T24- Fransa’da devam eden UNESCO Dünya Mirası Komitesi toplantısında Selimiye Külliyesi'nin Dünya Mirası kabul edilip edilmeyeceği karara bağlanacak. Birleşmiş Milletler Bilim, Eğitim ve Kültür Teşkilatı'nın (UNESCO) Dünya Mirası Komitesi toplantıları Paris'te devam ediyor. Fransa'da hafta sonuna kadar sürecek olan toplantıların sonunda, Selimiye Külliyesi'nin Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmesi bekleniyor.
Türkiye, Dünya Mirası Komitesi (DMK) toplantılarına, Efes ve Çatalhöyük'ün adaylık dosyalarını da resmen sundu. Türkiye tarafından daha önce aday gösterilen Alanya Kalesi ve Tersanesi ile Çatalhöyük'ün dosyalarıysa inceleniyor.
Toplantılarda, yine Türkiye tarafından aday gösterilen Bergama, Urfa'daki Göbekli Tepe, Beyşehir'deki Eşrefoğlu Camii ve Antakya'daki Saint-Pierre Kilisesi'nin geçici listeye alınması konusu da değerlendiriliyor.
Türkiye'nin başvuruları sonucunda Dünya Kültür Mirası Listesi'ne, 1982 yılından bu yana dokuz alan İstanbul, Divriği Ulu Camii, Truva, Safranbolu, Pamukkale, Kapadokya, Nemrut, Xantos-Latoon ve Hattuşaş girdi.
Toplantılarda, tehlike altındaki yerler de gözden geçirilecek. Bu çerçevede, daha önce bu listeye alınması istenen İstanbul'un durumu da incelenecek. Komite ile son yıllarda gerçekleştirilen olumlu diyalog çerçevesinde İstanbul'un, ''tehlike altındaki miras'' listesine alınması ihtimal bulunmuyor.
İstanbul'un durumu
Tarihi yarımadayı kapsayan ''İstanbul'un Tarihi Alanları'' (Süleymaniye ve çevresi, Zeyrek Ahşap Evler, surlar, Sultanahmet'teki Arkeolojik Park Dünya Mirası Listesi'nde yer alırken, özellikle Süleymaniye, UNESCO tarafından ''insan dehasının emsalsiz bir şaheseri ve en üst rütbedeki Osmanlı yapısı'' olarak niteleniyor.
Dünya Mirası Komitesi (DMK), dünyadaki diğer yerlerle birlikte, ''İstanbul'un Tarihi Alanları''nın korunma durumunu da yakından izliyor. Komite, geliştirilen altyapı projelerinin, kentin tarihsel ve mimari mirasının korunması hedefiyle uyumlu olması yükümlülüğüne uyup uymadığını Sözleşme gereğince yakından inceliyor.
DMK daha önceki toplantılarda İstanbul ile ilgili beklentilerini özetle şu başlıklarla dile getirmişti:
''Tarihi yarımada için Alan Yönetim Planının tamamlanarak uygulanması'', ''Osmanlı tarzı ahşap evlerin ve surların standartlara uygun biçimde restorasyonu ve muhafazası'', ''Haliç Metro Geçişi Köprüsü Projesi'nin tarihi yarımadanın müstesna manzarasını ve özellikle Süleymaniye'nin görüntüsünü zedelemeyecek şekilde yapılması'', ''Marmaray ve Avrasya Tüneli gibi büyük altyapı projelerinin ve kentsel dönüşüm projelerinin miras alanlarını zedelememesine özen gösterilmesi ve bunların Tarihi Yarımada'daki miras alanlarına etkisinin incelenerek buna göre önlemler alınması.''
Bu konular DMK'nın geçen yıl 23 Temmuz-3 Ağustos arasında Brezilya'da yapılan 34. toplantısında ayrıntılı biçimde ele alınmış ve ''Türk makamlarınca gerçekleştirilen bazı çalışmalar ve sağlanan bazı ilerlemelerin memnuniyetle karşılandığı'' ifade edilmişti.
Diğer bazı konularda verilen bilgi ve yapılan açıklamalar not alınırken, ayrıca eleştiri, uyarı ve önerilerde de bulunulmuş, ancak İstanbul'un ''Tehlike Altında Dünya Mirası Listesi''ne alınması yolundaki öneri Brezilya'daki toplantıda reddedilmişti.
Haliç metro geçiş köprüsüne neden itiraz ediliyor?
