"Şehit cenazesinde vali ile komutan arasında protokol tartışması"

"Şehit cenazesinde vali ile komutan arasında protokol tartışması"

Milliyet gazetesi yazarı Serpil Çevikcan, Mardin'in Nusaybin ilçesinde bir şehidin cenaze töreninde, vali ile üst düzey komutan arasında yaşandığı iddia edilen 'protokol' tartışmasını kaleme aldı. "Nusaybin’de şehit olan bir askerimiz için tören düzenleniyor. Şehidin tabutu tören alanının ortasında. Bu sırada vali ile bölgenin en üst komutanı arasında bir protokol tartışması baş gösteriyor. Vali, komutanın kendisinin sağında değil solunda durması gerektiğini söylüyor. Komutan, buna tepki gösterince vali 'O zaman ben burada durmam' diyor. Yanıt, 'Durmazsanız durmayın o zaman' oluyor. Vali, başka bir tarafa geçiyor" ifadelerini kullanan Çevikcan, "Bu olay, kamuoyu gündeminde yer bulmuyor ancak Ankara’nın gündemini meşgul edebiliyor. Ankara’dan Mardin’e telefonlar ediliyor. Kulağımıza gelen iddialar böyle" diye yazdı.

Çevikcan ayrıca, Güneydoğu'daki operasyonların ardından 1883 barikatın kaldırıldığını, 680 hendeğin kapatıldığını söyledi.

Serpil Çevikcan'ın "Rakamlar ve tatsız iddialar" başlığıyla yayımlanan (1 Nisan 2016) yazısı şöyle:

"Güneydoğu'da yürütülen operasyonlar dördüncü ayında.

Silopi, Cizre, Sur ve İdil’de gerçekleştirilen operasyonların sona ermesinin ardından iç güvenlik harekatı Nusaybin, Şırnak ve Yüksekova’da devam ediyor. Askeriyle polisiyle uzunca bir süredir farklı bir konseptte çok ciddi bir operasyon silsilesi yaşanıyor.

Önce sizlerle bazı çarpıcı rakamları paylaşmak istiyorum: Bu rakamlar Nusaybin, Şırnak ve Yüksekova’da 13 Mart’tan 31 Mart’a kadar olan bitenin resmini yansıtıyor.

 

Operasyonlar

 

- Nusaybin’de 14 asker, 8 polis şehit. 79 asker, 38 polis yaralı. Bu süre içinde 140 PKK’lı öldürüldü, 3 PKK’lı teslim oldu. Yine Nusaybin’de 1 tank, 5 kobra, 10 iş makinesi hasar gördü. 97 barikat açılırken, 11 hendek kapatıldı. 262 el yapımı patlayıcı (EYP) imha edildi. 10 silah, 105 mühimmat, 3 telsiz ele geçirildi.

- Şırnak’ta 2 asker, 5 polis şehit. 29 asker, 13 polis yaralı. 106 PKK’lı öldürüldü, 13’ü yaralı yakalandı, 1’i teslim oldu. 1 kobra, 1 kirpi, 4 iş makinesi hasar gördü. 65 barikat açıldı. 12 hendek kapatıldı. 261 EYP imha edilirken, 16 silah, 1213 mühimmat, 1 telsiz ele geçirildi.

- Yüksekova’da 1 asker, 3 polis şehit. 39 asker, 21 polis yaralı. Aynı sürede 87 PKK’lı öldürüldü, 3’ü yaralı yakalandı, 2’si teslim oldu. İlçede, 1 tank, 3 kobra, 5 iş makinesi hasar gördü. 82 barikat açılırken 45 hendek kapatıldı. 92 EYP imha edildi. 333 silah, 6334 mühimmat, 7 telsiz ele geçirildi.

Operasyonların devam ettiği üç merkezin son 20 gün içindeki tablosu genel olarak böyle.

Bir de 4 ayın bilançosuna bakalım:

- Operasyonların tamamlandığı Silopi, Cizre, Sur ve İdil’de toplam 73 asker, 23 polis şehit oldu. 506 asker, 191 polis yaralandı. Operasyonların devam ettiği Nusaybin, Şırnak ve Yüksekova’da şu ana kadar yaşananlar ilave edildiğinde bu yedi merkezde toplam 129 asker ve polis şehit düştü. 916 asker yaralandı. Hayatını kaybeden ve yaralanan güvenlik güçlerimizin toplamı 1045.

- Operasyonların tamamlandığı dört merkezde 1240 PKK’lı etkisiz hale getirildi. Bu rakam ölen, yaralanan, teslim olan ve yakalananları içeriyor. Operasyonların sürdüğü üç merkez de eklendiğinde toplam 1595 PKK’lı etkisiz hale getirildi.

- Yine operasyonların tamamlandığı Silopi, Cizre, Sur ve İdil’de 4 tank, 4 kobra, 12 iş makinesi hasar gördü. 1639 barikat açıldı. 612 hendek kapatıldı. 3098 EYP imha edildi. 1704 silah, 95 bin 581 mühimmat, 152 telsiz ele geçirildi.

- Operasyonların devam ettiği üç merkez de eklendiğinde toplam 1883 barikat açıldı, 680 hendek kapatıldı, 3713 EYP imha edildi, 2063 silah, 103 bin 233 mühimmat, 163 telsiz ele geçirildi.

