Savunma Büro ve Destek Hizmetleri Sendikası (SAVDES-SEN) Genel Başkanı Tuncay Cengiz, “Ocak 2023 ayından itibaren en düşük memur maaşı, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı olarak belirlenmeli, bu maaşların mevduat gibi kur korumasına alınarak artık ‘kur korumalı aylık ücret’ uygulamasına geçilmeli, kur korumalı aylık ücret ülkenin yıllık büyüme oranı ile artırılmalıdır” dedi.
Savunma Büro ve Destek Hizmetleri Sendikası (SAVDES-SEN) üyeleri tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde “3600 Ek Gösterge Ayırımcılığına Hayır Eylemi” yapıldı. “3600 ek gösterge eğitime göre verilsin”, “Adalet için 600 değil 3600 ek gösterge istiyoruz” pankartları açılan eylemde, “Adalet derdimiz 3600 hakkımız”, “İnsanca yaşamak bizim de hakkımız”, “Memuruz haklıyız ek gösterge hakkımız” sloganları atıldı.
SAVDES-SEN Genel Başkanı Tuncay Cengiz, şunları söyledi:
“2018 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın vaadi ile başlayan ve bütün memur ve emeklilerini umutlandıran 3600 ek gösterge çalışmaları, yine Sayın Cumhurbaşkanımızın herkese 600 puan açıklamasıyla başladığı gibi sona ermiş, bu açıklama ağır ekonomik koşullar altında açlık sınırına itilen memur ve emeklilerinin umutlarını yok etmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Vedat Bilgin’in, adalet duygusunu zedelemeyecek ve kamu çalışanlarının beklentilerini karşılayacak düzenlemeyi ortaya koyacağız ifadesi de havada kalmış, adalet duygusu zedelenmiş, durum daha da karmaşık hal almıştır.
Herkese 600 puan eşitlik gibi görünse de sonuçları adil değildir. 3600 ek göstergeye ulaştırmayan 600 puanın emekli maaşında sadece 118 TL, emekli tazminatında ise 4238 TL artışa neden olduğunu, 3600 ek göstergeye ulaştıran 600 puanın ise emekli maaşında yaklaşık 1400 TL, emekli tazminatında ise yaklaşık 50 bin TL artışa neden olduğunu hepimiz biliyoruz. Kimine 118 TL, kimine 1400 TL emekli maaşı artışı. Bu mudur adalet?
Amir olarak yetki ve sorumluluk verdiğiniz, şube müdürü, ilçe müdürü, SGK merkez müdürü, müdür yardımcıları ve şeflere, hiyerarşiyi yok sayarak, 2800 veya 3000 ek gösterge verirken, daha önce sicilini verdiği ve disiplin amiri olduğu personele 3600 ek gösterge vermek midir adalet? Aynı yarışma sınavı ile işe alınmış taşra kariyer uzmanına 2800 ek gösterge verip merkez kariyer uzmanına 4200 ek gösterge vermek midir adalet? Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları ile atanmış uzman, Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni, Muhasebeci, Hesap Sorumlusu, Gümrük Muhafaza ve Gümrük Muayene Memurları gibi kadrolarda görev yapan üniversite mezunu personele 2800 ek gösterge vermenin neresinde vardır adalet? Sağlık Teknikerine 3600 ek gösterge verirken Teknik Hizmetler Sınıfındaki tekniker ve teknisyenlere 2800 ek gösterge vererek görmezden gelmenin neresindedir adalet? Hiç ek göstergesi olmayan Yardımcı Hizmetler Sınıfına 600 ek gösterge vererek oyalamanın neresindedir adalet? Hiç ek göstergesi olmayanlar ile ek göstergesi 2200’e kadar olanlara yüzde 55, 2200, 2800 ve 3000 ek göstergesi olanlara yüzde 85 tazminat yansıtma oranı belirleyip, 3600, 4200 ve 4400 ek göstergeye yüzde145, 4800 ek göstergeye ise yüzde 165 vermek midir adalet? 5434 sayılı kanuna tabi memurlar ile 15 Ekim 2008 yılından sonra 5510 sayılı kanuna tabi olan memurlar arasındaki emekli maaşı bağlama ve tazminat yansıtma oranı arasında farklılık yaratmak mıdır adalet?
