Sayıştay raporlarında, özel hastanelerde hasta ya da yıllık izinde gözüken doktorların ameliyat, muayene yaptıkları, bu işlemlerin de Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) faturalandırıldığı belirlendi. Ayrıca ölen kişilere, ölüm tarihlerinden sonra sağlık tesislerince işlem yapılarak bedellerinin SGK’ya faturalandırıldığı da açığa çıktı.
Cumhuriyet'ten Mustafa Çakır'ın haberine göre Sayıştay’ın Karayolları Genel Müdürlüğü Raporu’nda, karayollarında iş yapan bazı yüklenicilerin uygulamaları ile devleti nasıl zarara uğrattıkları da ortaya konuldu.
SGK Raporu’na göre SGK tarafından sağlık hizmet sunucularına verilen toplam 12.1 milyar TL tutarındaki avans, mevzuatta öngörülen üç aylık süreyi aştığı halde kapatılmadı. Eski yeşil kartlıların, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nca ödenmesi gereken genel sağlık sigortası primlerinden 7 milyar TL tutarındaki kısmının kurumlar arasında mutabakat sağlanamadığından süresi içerisinde tahsil edilemediğine dikkat çekildi. MEDULA verilerinin incelenmesi sonucunda, hastalara konulan tanılar ve hastaların ameliyat bilgileri ile faturalandırılan işlemlerin birbiri ile uyuşmadığı tespit edildi.
Ölen kişilere, ölüm tarihlerinden sonra sağlık tesislerince işlem yapılarak bedellerinin SGK’ya faturalandırıldığı belirlendi. Raporda, “İşlemlerin incelenmesinde, sağlık tesislerince hastane bilgi yönetim sistemlerine, sistematik aksaklıklar nedeniyle geç girilen işlemler göz önünde bulundurularak ölüm tarihlerini takip eden ikinci günden itibaren yapılan işlemler ve faturalandırmalar esas alınmıştır. Bazı örneklerde, sigortalının vefatından bir yıl sonra dahi, hastanelerce işlem yapılarak kuruma faturalandırma yapıldığı görülmüştür” denildi. Özel sağlık hizmet sunucularında (özel hastaneler) görev yapan doktorların hastalık veya analık hali nedeniyle raporlu olduğu ve geçici iş göremezlik ödeneği aldığı tarihlerde, aynı zamanda görevli oldukları sağlık tesislerinde işlem yaptıkları (ameliyat, muayene vb.) ve söz konusu işlemlerin SGK’ye faturalandırıldığı da belirlendi. Sağlık tesislerinde çalışan doktorların, hastalıkları nedeniyle yatarak tedavi gördükleri ya da yıllık izinde oldukları günlerde aynı zamanda görevli oldukları sağlık tesislerinde işlem yaptıkları (ameliyat, muayene vb.) ve söz konusu işlemlerin de SGK’ya faturalandırıldığı tespit edildi.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı raporunda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın mali rapor ve tabloları hakkında denetim görüşü oluşturabilmek için gerekli olan mali rapor ve tablolar ile bilgi ve belgelerin, kamu idaresi tarafından sağlanamadığı için görüş bildirilemediğine dikkat çekildi. Ayrıca mevzuata aykırı olarak Sağlık Bakanlığı Engelli Sağlık Kurulu Raporu Veri Tabanı’nda kaydı bulunmayan kişiler (62 bin 807 kişi) ile kaydı olup ağır engelli olmayan kişiler (35 bin 554 kişi) için evde bakım ödemesi yapıldı. İşverene asgari ücret destek ödemeleri ile işveren prim teşviki ödemeleri hatalı raporlandı.
