Soma, açlık grevi, Suruç gibi davaların avukatlarının tutuklanmasının ardından, Altan Kardeşler davasında da avukatların mahkeme salonundan atılmasıyla "savunmasız yargı dönemi"nin getirilmeye çalışdığı yorumunda bulunuldu. Eski İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, "İktidar devlet avukatlığı yaratmanın peşinde” derken, eski İstanbul Barosu Başkanlarından Turgut Kazan da “Bu saldırılar OHAL döneminin bir ayrılmaz parçası olarak sürüyor” ifadesini kullandı.
Evrensel'den Erdi Tütmez'in haberinde 500 civarında avukatın cezaevlerinde olduğu aktarılırken, haberde, "Tutuklu gazeteciler ile başlayan süreç akademisyenler, öğrenciler, siyasetçiler, dokunulmazlıkları bulunan milletvekillerini içine aldı. Sıra avukatlara da geldi" denerek, "Savunmasız yargı dönemi" yorumunda bulunuldu.
“Ben baro başkanıyken iktidarın bir projesi vardı o da devlet avukatlığı yaratmak. Tıpkı savcılar ve yargıçların yetiştiği gibi bir avukat tipi yetiştirmek. Şimdi galiba o proje yürürlüğe koyuluyor” diyen Prof. Yücel Sayman, “Savunma kurumsal olarak yargıda yerini almıştır. Ama şimdi yargının örgütlenmesinde savunma yok" ifadesini kullandı.
Salman, konuşmasının devamında şöyle dedi:
"İktidarın savunma açısından bir devlet avukatlığına ihtiyacı var. Bunlar yargıdaki dönüşümü, bağımlılığı tamamlamak için. Yargının durumu artık eskisinden daha da beter. Yargı şu an vatandaş için ne anlam ifade ediyorsa şimdi onun daha koyusu. Herkesin avukatı tutuklanmıyor. Belirli bir görüşte olan, devrimci ve ilerici olan avukatlar tutuklanıyor. Yargıda yer almak isteyen, yargıda kendi gücünü savunmak isteyen avukatlar tutuklanıyor.”
Avukat Turgut Kazan da “Bu saldırılar OHAL döneminin bir ayrılmaz parçası olarak sürüyor ve OHAL’in ilanından beri zaten yaşanıyor.” dedi.
“Ne yazık ki AYM, OHAL ile birlikte kendisini devre dışına çıkardı ve yine ne yazık ki yargı da doğrudan siyasal iktidara bağlı bir görev anlayışı içinde çalışıyor” ifadesini kullanan Kazan, şunları kaydetti:
“Kimsenin bir güvencesi kalmadığı gibi avukatların da güvencesi kalmamıştır. Biz bunu başından beri söylüyoruz. Bu çok ciddi bir durum. Ama ne yazık ki hem Türkiye Barolar Birliği hem de barolarımız önemli ölçüde bu ihlalleri seyrediyor. Adalet isteğiyle ilgili arayışı artık talebe dönüştürmek gerek. Bu yaşananlara tepki gösterilmesi gerekiyor. OHAL rejiminin bile aslında bir hukuk rejimi olması gerekir. Ama Türkiye’deki OHAL rejiminin başından beri hukukla bir ilgisi yok. Hukuk rejimi de olmayınca, parça parça bir şeyleri tartışmanın bir anlamı yok. Vatandaşın avukattan yararlanma hakkı zaten yoktu ve şimdi de süs olarak bu hak orada dursun diyorlar. Bunun en çarpıcı örneği önceki gün Altan kardeşlerin davasında yaşandı ve avukatlar gayet rahat bir şekilde dışarı atıldılar.”