Eşitlik her zaman adalet değildir. Herkese 600 puan söylemi, kimisine 118 TL kimisine 1.400 TL emekli artışı getiriyorsa, kimisine 4.238 TL, kimisine 50.000 TL emekli tazminatı artışı getiriyorsa, bu alenen adaletsizliktir. Memur ve emeklilerimizin tek derdi, bu ekonomik koşullarda kimseye muhtaç olmadan insanca yaşamak ve ayakta durabilmektir. TÜRK-İŞ araştırmasına göre, Mayıs 2022 ayı 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 6.017, yoksulluk sınırı ise 19.602 TL’dir. En düşük memur maaşının 6.300 TL olduğu dikkate alındığında, memur açlık sınırında emeklisi ise açlık sınırı altındadır. 2022 yılı 5 aylık enflasyon farkı yüzde 28,12 ve bu fark nedeniyle, 2022 yılında tüm memurların birer maaşı buhar olup uçtu. Emeğin ve alın terinin karşılığı bu değildir. Devleti ayakta tutan ve temsil eden memurlar ve emektarları bu adaletsizliği ve eziyeti hak etmemektedir.
Ek gösterge çalışmalarında temel olarak, unvan yerine öğrenim durumunun esas alınması, yüksek öğrenimli ve birinci derecedeki her memura unvan ve sınıf ayırımı yapılmaksızın yardımcı hizmetler sınıfı dahil taban olarak 3600 ek gösterge verilmelidir. Yetki, sorumluluk ve hiyerarşi hususu bu temel üzerine inşa edilerek, ek göstergeler piramit şeklinde tabandan tavana adaletli bir şekilde yükseltilmelidir. Hizmet yılı ve eğitim farlılıkları arasında adaletsizlik oluşmaması için, her ek gösterge karşılığında yeni bir tazminat yansıtma oranı belirlenmeli, ek göstergeler arası tazminat yansıtma oranları arasında denge kurulmalı, ardışık iki ek gösterge arasındaki farklar eşitlenmelidir. 15 Ekim 2008 tarihinden sonra 5510 sayılı kanuna göre işe alınan kamu çalışanları ile 5434 sayılı kanuna tabi olan kamu çalışanları arasında emekli maaş/tazminat yansıtma oranları arasında eşitlik sağlanmalıdır. Tüm kamu çalışanları arasında ücret adaleti sağlanarak, tüm kamu çalışanlarının ücret belirleme mevzuatı birleştirilmeli, ‘eşit işe eşit ücret’ sloganı ile başlayıp, ‘ismi aynı olan kadrolara eşit ücret’ uygulamasına dönüşen ücret sistemi değiştirilmeli, iş güçlüğü, yetki, sorumluluk gibi hususlar sisteme dâhil edilmelidir.
“Kur korumalı aylık ücret uygulamasına geçilmeli"
Ocak 2023 ayından itibaren en düşük memur maaşı, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı olarak belirlenmeli, bu maaşların mevduat gibi kur korumasına alınarak artık ‘Kur korumalı aylık ücret’ uygulamasına geçilmeli, kur korumalı aylık ücret ülkenin yıllık büyüme oranı ile artırılmalıdır. Ayırımcılığa şiddetle ‘hayır’ diyoruz. Taleplerimizin çok rahatlıkla karşılanabileceğini ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulacak teklifte düzenlenebileceğini biliyoruz. 0 ila 3000 ek gösterge arasında kalan yaklaşık 1 milyon 800 bin memur ve 1 milyon 300 bin emektar yok sayılmasın, hiyerarşi bozulmasın, kadrolar arasında taşra-merkez gibi ayırımlar olmasın, mevcut kamu personeli yönetim sisteminde genel bir reform yapılsın istiyor, sadece ‘Adalet’ diyoruz.”
