Sedat Ergin: Borrell'in raporunda “İnsan Hakları Eylem Planı”nın eksiklere çözüm getirmediği belirtildi

Sedat Ergin: Borrell'in raporunda “İnsan Hakları Eylem Planı”nın eksiklere çözüm getirmediği belirtildi

Hürriyet yazarı Sedat Ergin, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in Türkiye konusunda hazırlamış olduğu raporda “İnsan Hakları Eylem Planı”nın yeterli bulunmadığının belirtildiğini aktardı. 

Ergin bugünkü köşesinde, "Rapordaki bir diğer kritik nokta, bu ayın başında açıklanan “İnsan Hakları Eylem Planı”nın insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarındaki başlıca kusurlara, eksikliklere çözüm getirmediğinin kaydedilmesidir" ifadelerine yer verdi. 

Raporda Borrell'in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’la ilgili tahliye yönündeki kararlarının uygulanmamasının da eleştirildiği belirtildi.

Ergin'in yazısının ilgili bölümü şöyle:

Borrell’in raporunda, ayrıca savcı ve hâkimler üzerindeki siyasi baskıların yargı bağımsızlığını önemli ölçüde olumsuz yönde etkilediği, gazetecilerin, öğrencilerin, avukatların, muhalif siyasetçiler, aktivistlerin çok geniş tutulan terörizm suçlamaları üzerinden soruşturmaya uğradıkları, tutuklandıkları ve mahkum oldukları gibi eleştiriler de var. Keza, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’la ilgili tahliye yönündeki kararlarının uygulanmaması da Borrell tarafından bir eleştiri olarak kayda geçiriliyor. Bu arada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın geçen hafta HDP hakkında açtığı kapatma davasının da rapora girdiğini belirtelim.

Rapordaki bir diğer kritik nokta, bu ayın başında açıklanan “İnsan Hakları Eylem Planı”nın insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarındaki başlıca kusurlara, eksikliklere çözüm getirmediğinin kaydedilmesidir.

Borrell’in dikkat çeken bir başka ifadesi, Türkiye ile bazı AB ülkeleri arasındaki ikili ilişkilerin gergin olduğundan söz ederken, bu durumun aynı zamanda Türk makamlarının zaman zaman başvurdukları “agresif söylem” ile iç politika kararlarına karışmaya dönük girişimlerden de kaynaklandığını belirtmesidir. Bir başka anlatımla, Türkiye, bazı AB ülkelerindeki siyasi süreçlere müdahale etmekle suçlanıyor.