Organize suç örgütü kurmak suçlamasıyla hakkında gözaltı kararı olan ve yurt dışında olan Sedat Peker, daha önce aynı suçtan hüküm giymiş; 2014'te cezaevinden çıktıktan sonra çeşitli organizasyonlarda ödül almıştı. 1990'lardan bu yana "mafya operasyonlarının" en önemli isimlerinden olan Sedat Peker kimdir?
Cuma sabaha karşı İstanbul merkezli birçok ilde, Sedat Peker'in de aralarında bulunduğu 63 kişiye yönelik "organize suç örgütü" operasyonu başlatıldı. İstanbul, Ankara, Kocaeli, Trabzon ve Hatay'da 121 adreste arama yapıldı ve onlarca şüpheli gözaltına alındı.
Soruşturma kapsamında Peker'in elebaşı olduğu 63 kişinin; "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "nitelikli yağma", "gasp", "rüşvet", "yaralama", "tehdit" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" gibi birçok suça karıştığı belirlendi.
Son olarak 18 Ocak'ta Kuzey Makedonya Cumhuriyeti'nde "sahte kimlik ve pasaport çıkarma" suçlamasıyla gözaltına alınarak sınır dışı edildiği ve Kosova'ya gittiği belirlenen Peker'in hâlâ Kosova'da olduğu belirtiliyor.
Balkan Insight adlı internet sitesine konuşan Kosova yetkilileri, Peker'in Kosova pasaportu olmadığını, kendisine geçici oturum izni verildiğini söylemişlerdi.
1971 yılında Sakarya'da dünyaya gelen Peker'in adı, 1990'larda yasa dışı suç örgütü kurduğu, "tehditle tahsilat yaptığı, zorla alıkoyduğu, insan öldürmeye azmettirdiği" gerekçeleriyle yargılanması haberleriyle gündeme gelmeye başladı.
1997'de Rize'de kaçakçılık yaptığı belirtilen Abdullah Topçu'yu öldürmekle suçlanan Peker, mahkemede beraat etti. Ancak beraberinde yargılanan iki kişi Topçu'yu öldürmek suçundan müebbet hapse mahkum oldu.
Ardından Romanya'ya kaçtı, ancak tüm bu suçlamalarla açılan soruşturmalar sonunda Ağustos 1998'de Türkiye'ye getirildi. Hakkında birden çok suçtan açılan davadan Mayıs 1999'da beraat etti. Bu süreçte sekiz ay boyunca cezaevinde kaldı.
1999'un sonunda, Aralık ayında Milliyet gazetesine verdiği röportajda, kendisini "pantürkist ve turancı" olarak tanımlayan Peker, hakkındaki suçlamalar için "medeni ilişkilerin sınırlarını aşıp sert davranarak hakkı olan parayı almaya çalıştığını" söyledi.
Yine aynı röportajda, Çeçen militanların organizasyonuyla Trabzon-Soçi seferini yapan Avrasya Feribotu'nu kaçıran ve Dalaman Cezaevi'ne giren sanıkları buradan kaçırdığıyla ilgili haberlerle ilgili soruya yanıt vermiş; cezaevi firarlarıyla ilgisi olduğunu yalanlamamıştı.
Peker, 2000'li yılların başında organize suç örgütlerine yönelik başlayan geniş kapsamlı operasyonlar sonucunda, 12 Mart 2005'te İstanbul Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü tarafından yapılan Kelebek Operasyonu ile tutuklandı.
Tutuklu yargılandığı dava 31 Ocak 2007 tarihinde karara bağlandı ve Peker 14 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı. "Silahlı terör örgütü kurma" suçuyla yargılandığı bir başka davada da Peker'e bir yıl üç ay hapis cezası verildi. Son olarak Ergenekon davasında da 10 yıl hapis cezası aldı.
10 Mart 2014'te ise Özel Yetkili Mahkemeler'in kapatılması ve uzun tutukluluk süresinin de 10 yıldan beş yıla indirilmesinin ardından, ağır ceza mahkemelerinden tutuklu sanıklar hakkında art arda Ergenekon davası sanıklarının tahliye kararları geldi.
Bu kapsamda Doğu Perinçek, Kemal Kerinçsiz, Tuncay Özkan gibi isimlerle birlikte Peker'in de şartsız tahliyesine karar verildi. Hakkında farklı davalardan verilmiş cezalar olsa da Peker cezaevinden salıverildi.
