Savcı Kiraz iddianamesi kabul edildi

Savcı Kiraz iddianamesi kabul edildi

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, Mart 2015'te DHKP/C'lilerce makamında rehin alınarak öldürülen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın ölümüne ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda 4'ü tutuklu 9'u firari 14 şüpheli hakkında hazırlanan iddianameyi kabul ederek, ilk duruşmanın 22 Kasım'da yapılmasına hükmetti.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianamenin kabulüne ve ilk duruşmanın 22 Kasım'da Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde yapılmasına karar verdi.

Heyet, tutuklu sanıklar Cengiz Özel, Mithat Öztürk, Murat Canım ve Mustafa Koçak'ın bu hallerinin devamına, diğer firari sanıklar Faruk Ereren, Zerrin Sarı, Nuri Eryüksel, Mesut Demirel, Hüseyin Fevzi Tekin, Şadi Naci Özpolat, Şerafettin Gül, Seher Demir ve Musa Aşoğlu hakkında yakalama kararının devamına hükmetti.

İddianameden

İddianamede, eylemi gerçekleştiren DHKP/C'nin, günümüzdeki en üst düzeydeki karar organının, üyeleri yurt dışında bulunan Merkez Komitesi olduğu belirtilerek, şüpheliler Faruk Ereren, Zerrin Sarı ve Nuri Eryüksel'in bu komitede olduğu bildiriliyor.

Merkez Komite'nin alt hiyerarşisinde yer alan ve bu komiteye karşı sorumlu olan Genel Komite'de ise halen cezaevlerinde hükümlü olarak bulunan Ercan Kartal ve Hüseyin Özarslan ile şüpheliler Mesut Demirel, Hüseyin Fevzi Tekin, Şadi Naci Özpolat, Şerafettin Gül, Seher Demir,  Musa Aşoğlu, Mustafa Koçak, Deniz Özel, Cengiz Özel, Mithat Öztürk ve Murat Canım'ın yer aldığı kaydedilen iddianamede, bu şüphelilerden Hüseyin Fevzi Tekin ve Şerafettin Gül'ün ayrıca askeri komuta sorumluları oldukları dile getiriliyor. 

"Yurt dışında faaliyetlerine devam ediyorlar"

Hükümlüler Ercan Kartal ve Hüseyin Özarslan haricindeki şüphelilerin olay tarihinde ve halen aktif olarak yurtdışında faaliyetlerine devam ettikleri, örgütsel konumları gereği en üst düzey karar alma mekanizmasını oluşturdukları belirtilen iddianamede, örgüt yapısı içerisinde, kendisine suç işlemek gibi, örgütün amacına uygun görev verilen kişinin, bu görevi yerine getirmemesi halinde hemen yerine bir diğer örgüt üyesinin ikame edilebileceği vurgulanıyor.

Savcı Kiraz'ın şehit edilmesi olayında terör örgütünün hiyerarşisi, yapısı ve işleyişi hakkında örgüt mensuplarınca verilen ifade içeriklerine göre bu eylemin örgütün merkez ve genel komiteleri içerisinde aktif olarak faaliyet yürüten şüphelilerin bilgisi, kabulü ve talimatı olmaksızın işlenmesinin mümkün bulunmadığına dikkati çekilen iddianamede, cinayetin örgüt içerisinde en üst düzey karar alma mekanizmasında bulunmalarına göre, dolaylı faillik kurumu nedeniyle terör örgütünün şehirlerdeki silahlı eylemlerini gerçekleştiren silahlı propaganda birlikleri yapılanması mensupları Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol tarafından, örgütün faaliyeti çerçevesinde ve önceden yapılan planlama gereği tasarlanarak işlendiği ifade ediliyor.

