Son 5 yılda vatandaşın harcama kapasitesi kişi başına düşen kredi miktarını artırırken, vatandaş ekonomisinin finansal istikrara bağlı hale gelmesinin, siyasi tercihlerde keskin kırılmaların önüne geçebileceği iddia ediliyor. Son 5 yılın verilerine göre, kişi başı kredi miktarı ortalama yüzde 200 artarken, en yüksek artış yüzde 927 ile Siirt’te oldu. Konut satışları son 5 yılda yüzde 106 artarken, taşıt kredisinde artış yüzde 94 oldu. Taşıt kredisinin şampiyonuysa yüzde 870 ile Muş oldu.
Radikal gazetesinden Bahadır Özgür’ün haberine göre, AKP’ye verilen desteğin en önemli sebebi ekonomi. Verilere göre Anadolu'da bir 'kredili refah' dönemi yaşanıyor. Ev ve araba satışlarının, yükselen yaşam standardının kaynağı gelir artışı değil banka kredileri. Vatandaş istikrarın bozulmasından korkuyor ve seçmen tercihlerini bu endişe belirliyor.
5 yılın verileri üzerinden yapılan hesaplamalar, özellikle Anadolu kentlerinde dikkat çekici bir ekonomik farklılaşmanın yaşandığını ortaya koyuyor. Bu farklılaşmanın ana dinamiğini tüketim oluşturuyor. Anadolu kentlerinde adeta bir ‘kredili refah’ dönemi yaşanıyor. Ve bu yaşam standartının neredeyse tek kaynağı da borçlanma. Zira, ücretler, istihdam gibi reel göstergelerdeki gelişme ne bu standartı koruyacak ne de ileriye taşıyacak düzeyde değil. Tıpkı ülke ekonomisi gibi 2007’den sonra vatandaşın ekonomisi de finansal istikrara hayati derecede bağlı hale geldi. Dolayısıyla vatandaşın bu ‘kredili refahı’, ileriye dönük alınan ciddi riskler üzerine kurulu. Böyle durumlarda siyasi sonuçlar iki şekilde tezahür edebiliyor. Birincisi; istikrarın bozulması korkusu siyasi tercihte keskin kırılmaları engeller. İkincisi; bu riskin mevcut iktidarla taşınamayacağına dair bir kanı oluşursa eğer alternatif arayışı başlar. AKP de ‘istikrar’ vurgusuyla vatandaşın tam da şu anda duymak istediği söylemi bayrak haline getirdi. İşte 5 yılın il il bilançosu:
Tüketim kapasitesi arttı
5 yılda değişen en önemli şey vatandaşın harcama kapasitesinin artması. Bu da kredi sayesinde oldu. Kredibilite bir açıdan istikrarı diğer yandan ileriye dönük alınan riski gösterir. İlk olarak istikrar penceresinden bakalım. Kişi başı kredi miktarı ortalama yüzde 200 arttı. En yüksek artış yüzde 927 ile Siirt’te. En düşük yüzde 141 ile Ankara ’da. İlk 15 il içine sadece 3 büyükşehir var. Ortalamanın çok üzerinde artış yaşanan illerin çoğunluğu Orta Anadolu, Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun küçük illeri.
Anadolu’da konut patlaması
Kullanılan bu kredinin refaha nasıl yansıdığını en iyi gösteren şey ise doğrudan yaşam koşullarını değiştiren bir sonuç olarak ev almaktır. Konut satışı 5 yılda yüzde 106 arttı. Burada yine dikkat çeken şey büyükşehirler dışındaki orta halli kentlerde rekor artışın olması. Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz’de artış ortalamanın iki katından fazla. TOKİ’nin ne derece önemli bir işlev gördüğü bu verilerle teyit ediliyor.
Evden sonra otomobil geliyor
Türkiye ’de Batı ülkelerinden farklı olarak vatandaşın evden sonra refah göstergesi saydığı şey otomobil. Taşıt kredisi 5 yılda ortalama yüzde 94 yükseldi. Muş yüzde 870 artışla lider. Onu Hakkari, Kilis, Tunceli, Kars, Karaman, Bingöl, Gümüşhane gibi iller takip ediyor. 56 ilde ortalamanın üzerinde artışı yaşandı. İlk 20 ilin içinde hiçbir büyükşehir yok. Üç büyük il ise ilk 50’nin içinde bile değil.
