Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 2002’den beri parti genel başkanının kullandığı ‘il ve ilçe başkanı atama yetkisi’ni devretmesiyle ilgili olarak, "Davutoğlu Katar’dayken bir gün sonra yapılacak olan MKYK’da görüşülmesi için perşembe günü imza toplanmaya başlanıyor. Başbakan, Katar’dan sabaha karşı döndüğünde bu girişimden haberdar oluyor. 50 üyeli MKYK’da kendisi dahil 4 kişi imza vermemiş" dedi. Selvi, imza vermeyen 3 kişinin 'Cemil Çiçek, Mehmet Babaoğlu ve Selçuk Özdemir' olduğunu öne sürdü.
Abdulkadir Selvi'nin "Kaptan köşkünde Erdoğan" başlığıyla yayımlanan (3 Mayıs 2016) yazısı şöyle:
AK Parti kritik bir sürecin içine girdi.
Buradan nasıl çıkacak?
Bütünlüğünü muhafaza edecek mi, parti içi çekişme yaşanacak mı?
Bir çıkış stratejisi, yol haritası var mı?
Sorular bunlar.
Cevapları da önemli. Çünkü iktidar partisi olması nedeniyle AK Parti’deki gelişmeler, ülkenin geleceğini de yakından ilgilendiriyor.
AK Parti’nin türbülansa girmesi demek, Türkiye’nin istikrarsızlığı anlamını taşıyor.
Önce 29 Nisan tarihli ünlü MKYK toplantısına dönmek istiyorum.
İl ve ilçe başkanlarının atamasıyla ilgili yetkinin tekrar MKYK’ya verilmesi konusu daha önce gündem maddesi yapılıyor.
Mayıs ayındaki MKYK’da ele alınması planlanıyor.
Ancak Davutoğlu Katar’dayken bir gün sonra yapılacak olan MKYK’da görüşülmesi için perşembe günü imza toplanmaya başlanıyor.
Başbakan, Katar’dan sabaha karşı döndüğünde bu girişimden haberdar oluyor.
50 üyeli MKYK’da kendisi dahil 4 kişi imza vermemiş.
Bu isimler kimler?
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cemil Çiçek, Mehmet Babaoğlu ve Selçuk Özdemir.
Başbakan kurmaylarıyla bir değerlendirme yapıyor, toplantıdan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşme gereği duyuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan liderliğini sürece yansıtmasını istiyor.
Davutoğlu ile Erdoğan’ın telefon görüşmesinde MKYK toplantısının ertelenmesi ele alınıyor, bir araya gelip yetki devrini görüşme gündeme geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise MKYK’nın yapılmasının doğru olacağını söylüyor.
Sorunun büyütüldüğünü ifade ediyor.
O kadar büyütülecek bir şey değil anlamında konuşuyor.
Bunun üzerine Başbakan, öneriyi kendisinin getireceğini söylüyor.
Akşam İstanbul’daki programda görüşmek üzere telefonu kapatıyorlar.
MKYK toplantısı 5.5 saat gecikmeyle toplanıyor.
Başbakan, yetki devriyle ilgili öneriyi kendisi yapıyor.
Zor anlar.
Ama imzalar tamamlanıp, yetki devri gerçekleştikten sonra, diğer gündem maddelerinin görüşülmesine geçiliyor.
AK Parti açısından kolay bir süreç olmadığı belli.
Ancak bu süreçte AK Parti’nin iki şansı var.
Biri Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi güçlü bir lidere sahip olması, diğeri ise Ahmet Davutoğlu gibi sağduyulu bir ismin olması.
AK Parti kadrolarının siyasi ahlakı şimdiye kadar birçok sorunun krize dönüşmeden aşılmasını sağladı.
Bu kez de öyle olacak.
Başbakan, süreçlere ilişkin tavrını ortaya koyacak ama ondan parti içi kavgaya girmesi beklenmesin.
‘AK Parti’de yeni süreç başlatılırken neden Davutoğlu, şehit cenazelerinin geldiği bir dönemde neden bu gündem?’ sorusuna cevap verilmesi gerekiyor.
Şunu da görmek gerekiyor.
29 Nisan tarihli MKYK’dan sonra AK Parti’de yeni bir durum ortaya çıktı.
Bu sürecin seyri önemli.
AK Parti bu dönemeci birlik ve beraberliğini koruyarak aşabilecek mi?
Yeni sürecin bir yol haritası olduğu belli.
Bu süreçte AK Parti’nin avantajı Cumhurbaşkanı Erdoğan.
AK Parti’nin lideri hayatta.
Toplumda büyük karşılığı olan bir isim.
Hem partiye hem ülke yönetimine hâkim.
Şu anda Türkiye’nin en güçlü insanı.
Erdoğan’ın güçlü liderliği, AK Parti’nin içine girdiği yeni süreçte en büyük güvencesi.
AK Parti, geçmişte Demokrat Parti, Adalet Partisi ve ANAP’ın bile başaramadığını başardı.
Türk siyasetinde dört dönem büyüyerek tek başına iktidarını korudu.
Bunda en büyük pay, Erdoğan’a ait.
Başbakan Davutoğlu ise görevi üstlendiği günden bu yana gecesini gündüzüne katarak çalıştı.
7 Haziran’dan 1 Kasım’a giden süreci Cumhurbaşkanı Erdoğan’la uyumlu bir şekilde yönetti.
Siyasi denklemde yerini aldı.
AK Partililerin başını öne eğdirmedi.
Yeni durumda en büyük sorumluluk yine Erdoğan ve Davutoğlu’nun omuzlarında.
Bu zorlu süreçte Erdoğan’ın güçlü liderliği ve Davutoğlu’nun sağduyusu çok önemli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisini tehlikeli sulardan sahile selametle çıkarmayı başaran kılavuz kaptan gibi.
Öngörüsü yüksek bir lider.
Çok önemli geçiş süreçlerini ustalıkla yönetti.
O nedenle AK Partililer her zaman, nasıl olsa liderimiz hayatta ve çok güçlü, dümenin başında o oturduğu sürece bu gemi karaya oturmaz diye düşündüler.
AK Parti siyaseten yeni bir sürecin içine girerken, kaptan köşkünde Cumhurbaşkanı Erdoğan oturuyor.