'Seçimler mutlaka yapılmalı'

'Seçimler mutlaka yapılmalı'

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinden Michael Martens "Nefret ve Şiddet" başlıklı yorumunda “Türkiye'nin Avrupa'ya ihtiyacı var” diyor:“Türkiye'nin mülteci krizinin üstesinden gelinmesinde hem iyi hem de kötü zamanlarda Avrupa için çok önemli bir ortak olduğuna dair bir kanıt daha gerektiyse eğer, bu kanıtı Ankara'daki saldırı ortaya koydu. Ankara hükümetinin saldırının ardından Avrupa ile mülteci krizi konusunda yürütülen görüşmeleri ertelemiş olmasını hiç kimse kınayamaz. Ancak ortaya çıkan soru, bunun ne tür bir şiddet olduğu? Bu kışkırtılmış bir seçim kampanyasının vardığı trajik dip nokta mı, yoksa başkentteki bu kanlı olay seçimden sonraya da sirayet edebilecek bir istikrarsızlık döneminin başlangıcı mı? Türkiye'de son yıllarda nefret ve şiddetin büyüdüğü zehirli bir atmosfer oluştu. Buna ek olarak, Başbakan Davutoğlu kendi politikasına sıkı sıkıya bağlı kalsa da, ülke dış politikada çaresizlik içinde olduğu izlenimi uyandırıyor. Doğru, Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı var. Türkiye olmadan mülteci krizini çözmek mümkün değil. Fakat Türkiye öngörülebilir dönemde kendisi ile meşgul olacak ve Erdoğan döneminde unuttuğu bir şeyi yeniden keşfedecek: Onun da Avrupa'ya ihtiyacı olduğunu.”Die Welt gazetesinde Deniz Yücel imzalı yorumda ise Anakara'daki saldırıda hükümet karşıtlarının hedef alındığına dikkat çekiliyor:“Kurbanların kim olduğu artık biliniyor. Onlar, Tayyip Erdoğan ve medyasının düşman olarak gördükleri kesimler: Solcular, Kürtler, Aleviler, Ateistler… Çok sayıda muhalif, devlet güçlerinin Ankara'daki katliama doğrudan karıştığına inanıyor. Sonsuz internet aleminde dikkatleri çeken fakat Türkiye tarihi göz önünde bulundurulduğunda hemen silinip atılamayacak korkunç bir iddia. Bundan bağımsız olarak: Başkentte 126 vatandaşın öldüğü bir olayın sorumluluğunu almak istemeyen bir devlet yönetimi, taziye dileklerinin iletileceği bir adres olmaktan çıkar. Saldırıda AKP hükümeti değil, onun karşıtları ve muhalifler hedef alındı.”Süddeutsche Zeitung'da Christiane Schlötzer'in kaleme aldığı yorumda 1 Kasım seçimlerine atıfta bulunuluyor:“Kürt çevrelerinde korkunç bir şüphe güç kazanıyor: Devlet bombaladı. ‘Derin devlet', yani istihbarat birimleri, asker ve mafyadan oluşan sağcı yapı bir dönem her şeyden sorumlu tutuluyordu. Aslında bu yapılanma çökertildi, fakat yeni bir derin devlet oluşmuş olabilir. Yine de devletin en üst mertebesinin kendisini bile bile devasa bir kaosa sürüklemiş olması ihtimali tutarlı değil. Sonuç olarak devlet hangi izahatı yaparsa yapsın, buna inanmayan çok fazla sayıda insan olacak. Bu, toplumdaki güvensizlik hissiyatını daha da güçlendirecek. Bu yüzden ne olursa olsun 1 Kasım'da seçimler mutlaka yapılmalı. Bunun dışında kalan her tür seçenek, ülkeyi uçuruma sürüklemek isteyenlere davetiye çıkartmak olur.”Kölner-Stadt Anzeiger gazetesindeki yorumda sığınmacı krizine çözüm arayan AB'nin Türkiye'nin ‘güvenli ülkeler' listesine alınmasına ilişkin planı eleştiriliyor:

"Berlin'deki hükümet ve diğer AB ülkeleri bu kanlı olayın ardından kendilerine Türkiye'nin 'güvenli ülke' ilan edilmesi planının makul olup olmadığını sormalı. Zira Türkiye'deki şiddet sarmalı hızını artırmış gibi görünüyor. İstanbul'daki göstericiler şimdiden Kürt gerillalarını misilleme yapmaya çağırdı: Katılımcılar, 'İntikam PKK' sloganı attı.“