Sayıştay’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı Raporu’na göre kapatılan Başbakanlık’a ait borç, alacak, hak ve yükümlülük hesapları, KHK hükümlerine uygun şekilde kapatılarak Hazine ve Maliye Bakanlığı hesaplarına aktarılmadı. Bakanlık dönem sonu işlemlerinin muhasebeleştirilmesinde eksiklikler görüldü. Hazine Müsteşarlığı mali tablolarında “Menkul Varlıklar” hesabında kayıtlı altın, gümüş vb. menkul varlıkların değerlemeye tabi tutulmaması nedeniyle gerçek değeri ile muhasebeleştirilmediğine dikkat çekildi. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan Kamu Borç Yönetimi Raporu’nda yer alan ve bakanlığın taraf olduğu borç üstlenim anlaşmalarına ilişkin bilgilerin, bu rapordan yararlanacak olanların doğru karar vermelerine yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve kapsayıcı olmadığı vurgulandı. Hazine Müsteşarlığı ve Maliye Bakanlığı’nın Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak yeniden yapılanmasıyla birlikte yeni oluşan bakanlık bünyesinde iç kontrol sistemi de kurulmadı.
Sayıştay’ın Karayolları Genel Müdürlüğü Raporu’nda, karayollarında iş yapan bazı yüklenicilerin uygulamaları ile devleti nasıl zarara uğrattıkları da ortaya konuldu. Rapora göre süreç şöyle işliyor: Kamu İhale Yasası’na göre ihale edilen birim fiyat teklifli bazı işlerde, işin belli kısımlarına isteklilerin yaklaşık maliyet fiyatına göre yüksek teklif verdikleri, özellikle işin sonraki aşamalarında yapılmasını bekledikleri iş kalemlerine ise düşük teklif verdikleri görüldü. Bu şekilde toplamda en düşük fiyatı vererek ihaleyi alan yüklenicilerin, imalat aşamasında öncelikle yüksek teklif verilen iş kalemlerini yaptıkları, düşük teklif verilen iş kalemlerini ise sözleşme tutarının iş artışı ya da imalat değişiklikleri gibi nedenlerle tamamlanması nedeniyle yapmadan sözleşmeyi sonlandırdıkları tespit edildi. Bunun sonucunda da ihale konusu proje yarım kalıyor. Daha sonra yapılan ikmal ihalelerinde ise önceki ihalede düşük teklif verilen iş kalemleri, daha yüksek fiyatlarla ihale edilerek yapılıyor. Bu şekilde projeler planlanan maliyetin çok üzerinde bedellerle, üstelik de gecikmeli olarak bitiriliyor. Raporda, söz konusu yöntemle yapılan işlerin süreci, “Ordu-Ulubey Ayrımı - Kabadüz İl Yolu Km 0+000-21+300 Arası Yol Yapım İşleri” özelinde açıklandı.
109.2 milyon lira yaklaşık maliyetli işte, toprak tesviye işleri için yüzde 37, sanat yapıları için yüzde 30, üstyapı işleri için yüzde 42, oto korkuluk işleri için yüzde 86 indirimli teklif verildi. Ancak köprü işleri için 9 milyon liralık yaklaşık maliyete karşılık 26.3 milyon liralık teklifte bulunuldu. Artış yüzde 190 oldu. Köprü işlerinde sadece bir iş kalemi için yaklaşık maliyet fiyatına göre yüklenici tarafından tam 311 kat fazla fiyat teklif edildi. Raporda şöyle denildi:
“İşin tamamının yapılmış olması durumunda, verilen teklifte hiçbir sorun olmadığı açıktır. Ancak yüklenicinin mevcut durumda işin tamamını yapmasına imkân bulunmamaktadır. Çünkü sözleşme bedeli, yüksek bedel teklif edilen imalat miktarlarındaki artışlar nedeniyle tamamlanmak üzeredir ve sözleşme tutarı kadar iş yapıldıktan sonra iş tasfiye edilecektir. Yaklaşık maliyet fiyatları ile fiilen yapılan köprü işleri bedeli karşılaştırıldığında, yüklenicinin sadece köprü işleri için yüzde 610 daha fazla hakediş tutarı elde ettiği görülmektedir. Yaklaşık maliyet tutarı ile yüklenicinin teklif tutarı karşılaştırıldığında, köprü işleri için yaklaşık yüzde 190 oranında yüksek teklif verdiği, yüklenicinin kendi teklifi ile gerçekleşen imalat tutarı karşılaştırıldığında, yaklaşık yüzde 150 oranında daha yüksek tutarda iş yaptığı görülmektedir.”
