Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Kürt illerinde vatandaşların çözüm sürecinin devrede olmasını istediğini, ancak mevcut durumun buna imkân vermediğinin farkında olduğunu savundu. Selvi, "Öcalan, sorunların çözümü konusunda her zaman bir potansiyelinin olduğunu söylemekle birlikte konjonktürün buna imkân vermediğinin farkında. O nedenle Nevruz’da mesaj göndermek gibi bir çabanın içinde olmamış" diye yazdı.
Abdulkadir Selvi'nin "PKK silah bırakacak mı çözüm sürecine dönülecek mi" başlığıyla yayımlanan (28 Mart 2017) yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Erdoğan hafta sonu Diyarbakır’da olacak.
Referandum sürecinde Kürtlere yönelik ilk mesajlarını da bir anlamda buradan verecek. Sadece bölgede değil başta İstanbul olmak üzere Kürtler büyükşehirlerde de önemli bir potansiyeli oluşturuyor. MHP ile işbirliği nedeniyle Kürtlerde bir heyecan eksikliği var. İhmal edilmişlik ve dışlanmışlık duygusuna kapılmamaları için verilecek mesajlar önemli.
Bir süredir, “PYD-YPG’nin Suriye’deki kazanımlarını koruma adına PKK’nın Türkiye’de silah bırakması söz konusu olur mu?” şeklinde telkinler işitiliyor. Türkiye bu durumda ne yapar? Yeniden bir çözüm sürecine dönülür mü?
Bu soruların cevabını araştırdım.
“Bazı ülkelerin böyle düşündüğünün farkındayız. Ancak bu aşamada çözümün konuşulmasının dahi bir kırılmaya neden olacağı düşünülüyor. Suriye ve Irak’taki durum ile Türkiye’deki terörle mücadelenin sonuçlarını görmeden çözüm yönünde bir adım atılmaz. Suriye ve Irak’ta flu bir durum var. Flu durumda aceleci adımlar atılamaz. Tablo biraz daha netleştikten sonra bir değerlendirme yapılır.”
PKK’nın silah bırakması gibi bir belirti hissedilmiyor. Ayrıca Suriye’de YPG’nin bir koluna ABD’nin diğer koluna Rusya’nın girmesi Kandil’i heyecanlandırırken, Ankara’yı ciddi bir şekilde endişelendiriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın mayıs ayında NATO zirvesinde yapacakları görüşme bir kilometre taşı olarak görülüyor.
Bu sorunun bir de içeriye bakan ayağı var.
“Bu aşamada böyle bir şey gündeme gelmez. Halk, üstünlüğün güvenlik güçlerinde olduğunu görüyor. Bunun sürmesini istiyor. Devletin PKK ile mücadelesindeki en büyük zaaf, devlet PKK’ya yönelik bu tür uygulamalarını devam ettirmez, bir süre sonra vazgeçer algısıydı. Bunun kırılması ve PKK ile mücadelenin etkin bir şekilde sürdürülmesi lazım. Çözümün konuşulması dahi bölgede bir kırılmaya neden olur. Bölgede çok ciddi adımlar atılıyor. Hem belediyelere atanan kayyumlar hem açıklanan teşvik paketi kapsamında.”
ABD ve Rus askerlerinin kollarına YPG armasını takıp dolaştığı bir konjonktürde Ankara işin nereye gideceğini görmek istiyor. Bu durum ne zamana kadar devam edecek? Bir takvim var mı? Var.
“Çözüm için 2017’nin sonunun görülmesi lazım. 2017 sonuna kadar mevcut konsept devam edecek. İç istikrar çok önemli.”
Bu yıl PKK’nın kış yapılanmasına geçmesine izin verilmedi. İçimizdeki Kandilciklere yönelik etkili operasyonlar yapıldı. Bu mücadelenin sonuçları alınmadan çözüm sürecine dönülmesinin, terörle mücadeleye destek veren bölge halkında hayal kırıklığına yol açacağı düşünülüyor.
2017 takvimi şöyle:
1- Terörle etkin mücadele...
2- Belediyelerdeki kayyumların hizmet üretmesi...
3- Fırat Kalkanı operasyonunun Irak ayağının görülmesi...
4- Irak ve Suriye’deki tablonun netleşmesi lazım.
Bölgede halk çözüm sürecinin devrede olmasını istiyor. Ama mevcut durumun buna imkân vermediğini görecek kadar da gerçekçi.
Peki İmralı bu işin neresinde? Öcalan, sorunların çözümü konusunda her zaman bir potansiyelinin olduğunu söylemekle birlikte konjonktürün buna imkân vermediğinin farkında. O nedenle Nevruz’da mesaj göndermek gibi bir çabanın içinde olmamış.
Tabii bu işin bir de referandumu ilgilendiren bir yüzü var.
“Bu sefer iş beka sorununa dönüştü. O nedenle 16 Nisan’da iyi bir oran çıkması lazım. Bölgede kâğıtlar yeniden dağıtılıyor, oyun yeniden kuruluyor. Bizim bir an önce sorunları azaltıp, denklemde yerimizi almamız lazım.”
Dış politikada Türkiye’nin bir abluka içinde alınmaya çalışmasının bölgenin yeniden şekillendirilmesiyle bir ilgisi var mı acaba? Ankara, doğrudan ilgisi olduğu kanaatinde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunun sinyalini verdi. Türkiye, Fırat Kalkanı ile Suriye’de yaptığını Şengal operasyonu ile Irak’ta yapmaya hazırlanıyor. Bunun askeri ve diplomatik planlamaları yapılıyor