Edirne Cezaevi'nde tutuklu olan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahatin Demirtaş, "AKP elitinden olmayan herkes artık ötekidir. Hatta AKP seçmeni bile potansiyel ötekidir" dedi. İttifak tartışmalarına değinen Demirtaş, HDP'nin Millet İttifakı'nın açık ve ya gizli ortağı olmadığını kaydederek, "Bize parmak sallayıp söylem dayatan bazı muhalefet sözcülerinin hadlerini ve hudutlarını bilmelerinde fayda var. Biz zulme karşı direnirken bunlar devlet imkânlarının tadını çıkarıyordu. Şimdi bize vebalı muamelesi yapmaya kalkmasınlar" ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet'ten Enver Aysever'in sorularını yanıtlayan Demirtaş, muhalefetin AKP gündemine fazla enerji harcadığını belirterek, "Bu şekilde umutları da ziyan ediyor. Bunun yerine, bir araya gelerek doğrudan halkla birlikte açık hava forumları, açık hava grup toplantıları, mitingler ve yürüyüşler yapsalar hem yıkımın etkisini azaltabilirler hem de çözüm politikalarını halkla birlikte oluşturabilirler. İktidarın algılatmak istediğinin aksine, sokak demek şiddet demek değil. Sokak haktır ve demokrasinin olmazsa olmazıdır. Her türlü barışçıl gösteri hem anayasal hak hem de demokratik muhalefetin teminatıdır. Muhalefet halktan kopmamaya özen göstermelidir" dedi.
AKP elitinden olmayan herkesin artık öteki olduğunu hatta AKP seçmeninin bile potansiyel öteki olduğunu ileri süren Demirtaş, "Çünkü bir süre sonra artık AKP’ye oy vermeyecekler ve onlar da ötekileşecekler. Tüm ötekilerin duyguda ve itiraz noktasında birleştikleri düşüncesindeyim. Halka güveniyorum" ifadelerini kullandı.
"Milliyetçilik eleştirisi yaparken milliyetçi olmak ya da laikliğin örselenmesi konusunda sessiz kalmak konusunda HDP’nin zaafı olduğunu düşünüyor musunuz? Neo-liberal dilin esir aldığı siyasal ortamda sizce ideolojik olarak kim kimdir?" sorusuna yanıt vere Demirtaş şunları söyledi:
"Anayasanın 66. maddesi aynen şöyle der: “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.” Şimdi, ben milliyetçilik meselesinin Türkiye’deki tarihsel gelişimini bir yana bırakıyorum. Sadece yukarıdaki anayasa maddesine bakarak Türkiye’de Kürt halkı başta olmak üzere diğer bütün kimliklerin bizzat anayasa tarafından inkâr edildiğini söylemek Kürt milliyetçiliği yapmak değildir.
"Denilecek ki Türklük üst kimliktir, bu tartışmaya da çok fazla girmek istemiyorum. Ancak Türklük, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanlar için bir üst kimlikse nasıl oluyor da Bulgaristan’daki Türkler soydaşımız oluyorken İran’daki Kürtler soydaşımız olmuyor? Azerbaycan ile neden tek millet iki devlet olabiliyoruz da Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle olamıyoruz?
"Anayasanın 42. maddesinde neden “Türkçeden başka hiçbir dil anadili olarak okutulamaz ve öğretilemez” deniliyor?
"Bugün HDP’de 15 farklı kimlikten, inançtan ve ideolojiden gelen milletvekilleri bulunmakta. Bu açıdan, parlamentonun milliyetçi olmayan partileri HDP ile TİP’tir. Geri kalanların hepsi Türk milliyetçiliğinin farklı versiyonlarını savunan partilerdir. O nedenle HDP’ye haksızlık etmemek gerekir.
"Bize Kürt milliyetçisi denildiğinde kendimi George Floyd gibi hissediyorum. ABD’deki siyahlar eşitlik istedikleri için ne kadar milliyetçiyse Türkiye’deki Kürtler de o kadar milliyetçidir işte. Ve lütfen kimse, Floyd’un boynuna diziyle basan polisin hizasından bakmasın konuya. Bir defacık olsun eğilip asfalta yatırılmış Floyd’un hizasından ve gözleriyle bakmaya çalışsın. O zaman bizi daha iyi anlayacaklardır.
"Son olarak, yeniden sorunuza dönersem kuramsal açıdan şu doğrudur: Milliyetçiliğe karşı milliyetçilikle mücadele edilmez. Sağcılığa karşı sağcılıkla, gericiliğe karşı gericilikle mücadele edilemez; bunlar doğrudur, katılıyorum."
HDP'nin Millet İttifakı’nın gizli veya açık ortağı olmadığını ve bunun defalarca belirtildiğini söyleyen Demirtaş, ittifak tartışmalarrına ilişkin şunları söyledi:
"Ben parlamento seçimleri için HDP’nin bir ittifaka ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. HDP, tek başına rahatlıkla yüzde 15’i geçebilecek güçtedir. Cumhurbaşkanlığı seçimi içinse zaten resmi olarak ittifak mümkün değil. Fakat bu konuda demokratik ilkeler etrafında işbirlikleri yapılabilir. Yeni anayasa, demokratik parlamenter sistem, örgütlenme özgürlüğü, ifade ve basın özgürlüğü, bağımsız ve tarafsız yargı konularında ilkesel uzlaşma sağlanması yeterlidir bana göre. Bu da imkânsız değildir. Bu ilkeler etrafında HDP ile yan yana gelemeyenler ne iktidara alternatif olabilirler ne de seçilseler bile ülkenin sorunlarını çözebilirler. Kaldı ki bugün HDP’lilerin dik duruşu, cezaevlerindeki ve dışarıdaki direniş olmasaydı kimse umuttan ve AKP’nin gerilemesinden söz edemezdi.
"O nedenle bize parmak sallayıp söylem dayatan bazı muhalefet sözcülerinin hadlerini ve hudutlarını bilmelerinde fayda var. Biz zulme karşı direnirken bunlar devlet imkânlarının tadını çıkarıyordu. Şimdi bize vebalı muamelesi yapmaya kalkmasınlar. HDP’yi istediğiniz kadar eleştirebilirsiniz. HDP’den uzak durabilirsiniz. Siz bilirsiniz. Ama HDP’yi aşağılamaya, HDP’ye hakaret etmeye devam ederseniz cevabınızı vermekten çekinmeyiz.
"Mevcut sistemde, işbirliği veya ittifak yapılmadan hiç kimse cumhurbaşkanı seçilemez. Elbette ki her partinin rolü ve vizyonu önemlidir. Ancak temsil niteliği ve niceliği bakımından HDP olmadan hiçbir ittifak başarılı olamaz, Türkiye’nin temel sorunlarını çözemez."