Rapora göre ihale dosyası kapsamında yer alan diğer iş grupları imalatları incelendiğinde, toprak işleri için yaklaşık 12 milyon TL tutarında teklife karşılık yaklaşık 356 bin TL, sanat yapıları için yaklaşık 30 milyon TL tutarında teklife karşılık yaklaşık 5.8 milyon TL, üstyapı işleri için yaklaşık 17 milyon TL tutarında teklife karşılık sıfır TL, oto korkuluk işleri için yaklaşık 270 bin TL tutarında teklife karşılık sıfır TL iş yapıldığı ortaya çıktı. Köprü işleri için ise yaklaşık 26 milyon TL teklife karşılık imalat artışları nedeniyle 64 milyon 637 bin 847 TL iş yapıldı. Sözleşme bedeli 89.6 milyon TL olan işte, 72.6 milyon TL harcama gerçekleştirildi. Bunun sadece 7.9 milyonu köprü harici işler için harcandı. Raporda, “Bu işe ilişkin önemli tespitlerden birisi de yaklaşık maliyetin miktar olarak gerçekçi hesaplanmaması sonucu, işin gerçek maliyetinin çok üzerinde yapılmasıdır. İdare ihale öncesi yaklaşık maliyet çalışmalarını doğru yapmamıştır. Bu nedenle, köprü grubu imalat miktarlarında olağanüstü artış gerçekleşmiştir” vurgusu yapıldı.
Sonuç olarak köprü dahil yol yapım işi olarak ihale edilen iş, sadece köprü yapımına dönüştü. Raporda, “Nitekim, mevcut haliyle, iki adet köprü inşaatı tamamlanmıştır. Ancak köprülerin her iki tarafında da yol yapılamadığından köprüler kullanılamamaktadır” denildi. Raporda, bunların dışında projelerin doğru hazırlanmaması nedeniyle imalatlar ve projeler için birden fazla ödeme yapıldığı, karayolları imalatında yapılan sıcak karışım imalatlarının sözleşmede öngörülen süreden daha kısa sürede bozulduğu, kurum taşınmazlarının mevzuata aykırı olarak pazarlık usulü ile kiraya verildiği, kâr mücadalesi, bakım, yapım ve onarım yapılması işlerinde mevzuata aykırılıklar belirlendiğine dikkat çekildi. Projelerin doğru hazırlanmaması nedeniyle de imalatlar ve projeler için birden fazla ödeme yapıldı.
Sayıştay’ın Karayolları Genel Müdürlüğü Raporu’na göre 2018’de 152 milyon 12 bin 519 Otomatik Geçiş Sistemli (OGS) geçişten 633 milyon 722 bin 617 TL; 311 milyon 429 bin 33 Hızlı Geçiş Sistemli (HGS) geçişten 1 milyar 549 milyon 661 bin 614 TL olmak üzere toplam 2 milyar 183 milyon 384 bin 231 TL gelir elde edildi. 2018’de HGS ve OGS’den toplam 20 milyon 574 bin 137 kaçak geçiş gerçekleşti. Köprü ve otoyollarda gerçekleşen toplam 132 milyon 22 bin 276 TL kaçak geçiş bedeline ilişkin gelir tahakkuk kaydı yapılmadı ve söz konusu bedellere mali tablolarda yer verilmedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı raporunda, yap-işlet-devret modeliyle yapılan Avrasya Tüneli’nin hizmet imtiyaz varlığı ve gelecek dönemlere ait muhtemel vazgeçilen gelirlere ilişkin muhasebe kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı tespit edildi. Ayrıca proje ile ilgili olarak idare tarafından verilen talep garantilerinin tam, doğru ve gerçeğe uygun şekilde muhasebe kayıtlarına alınmadığı eleştirisi de yapıldı. Rapora göre idari para cezaları tam ve doğru olarak takip edilmedi. TOBB’nin sorumluluğunda üretilen sayısal takograf cihazlarının hatalı olmasına karşın idare tarafından gereği yapılmadı.