Cumhuriyet gazetesinde Mustafa Halif mahlasıyla kaleme alınan bir yazıda, son günlerde AKP'den aday olup olmayacağı yolunda tartışmaları devam eden ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "aday olursa isabaetli olur" açıklamasıyla gözlerin üzerine çevrildiği 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün vereceği olası karara ilişkin olarak, "Yakın çevresinden birkaç kişiyle yaptığım telefon görüşmelerinin sonucunu kısaca söyleyeyim; geri dönüşü kesin gibi" yorumu yapıldı. "Seçimlerden sonra Davutoğlu kısa bir süre başbakanlık yapıp görevi Gül’e devredecek. Gül o dönem Meclis Başkanı olacak" denilen yazıda, "Gül’e yakın kaynaklar şu andaki durumu 'gelirse başbakan olarak gelir' diye özetliyor" ifadeleri yer aldı.
Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (8 Mart 2015) nüshasında yayımlanan, "Gül gelirse başbakan olarak gelir" başlıklı yazı şöyle:
Abdullah Gül’ün bir sobanın etrafında seyyar satıcılarla çektirdiği fotoğrafı gördüğümde iki düşünce belirdi kafamda. Birincisi çocukluk günlerim, öyle bir sobanın karşısında kaçak içilen ilk Gelincik sigarası...
İkincisi Gül aktif siyasete geri dönüyor. Aslında çok alamet belirmişti. Başbakan Ahmet Davutoğlu 20 Şubat’ta Pakistan dönüşü uçakta gazetecilere, bir vesileyle Gül ile görüştüğünü, vekillik konuşmak için erken olduğunu “en azından böyle bir talep ve ortamın oluşmadığını” söylemişti. Ardından Tayyip Erdoğan cuma namazı çıkışı gazetecilere Gül’ün siyaset için vereceği kararla ilgili, “Güzel de olur, hayırlı da olur” diyecekti. Son olarak Enerji Bakanı Taner Yıldız dün Gül’ün siyasete dönüşüyle ilgili. “İki cumhurbaşkanımız ve genel başkanımız herhalde onlar karar verecek” diye konuştu. Peki, bu konudaki son durum ne?
Parti oyları faktörü Yakın çevresinden birkaç kişiyle yaptığım telefon görüşmelerinin sonucunu kısaca söyleyeyim; geri dönüşü kesin gibi. Sebepleri de ortada aslında. Partinin yolsuzluk skandalı sonrası bölünmesi, Davutoğlu’nun bu bölünmeyi yönetememesi ve Erdoğan’ın kabinenin bakanları (başta Babacan) ile kritik bürokratlarına (Erdem Başçı) yüklenmesine karşı duramaması, bunların sonucu ekonominin sıkıntıya girmesi, dış politikada tarihin en karanlık süreci... Hakan Fidan olayı da işin tuzu biberi... Tüm bu tablonun ardından partinin oylarında aşağı yönlü hareket.
Bir süre Meclis Başkanı Şimdi hesap ise şu: Gül partiye geri dönecek, bu yolla partide yeniden birlik sağlanacak. Bu şekilde oylarda yeniden yükseliş olacağı hesaplanıyor. Seçimlerden sonra Davutoğlu kısa bir süre başbakanlık yapıp görevi Gül’e devredecek. Gül o dönem Meclis Başkanı olacak. AKP’nin yeni iktidara geldiği dönemde Gül, yasaklarından kurtulan Erdoğan’a Başbakanlık koltuğunu bırakmıştı. Gül’e yakın kaynaklar şu andaki durumu “gelirse başbakan olarak gelir” diye özetliyor. Gül’ün adaylığı ile ilgili kritik soru ise şu: “Erdoğan kendi kafasındaki tarzda başkanlık diyor; Gül, Türk tipi olmaz” diye itiraz ediyor. Kaynaklar bunu da “Erdoğan ile Gül bir araya geldiğinde konuşulacak konu” olarak özetliyor.
İntifada başlatmak Yazıya fotoğrafla başladık fotoğrafla bitirelim. 19 Ağustos 2014 Çankaya Köşkü. Gül’ün makama vedası.
Eşi Hayrünnisa Gül, Erdoğan’a yakın, haklarında olumsuz yazılar yazan kimi gazetecilerin elini sıkmıyor. Ve çok kritik bir cümleyi tarihe not düşüyor:
• Bizi kaç yıldır tanıyorsunuz; çizgimizde bir değişiklik oldu mu? Hayır. Bir de etrafımızdakilerin geçirdiği değişime bakın. Neler yazılıyor, söyleniyor, insan inanamıyor. Ben her şeyi biliyorum. Şimdi ben de susuyorum, ama fazla susmayacağım; asıl intifadayı ben başlatacağım. AKP’de intifada başladı; haber vereyim...
CHP, Gül’e gül uzatıyor CHP’ye uğradım önceki gün. Seçim anketleri elden ele geziyor. AKP yüzde 38.2 görünüyor. CHP, yüzde 28.1. HDP, barajın hemen altında MHP yüzde 20 sınırında. Hangi odaya girdiysem, 8 Haziran sabahı konuşuluyor. CHP’liler partilerinin büyük çıkış yapacağından umutlu değiller; o yüzden de daha çok diğer partilerde olup biteceklere odaklanmış durumdalar; özellikle de iktidar partisinde. HDP’nin barajı aşacağına inanıyorlar. “Bu, ‘doğal olarak’ MHP’yi güçlendirecek. İktidarı zora sokacak” diyorlar. Üst katlarda mukim bir üst düzey yöneticiyle konuştum. “AKP’de çift başlı yönetimin zararları görülmeye başlandı. Biri kontrolsüz, diğeri kifayetsiz iki lider var. Ayrı telden çalıyorlar. Babacan krizi tırmanıyor. Bir dağılma hali içindeler. Parti yönetimi ne yapacağını bilemiyor. O yüzden Gül’e sığındılar” dedi. CHP’ye göre, “Gül’ü Davutoğlu istiyor, ama Erdoğan direniyor. Biliyor ki, Gül gelirse ekibiyle gelir. Erdoğan ona sözünü zor geçirir.” Sonra analize girişti görüştüğüm üst düzey partili: “İç dinamik açısından da, dünya konjonktürü bakımından da artık Türkiye’nin Erdoğan’la yürüyemeyeceği görüldü. Bir rehabilitasyon dönemine ihtiyaç olacağı açık. Yaratılan tahribatı giderebilecek tek irade CHP’dir. Tıkanan AB süreci, yargının siyasallaşması, kısıtlanan özgürlükler; bütün bu konuların çözümlenmesinde inisiyatif alabilir. Başlayan çözüm sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde de sorumluluk alabilir.” “Yani” diye sordum: “Erdoğan’ın geri plana çekildiği, Gül’ün başbakan olduğu bir yapılanmada, CHP iktidara ortak olabilir.” “Doğru mu anladım” diye yeniden sordum: “Evet, seçim sonrası, Erdoğan’sız bir CHP-AKP koalisyonu olabilir” dedi.