Edinilen bilgiye göre, UNESCO'nun metro için köprü yapılmasına esastan bir itirazı söz konusu değil. Hatta Komite, metronun miras alanındaki trafiği yerin altına alarak korumaya katkı yapabileceği görüşünde. Ancak metro köprüsü direklerinin ve istasyonun, Dünya Mirası Alanı'nın özelliklerine yani İstanbul ve Süleymaniye'nin manzarasına ve siluetine geriye dönüşü olmayan bir zarar vermemesi için gerekli önlemlerin alınması isteniyor.
İlk eskizlerde 85 metre olan direkler, son olarak 55 metreye indirilmişti. Ancak bazı yerli ve yabancı uzmanlar, uzun direklerin yerine, köprünün altına ayak ilavesiyle destek ihtiyacının giderilebileceğini
savunuyorlar ve projenin, düz bir köprü olarak tadil edilmesini öneriyorlardı. Bazı teknisyenlerse çok ayaklı bir düz köprünün, Haliç'teki su dolaşımını engelleyeceğini ve böylece büyük emeklerle tekrar canlanmış olan doğal hayatı yok edeceğini, ayrıca görüntü bakımından da masif etki yaratarak olumsuz bir sonuç vereceğini iddia ediyorlardı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise, yıllar süren çalışmalar sonucunda üzerinde mutabık kalınan mevcut projenin ilke olarak en uygun bir çözüm teşkil ettiğini belirtmişti.
Son durum
Dünya Miras Komitesi'nin geçen yıl Brezilya'da yapılan toplantıda Türk makamları ile Dünya Miras Komitesi arasında yeni bir diyalog ve işbirliği tesis edildi. Köprü konusunda ''bağımsız bir çevresel etki değerlendirmesi'' yapılması üzerinde karşılıklı bir mutabakat sağlandı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin talebi üzerine, uluslararası tecrübesi olan yerli ve yabancı (Alman ve İtalyan Üniversiteleri) bilimadamlarından oluşan iki ayrı ekip, Haliç Metro Köprüsü Projesi'ni köprü mühendisliği, sismoloji, peyzaj mimarisi ve sanat tarihi açılarından ayrıntılı biçimde inceledi. Bu değerlendirmede şu sorulara cevap aradılar: ''Mevcut Proje İstanbul'un Dünya Mirası alanlarının otantikliğini ve bütünlüğünü zedeler mi? Zedelerse, nasıl ve ne ölçüde zedeler? Proje mümkün olan tek seçenek midir? Haliç'te başka bir köprü seçeneği mümkün müdür?''
Bağımsız değerlendirme raporlarında bu sorular cevaplandırıldıktan sonra özetle, Haliç'in jeolojik ve sismik koşullarında mevcut projenin ilke olarak uygun olduğu, ancak bazı değişiklikler (pilonların boyunun kısaltılması, halatların ve sütunların inceltilmesi, istasyon örtüsünün kaldırılması, köprünün renginin değiştirilmesi, çevre düzenlemesinin iyileştirilmesi) yapılmak suretiyle bunun mirasa olabilecek olumsuz etkisinin asgariye indirilebileceği ifade ediliyor.
İBB Raylı Sistemler Müdürlüğü, projenin müellifi ve yüklenici firma, bağımsız değerlendirmede yer alan önerileri inceledi ve bunların büyük ölçüde uygulanabileceğine karar verdi. Buna göre, projede önemlibazı değişiklikler yapılarak direklerin yüksekliği, sütunların çapı ve halatların kalınlığı önemli oranlarda azaltıldı. Renk, ton, ışıklandırma ve çevreyle uyum konularında d değişiklikler planlanıyor.
Dünya mirası programı
1972 tarihli UNESCO ''Dünya Doğal ve Kültürel Mirasının Korunması Sözleşmesi''ne göre, dünyada ''evrensel seçkin değer'' ölçütlerine uyan kültürel ve doğal varlıklar ''Dünya Mirası'' sayılıyor.
''Dünya Mirası Listesi'' adını taşıyan ve bu listeye girmeyi başaran yerler, dünya çapında statü, prestij, turistik çekicilik, kaynak ve teknik yardım imkanı elde ediyor.
Üye ülkeler ise bunun karşılığında söz konusu yerlerin ''otantikliğini ve bütünselliğini'', bir yönetim planı çerçevesinde korumak üzere gerekli idari önlemleri alma yükümlülüğünü üstleniyor.
Sözleşmenin uygulamasının izlenmesinden 24 ülkeden seçilen uzmanların yer aldığı Dünya Miras Komitesi sorumlu. Listeye girecek yerleri de aynı Komite tespit ediyor.