Van/Erciş
Özelleştirme kapsamına alınan şeker fabrikalarının zarar ettiği yönündeki açıklamalara tepki gösteren işçiler, sorunun gereken modernizasyonların yapılmaması ve fabrikaların kurulduğu günkü sistemlerle çalışmaya devam etmesi olduğunu söyledi. Yeterli yatırımın yapılması halinde, Türkiye’nin yeniden şeker ihraç eden güçlü bir ülke haline geleceğini kaydeden işçiler, “Bize versinler, nasıl kâr edilir, nasıl çalıştırılır gösterelim” çağrısında bulundu.
‘Geçici’ statüde çalışan mesai arkadaşlarının yaşadığı hak kaybına da dikkat çeken işçiler, hükümetin “9 ay 20 gün çalışacaksınız” vaadinin yerine getirilmediğini belirtti. Van’ın Erciş ilçesindeki şeker fabrikasında geçici işçi olarak çalışan Hüseyin Gözüaçık, “Söylediklerini yapmadılar, sadece 170 gün çalışıyoruz. Ona göre para alıyoruz, sigortayı da ondan yatırıyorlar; öbür tarafta mı emekli olacağız biz. Çocuklarımız üniversite okuyor; biz ne yapalım, hırsızlık mı yapalım” dedi. 1997’den beri şeker fabrikasında çalıştığını söyleyen bir başka işçi de, “Gençliğimizi çaldılar, şimdi de bize mezarda emekli olun diyorlar” ifadelerini kullandı.
CHP’nin, özelleştirilmesi planlanan Doğu Anadolu’daki şeker fabrikalarına gerçekleştirdiği gezi devam ediyor. Erciş Şeker Fabrikası’nın önünde gerçekleştirilen eylemde, çalıştıkları fabrikanın son açıklanan özelleştirme listesinde yer almadığını ancak bunun ilerleyen günlerde özelleştirilmeyeceği anlamına gelmediğine dikkat çeken Şeker İş Sendikası Erciş Şube Başkanı Yavuz Şahin, “Yaklaşık olarak 12 milyar değerinde olan fabrikaların satılmasıyla devlet gelir elde etmeyecek ama satın alanlar, gereken modernizasyonu gerçekleştirmelerinin ardından para kazanacak. Daha önce özelleştirilen yerlerden elde edilen gelir, satın alanların 3-4 yıllık kârlarına eşit. Et ve Balık Kurumu, çimento fabrikaları satılınca piyasada rekabet kalmadı; buralardan büyük gelir elde edildi” diye konuştu. Şeker fabrikalarının Türkiye’nin ‘sigortası’ olduğuna dikkat çeken Şahin, şöyle devam etti:
“Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan bir kardeşimiz Kars, Ağrı, Elbistan, Erciş, Muş gibi fabrikalarda işbaşı yapıp terfi ederek batı fabrikalarına naklen gidebiliyor. Böylece de kaynaşma, birbirini tanıma imkanı buluyorlar. Bu noktada da terörün beli kırılıyor ve aleyhte propaganda yapma fırsatı kalmıyor. Ülkemizin en büyük problemi olan, milyarlar harcadığımız, koç gibi delikanlılarımızı şehit verdiğimiz terör belasının sonunu getirme fırsatını da bu kuruluşların satılması halinde zayıflatmış olacağız.”
Şeker üretiminin her aşamasında üreticiler ile işçilerin söz ve kanaat sahibi olması gerektiğini söyleyen HDP Erciş İlçe Eş Başkanı Şakir Asıl da “Yerli ve milli olduğunu iddia eden AKP hükümeti ne zaman ekonomik kaynak yaratmaya çalışsa, akıllarına ilk gelen hamle halkın birikimini peşkeş çekip satmaktır. Şimdi de gözlerini şeker fabrikalarına diktiler. AKP’nin tarım politikaları Türkiye’yi geleneksel tarım ürünlerini bile dışarıdan satın alır hale getirmiştir. Tekel, Sümerbank, Et ve Balık Kurumları’nın özelleştirilmesi işçiler için işsizlik ve hak gaspı anlamına gelmiştir. Şeker sektörünün ihtiyacı özelleştirme değil güçlendirme ve yeniden yapılandırmadır. Bizleri nişasta bazlı şekere yönelteceksiniz, halkın sağlığını tehdit edip bizi hasta edeceksiniz ve Erciş’teki hastanemizin inşaatı 10 yıldır bitmediği için bizi Ağrı’ya, Van’a, Erzurum’a sevk edeceksiniz. Siz işçileri işsiz, aileleri perişan, bizleri hasta edeceksiniz” dedi.
