Evlilik, muazzam bir dostluğun verdiği meyve de olabilir, iflah olmaz bir aşkın son durağı da. Fakat evlilik, kesinlikle ‘basit’ değil; seks gibi. Evlilik ile seks arasındaki ilişkisi ise birçok uzman için hâlâ tartışma konusu. Cinsel yönü yaralanmış bir evliliği sürdürmenin anlamlı ya da imkânlı olup olmadığına dair kimsenin kesin bir kanısı yok. Fakat bilinen bir gerçek var: 50 yaşın üzerindeki çiftlerin neredeyse dörtte biri sekssiz ilişkiler sürdürüyor.
Bob ve Susan Barkowitz, beraber yazdıkları ‘Why men stop having sex' (Erkekler sevişmeyi neden bırakır) isimli kitaplarında, medyanın cinselliğe dair takındığı tavrın günümüzde ‘büyük düş kırıklıklarına’ sebep olduğunun altını çiziyorlar. Gazlı içecek, araba ya da yemek satarken bile ‘seks satar’ zihniyetinin hâlâ yaşadığını belirten Barkowitzler, bu durumun -özellikle kadınlar için- büyük yanılsamalara sebep olduğunu söylüyorlar: ‘’Medyanın yarattığı ‘erkek her zaman sevişmek ister’ gibi bir algı var. Kadınlar, yatağa girmeyi arzulamayan adamlarla karşılaştıklarında, tam da yaratılan bu algı yüzünden, hayal kırıklığına uğruyorlar.’’
Londra’da yaşayan, 36 yaşındaki Paul de İngiliz The Guardian gazetesine gönderdiği mektupta eşiyle evlendikten sonra, geçen yıllarla beraber birbirlerinden daha az keyif almaya başladıklarını söylüyor. ''Seksin benim için önemli olduğunu ona anlatmak için çok uğraştım'' diyen Paul, bunu anlatabilmek için internetten öneriler bulmaya çalıştığını ama hiçbir girişiminin başarılı olamadığını dile getiriyor: ''Önüme kalın, taştan bir duvar çıkıyordu.''
Gittikçe eşinden uzaklaştığını dile getiren Guardian okuyucusu, bir iş arkadaşıyla kısa süreli ilişki yaşamaya başladığını da kaleme aldığı mektupta itiraf ediyor. Eşinin fark etmesiyle beraber sonlandırdığı ilişkisinden sonra eşiyle evliliklerine ‘ikinci bir şans’ verme kararı aldıklarını söylüyor.
Sekssiz de âşık kalınır
Yaşam koçluğu yapan Doktor Pam Spurr, Mirror’a verdiği mülakatta ‘sekssiz kalmış bir ilişkinin kesinlikle bitmiştir’ demenin yanlış bir ifade olacağının altını çiziyor. Sevişmeyen çiftlerin ‘aşksız ya da duygu yoksunu’ olduklarını söylemenin de hata olacağını dile getiren Spurr, duygusal birlik kurabilen, birbirlerine benzersiz dostluk bağlarıyla bağlı çiftlerin ‘aşık’ kalabileceklerini söylüyor.
Fakat, ilişkinin taraflarından birinin cinsel arzular barındırdığı hâlde karşılık bulamadığı takdirde, tıpkı Guardian’a yazan Paul gibi, kişinin karşısındaki isteksizliği anlayamayacağını ve bir noktadan sonra da başka kadın ya da erkeklerle beraber olmaya başlayacağını belirtiyor ve ekliyor: ‘’Ancak ikinci bir ilişkiye girmek, evliliğin ‘seks sorunu’nu çözebilecek bir senaryo değildir. İkilinin bu sorunu konuşarak çözmeleri gerekir.’’
Bu noktada Barkowitzlerin kitaplarında yer verdikleri bir anketin sonucuna da bakmak gerekli: Erkeklere ‘’Evliliğiniz sırasında sevişmeyi bıraktıktan sonra başka bir kadınla birlikte oldunuz mu?’’ diye sorulduğunda, yüzde 27’sinin cevabı ‘evet’ oluyor. 40 milyona yakın ABD’li çiftin ‘sekssiz ya da çok az seksli’ ilişkiler içinde olduğu düşünüldüğünde, bu yüzde daha anlamlı bir hâle geliyor.
Öte yandan Doktor Rebecca Dakin, çiftlerin sevişmedikleri takdirde ‘en basitinden arkadaş’ olduklarını söylüyor ve sekssiz bir ilişkiyi ‘sağlıksız’ gördüğünü belirtiyor: ‘’Cinsellik, ilişkiyi bir arada tutan yapışkandır.’’
Doktor, daha önce eskort olarak çalıştığını, ‘bu yüzden de sekssiz ilişkilerinin taraflarının ihtiyaçlarını nasıl giderdiğini’ bildiğini söylüyor.
Barkowitzlere kitapları için konuşan 50 yaşındaki bir erkek, eşinden sonra bir kadınla beraber olduğunda nasıl hissettiğini şöyle özetliyor: ‘’Bir kadının beni fiziksel olarak arzulamasının nasıl bir his olduğunu unutmuşum…’’
31 yaşındaki, ismini vermek istemeyen, Güney Afrikalı bir kadın ise kocasının kendisiyle beraber olması için evlendikleri gece bile dil dökmesi gerektiğini söylüyor, cinselliğe bakışlarının farklı olduğunu bilerek evlendiğini ekliyor. ‘’Çünkü onu seviyordum.’’