Bu kredilere vadandaş sadık
Konut ve otomobil satışlarındaki bu tablo vatandaşın mali durumunu nasıl etkiliyor? Bu konuda ilginç bir sonuç ortaya çıkıyor. Her iki kredi türünde de geri ödeme performansı 2009’dan sonra oldukça başarılı. 2009’da takipteki taşıt kredisinde Kastamonu, Muş, Bitlis, Karaman, Tunceli, Bingöl dışındaki tüm illerin performansı kötüydü. 2013 sonunda ise Afyon, Adıyaman ve Kırıkkale dışındaki tüm illerin iyi. Konut kredisi daha başarılı. Takipteki konut kredisi alacağı ortalama yüzde 33 azaldı. Sadece 13 ilde artış gösterdi. En yüksek artış Kilis, Karaman ve Osmaniye’de. Büyükşehirlerde ortalamaya yakın bir düşüş olurken küçük illerde ortalamanın yine iki katına yakın düşüş var.
Tasarrufta iyileşme yaşandı
Vatandaşın mali durumunun belki de en önemli kalemi tasarruf. Yeterli düzeyde olmasa da yine Anadolu illerinde tasarruf mevduatında önemli yükseliş oldu. Örneğin; kişi başı tasarruf mevduatında İstanbul ’da yüzde 56, Ankara’da yüzde 54, İzmir’de yüzde 50 artış yaşanırken; Şırnak’ta yüzde 125, Ağrı’da yüzde 123, Bitlis’te yüzde 116 gibi artışlar var. İlk 20 ilde sadece 3 büyükşehir bulunuyor. Doğu ve Güneydoğu illerinin yüzde 90’nı ise ilk 30’un içinde.
Ücret artışı enflasyona yenildi
5 yıl önceye göre ortalama günlük kazanç yüzde 41 oranında yükseldi. Bu sürede enflasyon ise yüzde 34 arttı. Dolayısıyla gelir artışı enflasyonun sadece 7 puan üzerinde. En yüksek artış yüzde 50 ile Tekirdağ’da. Onu yüzde 47 ile Denizli, Karaman, Gaziantep izliyor. İstanbul’da yüzde 45. Ortalamanın üzerinde artış yaşanan sadece 23 il var. 33 il ise enflasyona ezildi. En vahim tablo Doğu ve Güneydoğu’da. Bu bölgedeki ücretler enflasyon artışının yarısına bile zor ulaşıyor.
Ödenemeyen kredi miktarı arttı
Konut ve otomobildeki performans diğer kredilerde yok. Kişi başı takipteki alacak alarm veriyor. Türkiye ortalaması yüzde 42 artarken, Tunceli yüzde 472 ile rekor kırdı. Mardin, Karadan, Bingöl, Şırnak yüzde 200 ile listenin üstündeki iller. Güneydoğu batık bölgesi gibi. Slk 20’yd 14 Güneydoğu ve Doğu ili var. Batık kredideki artışta 45 il ortalamanın üzerinde. Ve bu illerin çoğunluğu sanayi açısından zayıf yerler. Sadece Ardahan, Artvin, Kayseri, Bayburt ve Karabük’te batık kredi azaldı.
Kredi kartında kırmızı alarm
Kredi kartı batağında da yine ciddi bir durum söz konusu. Özellikle Güneydoğu ve Doğu illeri bu bakımdan da alarm veriyor. Muş’ta artış yüzde 377, Tunceli’de yüzde 365, Bingöl’de yüzde 299, Hakkari’de yüzde 280. Bu konuda karnesi en kötü 15 il içinde Yozgat ve Osmaniye dışındaki tüm iller Doğu ve Güneydoğu’dan. Bu 15 ilin batık kredi kartı miktarı yüzde 150’nin üzerinde yükseldi. Bunların ardından gelen 10 ilde yine ağırlıklı bu bölgelerden. Sadece iki ilde batık kredi kartı azaldı. İstanbul’da yüzde 35, Uşak’ta yüzde 6 düştü.