 

Deneyimlerini aktardı

 

Nusaybin, Yüksekova ve Şırnak’ta, 4 merkezde gerçekleştirilenlere oranla, operasyonların neden daha ağır ilerlediği sorusu dillendiriliyor.

Kaynaklar bu soruya operasyonların tamamlandığı ve sürdürüldüğü merkezlerin yapılarının birbirinden çok farklı olduğu, buna uygun mücadele konseptleri geliştirildiği yanıtını veriyor. Bu çerçevede edindiğim bilgileri şöyle özetleyebilirim:

- PKK, Cizre’de elde ettiği tecrübeleri Nusaybin’e aktardı. Çelik plakalı duvarlar, kilit taşlarının içine EYP döşenmesi bunun göstergeleri.

- Cizre’de evlerin yüzde 35’i EYP’lerle tuzaklanmıştı. Nusaybin’de evlerin yüzde 90’ının EYP ile tuzaklandığı tespiti var.

- Cizre örgüt tarafından şehir savaşlarının pilot bölgesi olarak seçilmesine rağmen etrafı güvenlik güçleri tarafından tecrit edilebildiği için TSK, dışarıdan yardımı büyük ölçüde keserek operasyonları sürdürdü. Sur ise Cizre’nin tam tersiydi. Burada giriş çıkışlar çok yoğundu. Bu nedenle dışarıdan örgüt silah ve mühimmat desteği alabildi. Sur’da özellikle tarihi, eski, taş binaların birbirine yakınlığı operasyonların güç ilerlemesine yol açtı. Sur’daki operasyon “gölgede”, güvenlik güçleri için büyük önemi bulunan “güneş ışığı” neredeyse görülmeden yapıldı.

- Sur’da ve Cizre’de 2 tank topuyla yıkılabilen barikatlar Nusaybin’de 7-8 tank topuyla yıkılabiliyor. Çok ciddi çelik güçlendiricili duvar yığınağı yapılmış durumda.

- Nusaybin’de 450 ila 500 arasında terörist olduğu tespit edilmiş durumda. Bunların yarıya yakınının örgütün dağ kadrosu ve YPG’li olduğu belirtiliyor. Örgütün Cizre’deki operasyonlar sürerken YDG-H’li gençler ve dağ kadrolarının birleşimiyle oluşturduğu YPS adlı yapı da Nusaybin’de. Ancak bu yapının içindeki gençlerin önemli bir bölümünün Nusaybin’i terk ettiği değerlendiriliyor.

- Yüksekova’da operasyon başlamadan önce bine yakın terörist olduğu belirtiliyordu. Bunların yarıya yakınının tecrübeye sahip PKK’lılar olduğu ifade ediliyor. 200-250 kadar dağ kadrosundan olmak üzere şu anda Yüksekova’da 650 civarında terörist olduğu tespit edilmiş durumda.

- Güvenlik güçleri, bu merkezlerin yapısı ve örgütün buralarda yoğunlaşması nedeniyle operasyonların bitimi konusunda şu aşamada bir tarih veremiyor. Söylenen, tam hakimiyet sağlanana kadar operasyonların aynı kararlılıkta yürütüleceği.

 

Tatsız iddialar

 

Bu özet, ne kadar zorlu bir sürecin yürütülmekte olduğunun açık kanıtı.

Bu tabloya başta Ankara ve İstanbul olmak üzere bütün hayatı etkileyen, derin izler bırakan canlı bomba saldırılarını eklemiyorum bile.

Hal böyle olunca Ankara kulislerinde bir süredir dillendirilen bazı iddialar da insanı düşündürüyor.

Örneğin, bir şehidin cenaze töreninde bir valimiz ile üst düzey bir komutanımız arasında yaşanan tartışma gibi.

Nusaybin’de şehit olan bir askerimiz için tören düzenleniyor.  Şehidin tabutu tören alanının ortasında.

Bu sırada vali ile bölgenin en üst komutanı arasında bir protokol tartışması baş gösteriyor.

Vali, komutanın kendisinin sağında değil solunda durması gerektiğini söylüyor.

Komutan, buna tepki gösterince vali “O zaman ben burada durmam” diyor. Yanıt, “Durmazsanız durmayın o zaman” oluyor. Vali, başka bir tarafa geçiyor. 

Bu olay, kamuoyu gündeminde yer bulmuyor ancak Ankara’nın gündemini meşgul edebiliyor.

Ankara’dan Mardin’e telefonlar ediliyor.

Kulağımıza gelen iddialar böyle.

Tabii bu arada “asker içinde paralel yapılanma”, “Rus uçağını paralel askerler mi düşürdü?” tartışmaları işi darbe söylentilerine kadar boyutlandırıyor.

Genelkurmay Başkanlığı dün askerin hem demokrasiye hem de emir komuta zincirine bağlılığına ilişkin açıklama yapmak zorunda hissediyor.

Bu tartışmaların Ankara gündemini meşgul etmesi herhalde en çok operasyon bölgelerinde askeriyle, polisiyle, canla başla görev yapan güvenlik güçlerine ve başkentin, İstanbul’un göbeğinde evladını kaybeden annelere haksızlık"