Şüphelilerin Savcı Kiraz'ın görevi sırasında makam odasında 2 terör örgütü mensubu tarafından, örgüte ait ruhsatsız ve vahim nitelikte olmayan silahla rehin alınarak öldürülmesi eylemlerinin vücut verdiği suçlardan sorumlu tutulmaları gerektiğinin anlaşıldığı kaydedilen iddianamede, ayrıca geçmişte terör örgütsel nitelikli birçok eylemden kayıtları bulunduğu tespit edilen şüpheliler Faruk Ereren, Zerrin Sarı, Nuri Eryüksel, Mesut Demirel, Hüseyin Fevzi Tekin, Şadi Naci Özpolat, Şerafettin Gül, Seher Demir ve Musa Aşoğlu'nun, olay sonucu öldürülen şüpheliler Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol tarafından işlenen, "tasarlayarak ve kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme, cebir ve tehdit kullanılarak, silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, 6136 sayılı kanuna muhalefet ve Anayasayı ihlal" suçlarını işlediklerinin kabul edilmesi gerektiği belirtiliyor.

Silahlı propaganda birlikleri üyesi şüpheliler

İddianamede, şüpheliler Mustafa Koçak, Deniz Özel ve Cengiz Özel'in de, DHKP-C’nin silahlı kanadı olan silahlı propaganda birliklerine üye olduğu vurgulanırken, örgütün hücresel yapısı ile "Karıncalar (gizli gruplar)" olarak adlandırılan oluşumunda haberleşme ve kuryelik faaliyeti yürüten, 7 Temmuz 2017'de düzenlenen operasyon sonucunda vahim nitelikteki silah ve mühimmatla yakalanan, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebiyle örgütle ilgili açıklamalarda bulunan Berk Ercan'ın, başsavcılıkça ifadesinin alındığı ve bu kişiye teşhis yaptırıldığı hatırlatılıyor. 

“Berk Ercan'ın ifadelerini teyit eder nitelikte, eylemi gerçekleştiren örgüt mensuplarından Şafak Yayla ile irtibatına ve örgütsel eylemlere dair görüntü tespit tutanaklarının soruşturma evrakına eklendiği” bilgisi verilen iddianamede, “yine bir örgütsel nitelikli tehdit eyleminin mağduru olan Barış Yaprak, örgüt mensubu Kadir Durukan Adiyan'ın ailesinden İshak Adiyan ve Aygül Adiyan'ın da muhtelif tarihlerde alınan ifadelerinde, örgütsel konuma dair Berk Ercan'ın beyanlarını destekler nitelikte beyanlarda bulundukları”ifade ediliyor.

“Şüpheli Mustafa Koçak'ın, eylemi gerçekleştiren Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol'a, olayda kullandıkları silahı, örgütsel amaçlarla, organik bütünlük içerisinde ve kuryelik faaliyeti kapsamında temin ettiği belirtilen iddianamede, şüpheliler Cengiz Özel ve Deniz Özel'in de eylemi gerçekleştiren saldırganları muhtelif tarihlerde, örgütün amacını bilerek birlikte ikamet ettikleri evde barındırdıkları ve örgüte ait silahların saklanmasını sağladıkları” ifade ediliyor.

İddianamede, “şüphelilerden Deniz Özel'in yakalandıktan sonra örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi verdiği ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması gerektiği de anlatılırken, şüpheli Mithat Öztürk'ün de eylem tarihinden önce 31 Ocak 2015'te Atatürk Havaalanı'ndan yurt dışına çıkış yapan, 14 Mart 2015'te Sabiha Gökçen Havaalanı'ndan yurda giren, yurt dışında iken örgütün parti okulu yapılanmasında örgüt yöneticilerinden aldığı ve ağzında getirdiği 'cd' kart içerisinde yazılı Savcı Kiraz'ın öldürülmesi eylem talimatını, örgütün yapılanmalarından Halkın Hukuk Bürosu vasıtasıyla eylemcilere ileten Berna Yılmaz'ı (3 Mart 2016'da Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü önünde emniyet aracına silahlı saldırı düzenledikten sonra güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada ölü ele geçirildi) Tuzla'da bulunan ve muhasebeciliğini yaptığı bir şirkette çalışmış gibi sigortalı olarak gösterdiği” kaydediliyor.

