Geçen ay Kahramanmaraş merkezli depremlerle sarsılan Türkiye'nin güneydoğusu iki günden bu yana şiddetli yağışın etkisi altında. Salı gecesi başlayan şiddetli yağış, depremden de etkilenen Adıyaman ve Şanlıurfa'da sel felaketine dönüştü. Sel sularının yükselmesi ile birlikte Adıyaman'da 1, Şanlıurfa'da 14 olmak üzere 15 kişi hayatını kaybetti.
Şanlıurfa'da su baskını sırasında kaybolan dört kişinin bulunması için arama ve kurtarma çalışmaları devam ediyor. Kentin ana yolları, köprülü kavşakları, birçok cadde ve sokağını sular altında bırakan selin ardından oluşan balçığın da temizlenmesine çalışılıyor.
Meydana gelen sel felaketinin en çok zarar verdiği kent olan 2,5 milyon nüfuslu Şanlıurfa, bir yandan da yıllardan beri devam ettiği dile getirilen ihmaller zincirini tartışıyor. AFAD'ın günlerdir yaptığı şiddetli yağış uyarılarına rağmen yerel yönetimlerin hiçbir tedbir almadığı belirtiliyor. Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin en azından kentteki köprülü kavşakları kapatması gerektiği ve bu şekilde can kayıplarının önüne geçilebileceği ifade ediliyor.
Uzmanlar ihmallerin yanı sıra çarpık kentleşmeye de dikkat çekiyor. Şanlıurfa'nın kent merkezi son 20 yılda hızla gelişmiş ve nüfusu da buna paralel olarak artmıştı. Ancak şehir plancıları, şehir merkezinin belirli yerlerinden geçen 4 farklı dere yatağının ya dış müdahale ile daraltıldığına ya da çevrelerinde yapılaşmaya izin verildiğine işaret ediyor.
Uzmanlara göre, 50-60 yıldan beri devam eden çarpık kentleşme, tarım alanlarının imara açılması ve şehirden geçen 4 akarsu yatağına yapılan müdahaleler yaşanan bu korkunç tabloya neden oldu. Yaşanan bu felaketin yılların birikimi olduğunu söyleyen Şanlıurfa Şehir Plancıları Odası Başkanı Mehmet Selim Acar'a göre dere yataklarının yapılaşmaya açılması en önemli neden:
"Bin 500 sene önce Roma İmparatoru Jüstinyen'in yapmış olduğu drene hattının, şehrin ortasından geçen Karakoyun deresini drene eden hattın hemen bitişiğine AVM yapmamızın, beton örmemizin, aynı derenin üzerine iş merkezi inşa etmemizin sonuçlarını maalesef insan hayatlarıyla ödedik. İnsan odaklı planlar, projelerle hareket etmemiz gerekir. Aksi takdirde doğaya karşı yaptığımız bütün müdahalelerin sonuçlarını insan canıyla ödüyor."
Şanlıurfa'daki sel felaketinde Eyyübiye Devlet Hastanesi'nin yoğun bakım ünitesi de sular altında kalmış ve hastalar tahliye edilmişti. Uzmanlar, hastanenin daha önce Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nin Ar-Ge alanı olarak kullanılan ve içinden dere yatağı geçen tarım arazisine yapıldığını belirtiyor.
Peki kentteki meslek odaları ve sivil toplum örgütleri bu duruma itiraz etmedi mi?
Türkiye Mimarlar ve Mühendisleri Odaları Birliği Şanlıurfa İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Fikret Çakır'a göre, şehirdeki yöneticiler sivil toplumu ve meslek odalarını projelere dâhil etmiyor. Şanlıurfa'nın tekçi yönetim nedeniyle bu durumda olduğunu savunan Çakır, "Meslek odaları hiçbir şekilde karar mekanizmalarında söz hakkına sahip olamıyorlar. Şehirden geçen dere yatakları ve diğer alanlarda bu uygulama yapıldığı zaman meslek odalarının görüşleri alınmadan, uzmanların görüşlerine dikkat edilmeden yapılıyor" diyor.