SAVDES-SEN Genel Başkanı Tuncay Cengiz’in ardından konuşan İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ise şunları söyledi:
“Ek gösterge çalışması kamuda yeni bir adaletsizliğin yolunu, kapısını açıyor. 3600 ek gösterge kamu çalışanlarının sorunlarını çözen bir anlayış değildir. 3600 ek gösterge tüm sorunları çözecek de değildir. Tüm kamu çalışanları daha sonra yapılan açıklamalarda 3600’ü herkesin alacağı gibi bir kanaate sahip oldu. 4 milyon memur, 2 milyon memur emeklisi 3600 beklentisine girdi. Sonuçlar açıklandığında ‘dağ fare doğurdu.’ Kadrolar, unvanlar arasında o kadar çok adaletsizlik var ki burada anlatsak birkaç saatimizi alır. 3600 meselesi kamu çalışanları açısından baştan beri sakat, yanlış bir başlangıçtı. Sonucun böyle olacağını zaten biliyordum. Kamu çalışanlarının temel sorunu insanca yaşayacağı bir ücrettir. İnsanca yaşayacağı ücretin taban aylığıyla ortaya konulması gerekir. 3600 yerine taban aylığını güçlendiren, ek ödemelerinin emekliliğe esas haline gelmesini sağlayan bir düzenleme yapılmış olsaydı bugün sokaklarda olmayacaktınız. Memurların en az yarısı, memur emeklilerinin yarıdan fazlasının umudu yıkılmış olmayacaktı. Daha düzgün, daha güzel herkesi mutlu edebilecek bir tablo ortaya çıkacaktı. Yapamadılar, beceremediler ben zaten beklemiyordum.
Bu şartları bilen biri olarak bu düzenleme tekrar gözden geçirilip, daha adil, daha hakkaniyetli bir hale getirilebilir. Sayın Bakanın şu an da kamuoyuna yansıyan tepkileri dikkate alarak Meclis komisyonuna rötuşları yapılmış, talepler karşılanmış halde getirmesidir. Elbette biz kamu çalışanlarının arasındaki bu adaletsizliğin önlenmesi için komisyonlarda, genel kurulda elimizden geleni yapacağız. Parlamento da çoğunluğu bulunan Cumhur İttifakı ortaklarının bu konuda bir karar vermesi gerekir. Adalet mi? Ayrımcılık mı? Eşitlik mi? Hak hukuk mu? Bu kararı doğru verin. Kamu çalışanları arasında huzursuzluğa yol açmayın. Kamu çalışanları zaten 4A-4B-4C gibi saçma kadro sistemleriyle perişan halde. 20 yıldır yandaş, candaş, partili atadığınız bürokratlarınız yüzünden zaten kamuda huzurda yok. Bu kadar huzursuz ettiğiniz, bu kadar ayrıma tabi tuttuğunuz kamu çalışanlarına bir kere olsun şaşı bakışınızdan vazgeçin adalet deyin.
Adınız adalet, her konuştuğunuzda, her ifadenizde adaletten, kalkınmadan bahsedersiniz ama uygulamalarınızda maalesef adaletiniz olmadı, bugün de yok. 3600 ek göstergede de adaletiniz yok. Çünkü adaletsizlik, ayrımcılık maalesef bu siyasi iktidarın ruhuna, hücrelerine işlemiş durumda. Merak etmeyin az kaldı, bunun sonu gözüküyor. Gerçek anlamda ‘devletin dini adalettir’ anlayışı içerisinde hem kamuya hem bu ülkeye adalet gelecektir, gelmelidir, gelmek zorundadır. Artık yeter, ayrımcılıktan, ötekileştirilmekten bıktık. Hak hukuk çiğnenmesinden usandık. Artık özgürce konuşan, özgürce hakkını ifade edebilen bireyler olmak istiyoruz. Huzur içinde yaşamak istiyoruz. Memuriyetimize giderken heyecanla çalışmak için iş yerimize gitmek istiyoruz. Bugün kamu çalışanlarının yüzde 90’ı huzur içinde çalışmıyor. Bu çileyi kamu çalışanlarına yaşatanlara artık yeter, adalet diyoruz.”