Tüketici kredisi geri dönmüyor
Vatandaşın kredi kartı limitleri ve yasal sınırlama nedeniyle ‘sıcak para’ ihtiyacı için başvurduğu tüketici kredilerinde ise durum yine kötü. 33 ildeki batık tüketici kredisi miktarı yüzde 100’ün üzerinde yükseldi. İlk 15 ilin içinde yüzde 470 artışla Karaman, yüzde 213 artışla Sinop, yüzde 240 artışla Niğde haricindekilerin tamamı yine Doğu ve Güneydoğu’dan. Tunceli yüzde 785’le rekor kırdı. Muş’ta artış yüzde 573, Siirt’te yüzde 430, Bitlis’te yüzde 353, Hakkari’de yüzde 325 gibi yüksek oranlar.
Ana harcamaların fiyatı arttı
Türkiye’de 5 yıl önceye göre temel ihtiyaçların fiyatları ortalama yüzde 34 yükseldi. 62 ilde ise fiyatlar ortalamanın üzerinde arttı. En fazla artan iller yüzde 39 ile Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir ve Kırşehir. Batı’nın sanayi illerinde ise artışlar ortalamanın altında. Kira artışı ortalama yüzde 22. Kentlerin yarısından fazlasında artış ortalamayı aşıyor. Doğu, Güneydoğu ve Doğu Karadeniz artışta en fazla yerler. Su fiyatı ise ortalama yüzde 33 zamlandı. Güney Akdeniz, İç Ege ve Orta Anadolu dışındaki yerlerde artış enflasyonun iki katına ulaşıyor. Suda rekor artış ise yüzde 66 ile Samsun, Tokat, Çorum ve Amasya; Yüzde 64 ile Diyarbakır ve Urfa’da. Ulaşım hizmeti fiyatlarında artış yüzde 36. Güneydoğu’da ise yüzde 45’in üzerinde. Kastamonu, Çankırı ve Sinop’ta yüzde 52. Üç büyüklerden sadece İzmir yüzde 42 ile üst sıralarda.
Beklenmedik harcama zorluyor
TÜİK’in en 2012 sonunda yaptığı yaşam koşulları araştırmasına göre, 2009’da her 100 kişiden 29’u konut masraflarını karşılamakta zorlandığını söylerken, 2012 sonunda bu sayı 22’ye düştü. Yüzde 25’lik bir azalma var. Borç taksitlerini ödeyemeyenlerin oranı ise yüzde 14 azaldı. Yeni giysi alamayanların oranında yüzde 20 gibi yüksek bir düşüş söz konusu. Buna karşın bir haftalık tatil bile yapamayanların oranı yüzde 3, beklenmedik masrafları karşılayamayanların oranı sadece yüzde 1 azaldı.
İcra dosyası sayısı hızlı düşüyor
‘Sosyal bir yara’ olarak görülen icra konusunda ise ilginç bir eğilim dikkati çekiyor. 2009’da icra mahkemelerine gelen dosya sayısı 265 bin 173’tü. Bu sayı 2010’da yüzde 14 azalarak 228 bin 332’ye indi. 2011’de düşüş yüzde 15 oldu. 2012 sonu itibariyle ise yüzde 8’lik bir azalma var ve dosya sayısı 179 bin 37 oldu. Burada hem yasal düzenlemelerin (Emekli maaşlarına el konulamama, ev eşyası hacizlerine sınır vb.) hem de taksit, yasal faize üst sınır, uzlaşma vb. payı büyük.
Yeni işyeri sayısında artış oldu
2009 ile kıyaslandığında iş yeri sayısı Türkiye’de yüzde 35 arttı. 45 ildeki artış bu ortalamanın üzerinde. İl il bakıldığında Kilis yüzde 88 ile ilk sırada. Onu yüzde 85 ile Mardin, yüzde 84 ile Şırnak, yüzde 81 ile Şanlıurfa takip ediyor. İlk 10 ilin tamamı Doğu ve Güneydoğu’dan. En az artan illerin büyük çoğunluğu ise Karadeniz’den.