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi'nin prestij projesi olarak tanıtılan ve 3 Aralık 2022'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Abide Köprülü Kavşağı da sel felaketinde sular altında kaldı. Abide Kavşağı'nın yapımı 210 günde tamamlanmış ve 105 milyon liraya mal olmuştu. Şanlıurfa'nın şehir içi trafiğini önemli ölçüde rahatlatacağı söylenen kavşağın müteahhidine de Cumhurbaşkanı tarafından ödül verilmişti. Ancak o köprülü kavşağın su altında kalması sonucu 4 kişi hayatını kaybetti. İhale süreci de tartışmalı olan kavşağın yapımı davet usulüyle bir şirkete verilmiş, o dönemde kentteki sivil toplum örgütleri bu duruma itiraz etmişti.
Kavşağın olduğu yerin hemen altında şehri ikiye bölen ve aktif bir akarsı olan Cavcak Deresi bulunduğunu belirten Şanlıurfa Şehir Plancıları Odası Başkanı Mehmet Selim Acar, yonca yaprağı şeklinde yapılması gereken bu projenin dal-geç modeliyle inşa edildiğini söylüyor. Köprülü kavşağın ilk yapımı sırasında dere yatağına müdahale edildiğine dikkat çeken Acar, idarecilerin günü kurtarmak adına bu şekilde bir çözüm ürettiğini belirtiyor:
"4-5 ay önce artık şehir trafiği taşımadığından dolayı alttan giden aksın tam tersine bu sefer üstten bir üstgeçit yaptılar. Bu tür ana ulaşım kararlarının ulaşım mastır planlarına dayandırılması gerektiğini söyledik. Yönteminin bu olmadığını söyledik. Ama maalesef teknik, bilim, şehircilik ilke ve esaslarına aykırı hareket ettiğimizde bunu insanlarımızın canlarıyla ödedik."
Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odaları Birliği Şanlıurfa İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Fikret Çakır ise Abide Kavşağı'nın Cumhurbaşkanı'nın gelişine yetiştirilmek için aceleye getirildiğini düşünüyor. Bir firmaya davet usulü ile yaptırılan projenin depremde de zarar gördüğünü belirten Çakır'a göre alt zeminde yaşanan bir sorunun kavşağın üst geçidini de etkilediğini belirtiyor.
Şanlıurfa'da Karakoyun ve Mance derelerinin çevresinde de gecekondular yapılmasına göz yumulmuş, daha sonra bu kaçak yapılara göre imar planı yapılmıştı. Fikret Çakır, bu uygulamanın da Şanlıurfa'ya ciddi şekilde zarar verdiğini belirtiyor.
Çakır, derelerde yapımı devam eden veya yapılması planlanan projelerin gözden geçirilmesinin zorunlu olduğu görüşünde. Kentin afet bölgesi ilan edilip merkezi yönetimin bu yönde politikalar geliştirmesi gerektiğini ifade eden Çakır. önemli bir duruma da dikkat çekiyor:
"Depremden sonra ağır ve orta hasarlı binalar tabanında suların birikmesinden dolayı oluşan nem nedeniyle ciddi bir sorunla karşı karşıya kaldılar. Gerekirse hasar tespit çalışmalarının güncellenerek yeniden yapılması gerekiyor."
Uzmanlar 50 yıldan beri dere kenarlarında yoğunlaşan çarpık kentleşmenin artık önüne geçilmesi ve bunun için de yerel yönetimlerin sorumluluk alması gerektiği görüşünde. Şanlıurfa Şehir Plancıları Odası Başkanı Mehmet Selim Acar, bunun için de kent suçları yasası çıkarılması gerektiğini belirtiyor:
"Kent suçları yönetmeliği, yasası çıkarmamız lazım. Yetkililer insan hayatıyla ilgili verdikleri kararlardan sorumlu olmalıdırlar. Gerekirse bu tür durumlarda yargı yoluna gidilip, suç duyurusu yapılmalıdır. Şu anda 15 vatandaşımızı kaybettik. Bunların suçlusu kim? Bu bir cihayet değil midir? Bu bir cinayettir. Verilen yanlış kararların neticesinde ortaya çıkmıştır. Bir müteahhit yaptığı binadan sorumluysa, şehir plancısı, belediye başkanı, meclis üyesi şehir için verdiği karardan niçin sorumlu olmasın? Bu noktada kent suçları yasası çıkması gerektiğini düşünüyoruz."
TIKLAYIN I Deprem bölgesi Şanlıurfa ve Adıyaman'ı bu kez sel vurdu: 14 kişi hayatını kaybetti