Savunma uzmanından itidal çağrısı: Barış Türkiye ile mümkün

Savunma uzmanından itidal çağrısı: Barış Türkiye ile mümkün

DW: Sayın Kaim, Türkiye, federal milletvekillerinin İncirlik'te yurt dışı misyonunda olan Alman askerlerini ziyaret etmelerine izin vermedi. Sizce artık askerleri geri çekmenin vakti geldi mi?

Markus Kaim: O kadar ileri gitmek gerektiğini düşünmüyorum. Federal hükümet böyle bir durumla ikinci kez karşı karşıya kalıyor. Federal Meclis'te kabul edilen Ermeni kararının ardından da benzer bir durum yaşandı. O dönem vekillerin İncirlik ziyareti haftalarca engellenmişti. Bu durumda, yürütmenin başı olan hükümet ihtiyatlı davranırken, yasama organı olan Federal Meclis'in sert tepki göstermesini dikkate değer buluyorum.

DW: Çok mu ihtiyatlı? Federal hükümet bu noktada bir hata mı yapıyor?

Kaim: Pek tabii ki şimdi sert bir tepki gösterilerek, Alman ordusuna bağlı birliği geri çekip, Ürdün'e konuşlandırmak mümkün. Ancak bu durum Türkiye'nin, bir yanda IŞİD'e karşı yürütülen uluslararası koalisyon içinde ve diğer yanda mülteci krizine karşı stratejik bir partner kalacağı gerçeğini değiştirmez. Ayrıca Suriye savaşında barışın da ancak Türkiye ile mümkün olacağını da unutmamak gerekir. Bu nedenle de federal hükümetin ateşe körükle gitmemesini anlayabiliyorum. Şimdi büyük tepkilerin ve sert tutumların sırası değil.

DW: IŞİD'in bulunduğu bölgelerde keşif yapan Alman jetleri, Türkiye'deki İncirlik Üssü'nden havalanıyor. Almanya ve Türkiye arasındaki gerginlik IŞİD'e karşı mücadele eden uluslararası koalisyonun çalışmalarını sekteye uğratıyor mu?

Kaim: Almanya'nın koalisyon güçleri içindeki çalışmalarını zannediyorum şimdiye kadar kimse ciddi anlamda tartışmaya açmadı. Burada asıl konu Almanya'nın koalisyona desteğini Türkiye'den mi, Ürdün'den mi yoksa farklı bir yerden mi yapacağı. Bu nedenle bu süreç bir kez daha Almanya-Türkiye ilişkilerine zarar verici bir durum.

DW: Birçok gözlemci federal milletvekillerinin İncirlik ziyaretine izin verilmemesinin etki-tepki olduğu, son olarak Almanya'nın NATO'daki Türk subaylarının iltica başvurularını kabul etmesi üzerine böyle bir karar alındığı görüşünde. Buna nasıl ölçülü bir tepki verilebilir?

Kaim: Federal hükümet, iltica başvuruları sürecinin buradaki hukuk devletine göre işlediğine dikkat çekmekten başka bir şey yapamaz. İltica başvurularını kabul etmek federal hükümetin değil, Alman yargısının görevi. Bu, bu konuda federal hükümetin elinin kolunun bağlı olduğunu gösteriyor. Bugüne kadar Türkiye'de yargılanma tehdidiyle karşı karşıya olan tek bir Türk subayı Türkiye'ye iade edildi, o da Bulgaristan'dan edildi. Diğer tüm NATO üyeleri Almanya ile aynı tavrı sergiledi.

DW: Bu durumda Almanya, hiçbir şekilde karşı koymadan Türk hükümetinin provokasyonlarına alışmak zorunda mı?

Kaim: Almanya-Türkiye ilişkilerinin 16 Nisan'daki anayasa değişikliği referandumu sonrasında düzeleceği beklentileri, sanırım biraz aceleci oldu. İncirlik'i ziyaret izninin yine verilmemesi, Türk hükümetinin kuvvetli bir hafızası olduğunun göstergesi. Ve ayrıca bu durum Türkiye-Almanya güvenlik ilişkilerindeki gerilimin süreceğinin de göstergesi. Türkiye'nin paralel olarak yeni bir dış politika arayışında olması da gerilimin daha da artmasına yol açabilir. Türkiye bu arayışta, zorunluluktan Batı'dan uzaklaşmıyor ancak şimdi daha güçlü şekilde Batılı olmayan hükümetlerle başta Rusya ile işbirliği arayışında. Şu sıralar Türkiye'nin daha önce hiç yapmadığı şeyler oluyor. Türk dış politikasında şimdi şu temel öne çıkıyor: Alternatifler olduğu için Batı'nın talimatları artık kabul edilmiyor.

Markus Kaim Almanya'nın önde gelen düşünce kuruluşları arasındaki olan Alman Bilim ve Politika Vakfı SWP'de görev yapıyor. Uzmanlık alanlarını güvenlik, savunma politikaları ve özellikle askeri misyonlar oluşturuyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Söyleşi: Richard A. Fuchs.