Cezaevinden çıktıktan sonra "iş adamı olarak çalışmalarını sürdürdüğünü" söyleyen Peker, o dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için "Bazı insanlar vardır toplum içinde onlarla ilgili şunları duyarız; 'doğuştan şanslı', 'Yüce Allah yürü ya kulum demiş', 'rüzgar nereden eserse essin tüm rüzgarlar onun yelkenine gidiyor' gibi halk deyişlerinin tamamı Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a uymaktadır." dedi. Aynı röportajında "Milliyetçi Hareket Partisi ile 16 yaşımdan bu yana bir ilişkim var." açıklaması da yaptı.
Peker'in 1 Kasım genel seçimleri öncesi Ekim 2015'te Rize'de "Teröre lanet mitingi" adı altında toplanan kişilere kürsüden bir konuşma yapması ve "oluk oluk kan akıtacağız" sözlerini söylemesi, tepkilere yol açtı.
2016 yılının başında da sokağa çıkma yasaklarının ve şiddetin sona ermesi için "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi yayımlayan Barış Akademisyenlerini "Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve kanlarınızla duş alacağız" sözleriyle tehdit etti.
Birçok muhalefet partili siyasetçinin, insan hakları örgütlerinin ve akademisyenin tepki gösterdiği bu sözler sonrası Peker hakkında İstanbul Anadolu Adliyesi 20'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Ancak davada sözleri "ifade özgürlüğü" kapsamında değerlendirilen Peker, beraat etti.
15 Temmuz'un yıldönümünde, 2017'de Üsküdar'da yaptığı bir konuşmada "Onları cezaevlerinde de asacağız" ifadeleri sebebiyle soruşturma açılan Peker, 2018'de bu davadan da beraat etti.
Geçen yıl adı bu kez yurt dışına kaçtığı iddialarıyla gündeme gelen Peker, Şubat 2020'de "bir suç işlemediğini ve yurt dışına kaçmadığını, üniversite okumak için birkaç aydır Balkan coğrafyasında olduğunu" duyurdu.
Bir süre sonra yine organize suç örgütü kurmak suçlamasıyla cezaevinde olan Alaattin Çakıcı'nın af kapsamında tahliye edilmesi üzerine Çakıcı'yı hedef alan bir video yayımladı.
Karşılıklı tehdit içerikli açıklamaların ardından iki isim bir telefon konuşması yaptı. Peker, konuşmanın ardından artık birbirlerine düşman olmayacaklarına dair bir söz verdiklerini açıkladı.
Gazeteci Saygı Öztürk, cezaevinde oldukları dönemde Çakıcı'ya yakın bazı isimlerin öldürüldüğünü, bundan da Sedat Peker'i sorumlu tuttuğunu, bu sebeple aralarının açıldığını, daha sonra bir kişinin araya girmesiyle barıştıklarını yazmıştı.
Aynı dönemde paylaştığı bir videoda da Hazine ve Maliye Bakanı olan Berat Albayrak için "Beni yok etmek istiyor" dedi ve yurt dışına çıkma sebebinin bu olduğunu açıkladı:
"Ben bu durumla ilgili yapacağım şeyin yurt dışına çıkmak olduğuna karar verdim. Karadağ'a geldik, bir arkadaşım aradı. Berat Bey talimat vermiş, onu gözaltına alın, demişler. Kesinlikle Berat Bey beni yok etmek istiyor."
Bu videodan birkaç gün sonra da Albayrak'a karşı başkaları sebebiyle dolduruşa getirildiğini savunan bir video daha paylaştı.
1990'lardan bu yana defalarca hakkında soruşturma açılan Peker, bir yandan da bazı iş insanları ve sporcuların da içinde bulunduğu iş ilişkileri içindeydi. Bu işlerden kazandığı paralarla bazı kuruluşlara "yardımda bulunduğunu" belirten Peker'e bu kuruluşların ve iş insanı örgütlerinin bazıları tarafından hayırseverlik ödülleri de verildi.
Hakkında açılan davalardan birinde ifade verirken aylık gelirinin 40 bin TL civarında olduğunu belirtmişti.
Cezaevinden çıktıktan bir süre sonra, Kasım 2015'te de Kültür ve Turizm Bakanlığı sponsorluğunda düzenlenen Dünya Karapapak Türkleri 1. Kurultayı ve Kültür Etkinlikleri'nde "Türklük Hakanı" unvanı verildiği duyurulmuştu.