CHP Sivas Milletvekili Ali Akyıldız da yaptığı konuşmada, “14 ayrı şeker fabrikasını satışa çıkaran hükümete gittiğimiz her yerde sesleniyoruz; Türkiye’de şeker üretimi bittiğinde, her fırsatta benim milletim dediğiniz milletimizin çocuklarına, evlatlarına nişasta bazlı şeker yedireceksiniz. Peki nedir bu nişasta bazlı şeker? Açın bakın Sağlık Bakanlığı’nın sitesine, diyor ki nişasta bazlı şeker kanser yapıyor, karaciğeri iptal ediyor, kısırlık yapıyor. Peki çocuklarımızı, ülkemizin geleceğini nişasta bazlı şekere teslim etmek isteyen, kısacası uluslararası sermayenin taşeronluğunu yapan hükümete sesleniyorum. Sözde yerli ve milli olmak yerine özde yerli ve milli olun. Olamazsınız ama sözde de olsa, bu özelleştirmeden geri adım atın” ifadelerini kullandı.
“Halkımızın geleceğini ve refahını gözeterek değil; yalnızca şahsi çıkarlarını ve ranta, yağmaya dayalı düzenin devamını gözetenlere karşı gelmek boynumuzun borcudur” diyen CHP Parti Meclisi Üyesi Pınar Uzun da, “Bugüne kadar, Tekel'i, Et ve Balık Kurumu’nu, iplik fabrikalarını, ayakkabı fabrikalarını ve daha nicelerini özelleştirme adı altında sattıklarında, hangisi üretime devam etti. Özelleştirilen hangi kurumumuzda, işçiler, emekçiler, çalışanlar mağdur edilmedi. Bir tane örnek göstermesi mümkün mü? Özelleştirip AVM dikmedikleri bir yer gösterin. Özelleştirip yok pahasına elimizden çıkmayan tek bir fabrika tek bir kurum gösterin” dedi.
Özelleştirilmesi planlanan fabrikaların zarar ettiği yönünde hükümetten yapılan açıklamalara tepki gösteren CHP Genel Başkanı Veli Ağbaba da “Zarar ediyor diyorlar, külliyen yalan. Modernizasyon yapmadılar, gerekli koşulları sağlamadılar, zarar ediyor diyorlar. Zarar ediyorsa, özelleştireceksen, görevden alacaksan bir tek kurum var; Sanayi Bakanlığı. Sanayi Bakanı’nı görevden al o zaman” diye konuştu.
Şeker fabrikası işçilerinden birinin, “Bize versinler, nasıl kar edilir, nasıl çalıştırılır gösterelim” sözleri üzerine de Ağbaba, “Biz bunu destekliyoruz. Biz bu fabrikaların birilerine peşkeş çekilmesini değil, emekçiye verilmesini destekliyoruz” cevabını verdi. Ağbaba, şöyle devam etti:
“Bizlere ‘zarar zarar’ diyorlar Doğu Anadolu da ayakta kalan, üreten fabrikalar sayesinde saray kendisine 78 milyon dolara uçak aldı. O uçağın tek kanadı şeker fabrikaların zararını karşılamaya yeter. Meclis Başkanı İsmail Ağa meclis kendi çiftliği gibi yönetmeye çalışıyor. Bir oda yaptırdı binlerce lira para harcandı. Korumaları için 3 milyon liraya araç alındı. Meclis başkanını kimden koruyacaklarsa? Bütün fabrikaların zararı sarayın 13 günlük masrafına denk. İtibarın tasarrufu olmaz diyorlar. Bir odalı evinin su faturasını ödeyemediği için 81 Yaşındaki Gazal teyze gözaltına alınırken,sarayın 3 milyonluk su faturası görmezden geliniyor.
Fabrikalar zarar ediliyor diyorlar oysa fabrikaları modernize etmediler, gerekli yatırımları yapmadılar zarar ettirildiler. Şayet fabrikalar zarar ediyorsa buraları yöneten Sanayi Bakanı'nı görevden alın. Osman Gazi Köprüsü araç garantili yapıldı. Şimdi zarar ediyor. Zarar ediyor diye Osman Gazi Köprüsü’nü de mi kapacaksın. Avrasya Tüneli’ni de mi kapatacaksın. İşçi kardeşlerimiz diyor ki: ‘fabrikaları bize verin, görün nasıl kar edilir, nasıl çalıştırılır’ Biz de bu fabrikaların birilerine peşkeş çekilmesine değil verilecekse emekçiye verilmesinden yanayız. Şekeri savunmak vatanı savunmak kadar kutsaldır.”