zarakolu’nun 1980’de aldığı notlar delil sayıldı

 
İddianamede 129. sanık olan ve hakkında 15 yıl hapis cezası istenen Ragıp Zarakolu’nun örgütünün hiyerarşisi içerisinde yer almamakla birlikte bilerek ve isteyerek terör örgütüne yardım ettiği ileri sürüldü. Zarakolu’nun örgütün dağ kadrosuna silahlı militan ve şehir merkezlerindeki hücrelerine eleman yetiştirilmesine katkıda bulunduğu savunuldu. İddianamede bu suçmalar konusunda Rağıp Zarakolu’nun akademinin açılış ve diploma törenlerinde yaptğı iki ayrı konuşmanın haber metni şeklindeki dökümü delil olarak gösterildi. Zarakolu’nun 12 Eylül’den sonra cezaevinde kalırken tuttuğu notlar da delil sayıldı.
 

Seçimde BDP’ye çalıştı suçlaması

 
İddianamede 128. sırada bulunan ve ‘örgüt yöneticiliği’ suçundan 38.5 yıl hapsi istenen Prof. Büşra Ersanlı, siyaset akademilerinin organizasyonunu sağlamak, Roj Tv’yle yakın ilişkide olmakla suçlanıyor. İddianamede Ersanlı’nın 12 Haziran seçimlerinde BDP’nin çalışmalarında fiilen görev aldığı, bağımsız adayların propagandasını üstlendiği anlatılıyor. İddianamede, Ersanlı’yı arayan bir kişinin Erzincanlı ve Dersimli dört gencin Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmasını istemesi ‘örgüte eleman sağlamak’ olarak değerlendirilerek, “Öğrencileri seçerken şahısların Erzincanlı ya da Tuncelili olmasını esas alarak etnik ayrım yapan örgütün paralelinde hareket ettiği...” yorumu yapılıyor.