“Berna Yılmaz'ın işe giriş tarihinin 16 Ekim 2014, iş yerinden çıkış tarihinin ise dikkati çekici olarak Savcı Kiraz'ın şehit edildiği eylemin tarihi olan 31 Mart 2015 olduğuna” işaret edilen iddianamede, “7 Kasım 2016 tarihinde Tunceli kırsalında öldürülen örgüt mensuplarından Kenan Günyel'in aynı şirkette çalışıyormuş gibi gösterildiği, 20 Mayıs 2010'da bomba eğitimi almak üzere Yunanistan ülkesine çıkış yapmaya çalışırken bomba tertibatlarıyla birlikte yakalanan örgüt mensubu Elif Akkurt'un da aynı şirkette çalışan Aysel Akyol adına düzenlenmiş sahte kimlikle yakalandığı” aktarılıyor. 

Şüpheli avukat Canım'ın gizli faaliyetleri

İddianamede “şüpheli Murat Canım'ın ise, Çağlayan semtinde Halkın Hukuk Bürosu yakınlarında bulunan tam adresini bilmediği ancak gidilmesi halinde gösterebileceği evin örgüt üyeleri tarafından kullanılan ve "temiz ev" tabir edilen evlerden olduğunu belirttiği” aktarılarak, "evde örgüt mensupları ve silahların saklandığı, evi örgütün kurumlarından TAYAD'ın eskiden üyesi olan birisinin oturduğunu bildiği, Şafak Yayla ile evde birkaç kez kaldığı, soruşturma konusu eylemden yaklaşık 15-20 gün kadar önce Şafak Yayla'nın örgüt mensuplarına bir süre bu eve gidilmemesi talimatı verdiği, evin adliyeye yakın bir noktada bulunması ve Şafak Yayla'nın bu yönde talimat vermesi nedeniyle eylemden önce Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol'un bu evde kalmasının kuvvetle muhtemel olduğu" yönünde beyanda bulunduğu ifade ediliyor.

Yapılan araştırmada, “DHKP-C içerisindeki faaliyetlerini gizlilik içerisinde deşifre etmeden yapması nedeniyle şüpheli Murat Canım'ın herhangi bir kaydının olmadığı, örgütün ve yapılanmalarının organize etmiş olduğu basın açıklaması, izinsiz gösteri ve benzeri eylemlere katılmadığı, örgüt güdümünde faaliyet gösteren kurumlara gidip gelmediği, kolluk takibine yakalanmamak için örgüt mensuplarıyla ortak olduğu kıraathanede görüşme yaptığı ve avukat olmasına rağmen herhangi bir avukatlık faaliyetinin bulunmadığı vurgulanan iddianamede, Canım'ın günümüz hayatın olağan akışına aykırı şekilde cep telefonu bulundurmadığı ve üzerine kayıtlı herhangi bir hattın bulunmadığı”na da dikkat çekiliyor.

Şüpheli Murat Canım'ın “DHKP-C’nin sansasyonel eylemlerde planlama ve lojistik temin aşamalarında kullandığı "Gizli Gruplar (Karıncalar)" ismi verilen yapılanması içerisinde faaliyet gösterdiği ve olay öncesinde örgütsel faaliyet kapsamında kullanılacak silahı temin ederek olayın asli faillerinden Şafak Yayla'nın kuryesi Mustafa Koçak'a verdiği aktarılan iddianamede, Canım'ın örgütsel konumu itibariyle soruşturma konusu eylemi bilebilecek durumda olduğu” bilgisi de veriliyor.

Ceza istemleri

İddianamede, 14 şüpheliye çeşitli oranlarda hapis cezası istendi. Şüpheliler, Faruk Ereren, Zerrin Sarı, Nuri Eryüksel, Mesut Demirel, Hüseyin Fevzi Tekin, Şadi Naci Özpolat, Şerafettin Gül, Seher Demir ve Musa Aşoğlu'nun "anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs " ve "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak kasten öldürme" suçlarından ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, bu şüphelilerin ayrıca, "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve ateşli silahlar kanununa muhalefet" suçlarından da 7,5 yıldan 25,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor. 

Diğer şüpheliler Mustafa Koçak ve Murat Canım'ın, "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, bu şüphelilerin ayrıca, "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak kasten öldürmeye, ateşli silahlar kanununa muhalefet ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya yardım" suçlarından 28 yıl ile 48,5 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılmaları da isteniyor.

İddianamede, şüpheliler Deniz Özel, Cengiz Özel ve Mithat Öztürk hakkında ise "örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan, 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapsi cezası isteniyor.