Türk özel timlerince yakalanıp Türkiye'ye getirilen ve halen cezaevinde bulunan Şemdin Sakık, Haber Türk gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'ya 14 sayfalık mektup gönderiyor. Altaylı gazetedeki köşesinden 'Kürt açılımı'nın da dile getirildiği bu mektubu değerlendiriyor.
Altaylı'nın (30.09.2009) tarihli bugünkü köşe yazısından bazı bölümler:Bir dönem PKK'nın 2. adamı olan, ardından Öcalan'la ters düştüğü için örgütten kaçıp Kuzey Irak'ta KDP'ye sığınan ve oradayken Türk özel timlerince yakalanıp Türkiye'ye getirilen ve halen cezaevinde bulunan Şemdin Sakık'tan 14 sayfalık bir mektup geldi.
Mektup oldukça ilginç. Sakık "Neden dağa çıktığını" anlatarak başlıyor mektubuna.
Aile yapısının, bölgedeki feodal düzenin, ezilmişliğin, 12 Eylül'ün, yoksulluğun değil yoksunluğun kendisini dağa çıkardığını söylüyor. Ve şöyle diyor: "Bu bölgede 'Hain', sizin oralarda ise 'Azılı terörist' sıfatıyla yaftalandığımı biliyorum."
Mektubun gerisinde dikkatimi çekenler ise şöyle:
"Yüzlerce arkadaşımı yanı başımda kaybettim. Çok acı çektiğim için çok hırçınlaştım. Bazıları Türklere karşı savaştığımızı iddia ettiler. Asla. Bu hırçınlık Türk'e ya da insana karşı değildi. Asla Türk'e düşmanlaşmadım.
Bir Türk'le değil, Türk devletine karşı savaşıyorduk.
Soyut konuşmuyorum. Türk'e düşmanlaşmadığımı söylerken birçok şey söyleyebilirim ama bunlardan yalnızca birini örnek vermek istiyorum: Andıç'ı...Kuzey Irak'ta gözaltına alınıp türkiye'ye getirildiğimde isimleri artık kamuoyunca da bilinen, genellikle bugün emekli olmuş üst düzey askeri yetkililer beni sorguladılar. Büyük çoğunluğu Türk kökenli aydın, yazar, gazeteci, siyasetçilerden oluşan uzunca bir listeyi önüme koydular. Bunların her birisinin örgüte yardımcı olduklarını, örgütle otak çalıştıklarını, örgütten para aldıklarını söylememi, listeyi imzalamamı istediler....."Bu insanların örgütle ilişkisini itraf edersen kardeşlerini bırakız" vaadini elimin tersiyle itip, hiç tanımadığım insanlara iftira atmaktan kaçındım....
'Biz de devlet düşmanlığı vardır, Türk düşmanlığı yoktur'
Ben de, PKK ve Kürt halkında devlet düşmanlığı vardır doğru, ama Türk düşmanlığı yoktur....
'Açılıma ilişkin görüşlerim'
...İlk günlerde 'Kürt açılımı' daha sonra 'demokratik açılım' ve daha sonra da "Barış ve kardeşlik projesi" denilen, her onbeş günde bir ismi değiştirilen, bir türlü açılamayan ama etrafında kıyametler kopartılan tartışmaya ilişkin görüşlerimi sunacağım. Çok geçmişe gitmek istemiyorum. Sanırım yıl 2002 idi. Eve dönüş yasası için çalışmalar başladı. Bir başsavcı gelip benim görüşlerimi aldı. Ona "Çıkaracağınız yasa Abdullah Öcalan'ı kapsarsa örgütün tümünü, Öcalan'ı dışarda tutup yönetimi kaparsa örgütün yarısını, sadece eylem yapanları kapsarsa üç yüz-bey yüz kişiyi, eylem yapmamışları kapsarsa beş bilemin on kişiyi çözer" demiştim. Kendilerine de bunu bir rapor olarak yazmamı istemişti. Yazıp kendisine sunmuştum. Eve dönüş yasası çıktığında ilk tepkim"Annem bile yasadan yararlanamaz" olmuştu. Yasanın ölü doğduğunu ben fark ettim ama terör uzmanları bu yasanın muazzam bir sonuç vereceğini balandıra ballandıra anlattılar ekranda. Devlet bile kendini öyle inandırmıştı ki, Silopi Ovası'nda gelenleri karşılamak için sahra çadırları kurmuşlardı.
'Hem fırsat, hem de son şans'
Bir gün geçti, iki gün geçti kimse inmedi. Evet kimse inmedi. Bu yasadan sadece cezaevlerindeki Hizbullahçılar yararlandı, PKK'lı itirafçılar bile yararlanamadı"
Mektubun bu bölümünde sakık "uzmanların yanılgılarına" örnekler veriyor ve tamamı doğru. Irak Savaşı öncesi ve süresince yapılan tahminler 2009 yerel seçim tahminelrindeki yanılgıları anlatıyor.
Ve devam ediyor:
Şimdilerde aynı uzmanlar ağız birliği yapmışcasına "Kürt açılımı ülkeyi böler" diyorlar. Bu tespitin doğru olup olmadığını akarar vermek için aynı isimlerin geçmişteki tespitlerindeki isabete bakmak lazım. Ben de bu tezin antitezini geliştiriyorum ve şöyle diyorum. Şayet bugün tartışılmakta olan Kürt açılımı başarısızlığa uğrarsa mevcut durumda fiilen bölünmüş olan ülke hızla resmi bir bölünmeye sürüklenebilir...Sayın Gül, "Tarihi fırsat" diyor. Tarihi fırsat bu açılımın kendisidir. Açılım hem fırsat, hem de son şanstır"