AKP ve MHP, üzerinde uzun süredir çalıştığı, seçim barajını yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşüren teklifi TBMM’ye sundu.
Yüzde 10 barajı, uzun yıllar HDP ve öncülü partileri Meclis dışında tutmak dışında amacıyla kullanıldı ve değiştirilmedi.
2002’den sonra ise baraj en çok AKP’ye yaradı. HDP ve öncülü partiler, barajı aşamayacağı düşüncesiyle bağımsız adaylarla seçime girdiğinden, Doğu ve Güneydoğu’daki vekilliklerin büyük bölümünü AKP aldı. AKP aynı zamanda baraj problemi yaşayan sağ partileri de içinde eritti. AKP’ye katılmayan ancak barajı aşamayan partiler ise süreç içerisinde güçten düştü, etkililiğini kaybetti.
2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesiyle, başkanlık sisteminin koalisyonları sonlandıracağını ve istikrar getireceğini vaat eden AKP ile MHP, Cumhur ittifakını kurarak, seçime birlikte girdi. Bu dönemde, bunun da bir anlamda koalisyon olduğu eleştirisini getiren CHP’ye, “sen de ittifak kur” baskısı yapıldı. CHP ile İYİ Parti, Millet İttifakı’nı bu koşullar altında kurdu.
Halen yürürlükte olan ve başkanlık seçimi ile son genel seçimde uygulanan sistem ittifakların işine yarıyordu ve Cumhur ittifakı sistemin kendisine yarayacağını düşünüyordu. Bu sistemde, her seçim çevresinde ittifakların aldığı oylara bakılıyor, hangi ittifaka kaç vekil düştüğü hesaplanıyordu. Daha sonra ise o ittifaktaki partilerin o seçim çevresinde aldığı oya bakılarak, hangi partinin kaç vekil kazandığı belirleniyordu.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.
2018’deki genel seçimde AKP 295, MHP 49 vekil çıkarttı. Yapılan hesaba göre ittifak olarak değil parti olarak oyları sayılsaydı AKP 12, MHP ise 5 vekil daha kazanabilecekti.
Buna karşılık 146 vekil çıkartan CHP’nin fazladan 13, 43 vekil çıkartan İYİ Parti’nin fazladan 9 vekillik kazandığı hesaplandı
İttifaklarda yer almayan HDP de sistem nedeniyle normalde kazanabileceğinden 5 vekil daha az çıkartabildi.
Örneklemek gerekirse, bu sistemde üç vekil çıkartılacak bir seçim çevresinde 140 bin oy kullanılmışsa ittifakların oylarına bakılıyor.
İttifaklardan biri 90 bin, diğeri 50 bin oy almışsa kaç oyla vekil çıkartılacağı hesaplanıyor. Bu seçim çevresinde 45 bin ortalama ile vekil çıkartılıyorsa, birinci ittifak iki vekil, ikinci ittifak bir vekil çıkartıyor. Daha sonra ise ittifakı oluşturan partilerin oy oranına bakılarak vekilliklerin hangi partiye gideceği belirleniyor.
Getirilen teklifte artık ittifakın oylarına değil partilerin oylarına bakılacak. Bu seçim çevresinde AKP 80 bin oy almış diğer partilerin her biri 15 bin oy civarında kalmışsa üç vekilliği de AKP kazanacak. Bu örnekte aldığı oy üçe bölündüğünde bile diğer partilerden fazla olan AKP, ittifakla kazandığından daha fazla vekil çıkartabilecek.
AKP, bu sistemde kitlesel gücüne güveniyor. MHP ise tek başına barajı aşabilme güvencesini cebine alıyor. Yüzde 7 barajı MHP’ye bu güvenceyi veriyor.
Bu durum, özellikle güçlendirilmiş parlamenter sistem mutabakat metnine imza atan, CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin strateji belirlemesini zorunlu kılıyor.
Önceki seçim sonuçlarına göre, bu partilerin ittifakla seçime girmeleri halinde blok oyları yüksek çıksa da parti olarak tek başlarına aldıkları oy birçok seçim çevresinde AKP’nin çok daha altında.
Özellikle ittifak sayesinde barajı geçeceği düşünülen DEVA, Gelecek, Saadet partileri ile Demokrat Parti’nin vekil çıkartamama riskleri büyük.
Bu nedenle teklif bu haliyle yasalaşırsa bazı seçim çevrelerinde ortak aday listelerinin çıkartılması gündeme gelecek.
Yeni seçim sistemi ile il ve ilçe seçim kurulları da yeniden oluşturulacak. Bir partinin müşahidi, onay olmaksızın bir başka parti adına çalışamayacak. Bu da kimi partilerin örgütlülüğünün zayıf olduğu yerlerde sandık başında müşahit bulunduramaması sonucunu yaratacak.
TIKLAYIN | AKP ve MHP'nin seçim kanunu teklifi Meclis'e sunuldu: Baraj, yüzde 7'ye düşecek
TIKLAYIN | AKP ve MHP uzlaştı; işte Meclis’e sunulan Seçim Kanunu teklifinin tam metni